Facebook

This is default featured slide 1 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.This theme is Bloggerized by Lasantha Bandara - Premiumbloggertemplates.com.

This is default featured slide 2 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.This theme is Bloggerized by Lasantha Bandara - Premiumbloggertemplates.com.

This is default featured slide 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.This theme is Bloggerized by Lasantha Bandara - Premiumbloggertemplates.com.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.This theme is Bloggerized by Lasantha Bandara - Premiumbloggertemplates.com.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.This theme is Bloggerized by Lasantha Bandara - Premiumbloggertemplates.com.

31 Ağustos 2014 Pazar

Hukuk Tanımaz Safralarından Arınmış Bir Adli Yıl Töreni

Hukuk Tanımaz Safralarından Arınmış Bir Adli Yıl Töreni
Yarın (01/09/2014) yeni adli yılın açılış günü.

Ülkemizde faaliyet gösteren tüm barolarda olduğu gibi, Ankarada Yargıtayda bir tören düzenlenecek.

Bu yıl Yargıtayda yapılacak olan adli yıl açılış törenine, Türkiye Barolar Birliği Başkanına savaş açan, ya ben, ya o diyerek, Yargıtay Başkanlar Kuruluna rest çeken, Yargıtay Başkanlar Kurulunu, Yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü ve düşünce ve düşüncenin açıklanması özgürlüğü ile tüm bu kavram ve özgürlüklere karşı çıkan dikta heveslileri arasında bir tercihe zorlayan Tayyip Bey ve onun ileri karakolu durumunda görev icra edeceği anlaşılan Ahmet DAVUTOĞLU, damgasını vurmuş bulunmaktadır.

Cumhurbaşkanı Tayyip Bey ile Başbakan Ahmet DAVUTOĞLU, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin FEYZİOĞLU'nun adli yıl açılışına konuşmacı olarak katılacağının kesinleşmesi üzerine, törene katılmayacaklarını açıklamışlar ve bu davranışlarıyla, nasıl bir Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık yapacaklarını, hukukun üstünlüğüne,yargının bağımsızlığına ve düşünce ve düşüncenin açıklanması özgürlüğüne ne kadar yabancı (Fransız) kaldıklarını, açıkça ortaya koymuşlardır.

Tayyip Bey, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra yaptığı balkon ve AKP Olağanüstü Kurultayında yaptığı konuşmasında; herkesi kucaklayacağını, 76 milyonun Cumhurbaşkanı olacağını, yeni bir Türkiye kurulurken, eski küskünlükleri, dargınlıkları,gerilimleri, kamplaşma ve kutuplaşmaları bir kenara bırakmak ve yeni bir sayfa açmak gerektiğini savunmasına rağmen, bu sözlerinin yankısı henüz devam ederken, Türkiye Barolar Birliği Başkanının konuşma yapması yönünde karar alan  Yargıtay Başkanlar Kuruluna savaş açmış ve Yargıtay Başkanlar Kurulunu, acımasızca ve haksız bir şekilde, halkın doğrudan seçtiği Cumhurbaşkanına karşı son derece nezaketsiz davranmakla suçlamış ve hukuk sisteminin bir avuç Haşhaşinin şantajına mahkum bırakılamayacağını beyan etmiştir.

Tayyip Bey ve yandaşları; halkın doğrudan oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanını, Anayasa üstü yetkilerle donatılmış, her istediğini yapabilen, ülkeyi kendi keyfine göre, Anayasa ve hukuk kurallarına aykırı şekilde yönetme hak ve yetkisine sahip bir makam olarak görmekten vaz geçmeli ve bu görüşlerinde ısrar ederlerse, ülkeyi kaosa sürükleyeceklerinin bilincine varmalıdırlar.

Demokrasilerde, adalet mülkün temelidir. Yani, adalet Devletin temelidir.Adalete saygı gösterilmeyen, adalete tepeden bakılan, yargısı bağımsız olmayan bir ülkede, demokrasinin ve özgürlüklerin varlığından bahsedilemez. Bu nedenle, demokratik bir ülkenin Cumhurbaşkanı olan Tayyip Bey; adalete saygılı olmak ve ona karşı bir üstünlüğünün var olduğu algısını yaratan antidemokratik beyan ve davranışlardan kaçınmalıdır.

Şu gerçek de asla unutulmamalıdır; ülkemizdeki 100  kişiden 48'i Tayyip Bey'i Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı olarak görmek istemediğini ortaya koymuştur.

Seçim, demokrasilerde iktidarı ve Cumhurbaşkanını belirleme ölçütü olmakla birlikte, ülkemizde olduğu gibi, geri kalmış, yoksul ve eğitim düzeyleri düşük olan, ekmek ile özgürlükler arasında bir tercih yapmak ve tercihini ekmekten yana kullanmak zorunda bırakılan,sadaka ve biat kültürü ile yaşamaya alıştırılmış insanların çoğunlukta olduğu ülkelerde yapılan seçimlerin, her zaman, yerinde ve isabetli sonuçlar doğurmadığı gerçeği de unutulmamalıdır.

Ortaya koydukları söylem ve eylemleriyle, devletin temelini oluşturan adalete, yargıya ve hukukun üstünlüğüne saygılı olmadıklarını gösteren Tayyip Bey ile Ahmet DAVUTOĞLU'nun, yarın Yargıtayda yapılacak olan adli yıl açılış törenine katılmayacak olmaları, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin itibarını değil, hukuk dışı nedenlerle bu törene katılmama kararı alan Tayyip Bey ile Ahmet DAVUTOĞLU'nun kendi şahsi itibarlarını zedeleyektir.

Hukuk ve adalet  tanımayan safralardan arınmış bir törenle yarın açılacak olan yeni adli yıl, tüm hakim ve savcılarımıza, avukatlarımıza, görev ve sıfatları ne olursa olsun tüm hukukçularımıza ve milletimize hayırlı ve uğurlu olsun.

31/Ağustos/2014
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat

31 August

Jobar'ı vuran BM21 misket bombasından arta kalan. / The remains of a BM-27 cluster rocket used against Jobar, Damascus, in the last few days.



HASEKEH

Alınan haberlere göre IŞİD Jaz'ah üzerine saldırısında YPG karşısında başarısız oldu. IŞİD Jaza'a yı alarak Sincar'dan Tel Koçer'e kadar olan uzanan güvenlik koridorunu kırmayı amaçlıyordu. Kobani'de olduğu gibi buraya da ağır silahlarını sevk ettiler ve Kobani'deki gibi başarısız oldular. /  ISIS offensive against Jaz´ah is the latest of their failed offensives in Rojava against YPG. By taking Jazah ISIS were aiming to break security corridor to Shengal (Sinjar) and threaten Tel Koçer (Yarubiyah). Just like in Kobane, they brought heavy weapons to Jazah, and just like in Kobane they failed & failed miserably. Failure in Jazah comes shortly after YPG prevented ISIS in July from making a Mosul like takeover in Hassakah.
http://www.youtube.com/watch?v=TeHVdHCy7pQ&feature=youtu.be

YPG tarafından IŞİD'den ele geçirilen silahlar. / Spoils of YPG from ISIS.


ŞAM

Deir el Asafir'den görüntüler. / From clashes in Deir al Asafer.
https://www.youtube.com/watch?v=sG8Crwg9MEo&list=UUUOrgRv4lOuwKkTltbHR9rA&index=6
https://www.youtube.com/watch?v=nWB-2TQ-V8Q&list=UUUOrgRv4lOuwKkTltbHR9rA&index=2
https://www.youtube.com/watch?v=POdm4VPy6W0&index=7&list=UUUOrgRv4lOuwKkTltbHR9rA

Meliha'da öldürülen rejim askeri. / Regime soldier killed in Maliha.
https://www.youtube.com/watch?v=sAs6i4MlNpI&index=5&list=UUUOrgRv4lOuwKkTltbHR9rA

Jobar'dan. / From Jobar.
http://www.youtube.com/watch?v=SkPb1CjRqVk

Qalamoun'da mücahitler Hizb.in Zilzal füze fırlatıcılarının üzerinde. / Mujahideen on Hezb.'s Zilzal missile launcher in Qalamoun.
http://www.youtube.com/watch?v=NHyIjGsFaFA

Rejim ülke genelindeki büyük kayıplarının ardından Jobar'da kısa zamanda bir zafer elde edebilmek için her türlü silahı kullanıyor. Saniyede bir bomba düşüyor diyebiliriz. Bununla beraber son iki günde rejim burada 70'ten fazla kayıp verdi. / Following the regime’s losses across the country, Assad is trying to secure a quick win in #Jobar by using every tactic/weapon under the sun. Regime’s losses however in Jobar have been significant in last 2 days, over 70 dead so far inc republican guard forces & exc friendly fire.

Jobar çok şiddetli bombardıman altında. / Jobar is under very heavy bombardment.
Heavy shelling by the Assad forces targeting now and especially the civilians gatherings.. We Still in the shelters..still can't move
http://www.youtube.com/watch?v=FQSDsH-ET24

Rejim bombardımanlarından korunmak amacıyla yapılan yeraltı hastaneleri.

More than 160 doctors were martyred during attacks of the army. Underground hospitals are a necessity.



RAQQA 

Alınan bazı haberlere göre IŞİD aralarında Ebu Cafer el Tunusi'nin de bulunduğu 30 militanını rejimle işbirliği yaptıkları suçlamasıyla infaz etti. / According to some news ISIS executed 30 of its members, incl. Abu Jaafar al-Tunisi, for collaboration with the regime.

HALEP

Mücahitler Eşrefiye'de rejim noktalarını vuruyor. / Mujahideen target the regime forces in Al Ashrafiya
http://www.youtube.com/watch?v=ujqFScd8Wf8


DEYR EZ ZOUR
 
IŞİD Tabaqa Havaalanının ardından Deyrez Zour havaalanına saldırmaya başladı. Orient TV'nin haberine göre IŞİD buraya binlerce militanını sevk etti. / ISIS began attacking Deir ez Zour airport after capturing Tabaqa Air base. According to Orient TV news ISIS sent thousands of its militants to the airport.
https://www.youtube.com/watch?v=teBMSrZOFzY


İDLİB

Wadi Dayf üzerine yapılan saldırılardan. / From attacks on Wadi Daif.(Faylaq al Sham)
http://www.youtube.com/watch?v=hvoxXLX7Q0w

Magheslet el Derviş kontrol noktasına yapılan saldırıdan. / Attack on Magheslet AL Darwihs checkpoint (Faylaq al Sham)
http://www.youtube.com/watch?v=XBPK1SfURcQ


QUNEYTİRA

Liwa Felluce Horan  / Rawadi'deki çatışmalardan görüntüler. / Videos of Liwa Fallujah Horan about clashes in Rawadi.
http://www.youtube.com/watch?v=T9MxIEguIf8
http://www.youtube.com/watch?v=Go20sSNvIkM
http://www.youtube.com/watch?v=GY7Re5GmHdQ
http://www.youtube.com/watch?v=-g5Kp2ffWSw
http://www.youtube.com/watch?v=bMpicg-t7TY
http://www.youtube.com/watch?v=O-zL9TjBXIw

Rejim askeri cesetleri. / Bodies of regime soldiers.
http://www.youtube.com/watch?v=Ys5nQsLQ_AI







UKRAYNA DEVLET BAŞKANI: TAM ÖLÇEKLİ SAVAŞ

Avrupa Birliği (AB) liderleriyle bir araya gelerek ülkesindeki son gelişmeleri ve bundan sonra atılması gereken adımları ele alan Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, geri dönüşü olmayan noktaya çok yakın olunduğunu, bunun da "Tam ölçekli savaş" olduğunu belirtti.
Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko: 'Tam ölçekli savaş'
AB üyesi 28 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarını bir araya getiren zirvenin Ukrayna ile ilgili oturumuna katılan Poroşenko, toplantı sonrasında düzenlenen basın toplantısında, her türlü saldırgan eylemin geri dönüşü olmayan nokta olacağını ifade etti.
Savaşı engellemek için devasa çaba gerektiğini ve Doğu Ukrayna'da savaş hali yaşandığını kaydeden Poroşenko, "Geri dönüşü olmayan noktaya çok yakınız. O nokta da tam ölçekli savaş" dedi.
AB ülkeleriyle askeri destek konusunda ikili temaslarda bulunacağını ifade eden Poroşenko, güvenlik ile ilgili ana konuların ise 4-5 Eylül'de Galler'de düzenlenecek olan NATO Zirvesi'nde ele alınacağının altını çizdi.
Poroşenko, önümüzdeki aylarda Ukrayna'nın AB'nin gündeminin önemli bir maddesi olmayı sürdüreceğini belirtti.
AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso da AB Zirvesi öncesinde Poroşenko ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, Ukrayna'daki durumun çok ciddi ve dramatik olduğunu ifade ederek, krizin sürmesi halinde dönüşü olmayan bir noktaya gelinebileceği uyarısında bulunmuştu.

Milli Mücadele Döneminin Ünlü Kahramanı Kaymakam Hamdi Bey

Zafer bayramımızın yıldönümünde sizlere unutulmuş ve kamuoyunca  pek az bilinen bir kahramanımızı tanıtmak istiyor, bu kahramanlık gününde bütün kahramanlarımızı saygıyla anıyoruz.
Ulusal Kurtuluş Savaşı boyunca çekilen sıkıntıların başında, silâh, cephane ve malzeme sağlanmasında karşılaşılan zorluklar geliyordu. Gelibolu yakınlarında Fransız işgal kuvvelerinin koruması altında bulunan Akbaş Deposu'nda çok miktarda silâh ve cephane bulunuyordu. Tümen Komutanı Albay Kâzım (Özalp) Bey, bu depoya baskın yapma, silâh ve cephaneleri Anadolu'ya kaçırma görevini, cesaretini ve vatan sevgisini yakından bildiği hemşerisi ve arkadaşı  Biga kaymakamı Hamdi Bey'e verdi.

 Hamdi Bey ilk iş olarak halktan, millî duygularına, cesaret ve yeteneklerine güvendiği 19 kişi seçti. Diğer ihtiyaçlar da karşılandıktan sonra Hamdi Bey arkadaşları, iki günlük yorucu bir yolculuktan sonra Lâpseki’ye geldiler
Ertesi günü akşam vaktiyle saat 22.00'de, Hamdi Bey ve arkadaşları dört sala beşerli olarak yerleşip "Eski İskele" denen yerden uzaklaştılar. Kıyıda kendilerini Kaymakam Hasan Basri Bey ile Hasip Ağa uğurladı ve bu kutsal görevin başarısı için dua ettiler.

Ocak ayının bu mehtaplı gecesinde, ortalık alabildiğine aydınlık ve soğuktu. Deniz, küçük dalgalarla çırpınıyordu. Hamdi Bey ve arkadaşları 3-4 saatlik bir yolculuktan sonra Gelibolu kıyılarına ulaştılar. Hamdi Bey çevreyi dürbünle dikkatle tarayarak plânını arkadaşlarına açıkladı ve ilk etapta nöbetçiler bertaraf edildi ve daha fazla kan dökülmemesi için Fransızlar uyarıldı ve teslim alındı.

Bundan sonra, canları bağışlandığı için sevinç içinde olan esir Fransızların da yardımıyla Akbaş Deposu'ndaki silâh ve cephaneler akşama kadar kıyıda bekleyen sallara taşındı. Ele geçen tüfek sayısı 8000, Mitralyöz sayısı 40 ve cephane miktarı 2000 sandığı buluyordu.61. Tümen Komutanı Miralay Kâzım (Özalp) Bey, bu büyük başarıyı Heyet-i Temsiliye Reisi Mustafa Kemal Paşa'ya 28.1.1920 tarihli şifreyle bildirmiştir. Bu çok sevindirici Habere Mustafa Kemal Paşa aşağıdaki cevabı vermiş ve bütün Millî Müdafaa Merkez Teşkilâtı'na bir genelge ile duyurmuştur.

 Akbaş baskınından sonra Hamdi Bey, bölgede Millî Mücadele gücünü artırıcı çalışmalarını hızlandırdı. İlk emri halk elindeki silâhların toplanmasına ilişkindi. Emir kesindi. Silâhını teslim etmeyenler hem para, hem de hapis cezasına çarptırılacaklardı. Gerekirse şüphe edilen evler aranacaktı. Hamdi Bey'e güvenen ve inanan halk, her gün akın akın silâhını Hükümete ve Askerlik Şubesine teslim etmeye başladı. Bu Suretle çevrede nisbî bir huzur sağlandı. Tam bu sırada Anzavur Ahmet ortaya çıkarak bu uygun ortamdan yararlanmanın yollarını aradı.

Anzavur Ahmet, vaktile Kafkasya'dan gelerek Biga'ya yerleşmiş olan Çerkezlerdendi. Eskiden Çakırcalı Efe'nin takibinde bulunduğunu, yararlıklar gösterdiğini söylerdi. Saray'a bir kaç güzel kız hediye ettiği için Jandarma Yüzbaşılığı ile taltif edilmiş, Kütahya J. Tabur Komutanlığı yapmış, sonradan kadro dışı bırakılmıştı. Sözü edilen tarihte Biga'da oturmakta ve iki baş koşu atıyla koşuculuk yapmakta idi. Bir ara İstanbul'a çağrılmış; kendisine Biga ve Bandırma havalisinin Kuvâ-yı Milliye'den temizlenmesi için "Kuvâ-yı Muhammediye" komutanı unvanı verilerek geri gönderilmişti. Anvazur Ahmet, köy köy dolaşıyor, Hamdi Bey ve Kuvâ-yı Milliye aleyhine konuşmalar yapıyordu:

"Beni buralara Padişah gönderdi. Kuvâ-yı Milliye denen harekât eşkiyalıktan başka bir şey değildir." diyordu.

Mustafa Kemal Paşa hakkında da şunları söylüyordu:
"Mustafa Kemal vatan hainidir, askerlikten kovuldu, cezadan kurtulmak, canını kurtarmak için de İstanbul'dan kaçtı; Padişaha isyan etti. İstanbul dâhil bütün Anadolu işgal altındadır. Memleket bu durumda, yani İtilâf Devletlerinin elindeyken Mustafa Kemal'in yaptığı hareket memleketi büsbütün mahvedecek bir isyandan başka bir şey değildir. Bütün topraklarımız elimizden gidecek, yurtsuz kalacağız. Bunun için onlara karşı silâha sarılmayız. Eğer Kuvâ-yı Milliye denen teşkilâta silâhla karşı koyarsanız, onların haracından kurtulduğunuz gibi tekrar askere gitmekten de kurtulursunuz. Aznavur daha sonra göğsündan bir Kur'an ile Fermanı çıkararak:
“ Öyleyse,  şu Ferman gereğince silâha sarılın. Kuvâ-yı Milliye'ye silâhla karşı koyacağınıza Kur'an üstüne yemin edin. Ben de sizin önünüze düşerim. Bu eşkiya sürüsünü sürüp çıkarmak için hem Padişahtan, hemde İngilizlerden her türlü yardımı görürsünüz.”demiştir.

 Anzavur'un, Gönen ve Manyas'ın Çerkez köylerinde de fesat tohumlarını ekmekte olduğunu öğrenen Hamdi Bey, yapılan kötü telkinleri boşa çıkarmak amacıyla, o bölgeye bir "Nasihat Heyeti" göndermişse de beklenen sonuç alınamadığı gibi, Anzavur sonradan, heyette bulunan saygın kişileri birer birer öldürtmüştür.

Biga'ya, haftalık pazarın kurulduğu bir pazartesi günü baskın yapılması planlandı. Böylece, Aznavura bağlı köylüler elini kolunu sallayarak rahatça kasabaya girecek, baskın içerden de desteklenecekti.

13 Mart 1920 Pazartesi günü erkenden Belediye'ye gelen Hamdi Bey, az sonra bir yaylım ateşi duydu. Kısa bir soruşturma üzerine, silâh seslerinin, cepheye sevk edilmek üzere Debboy'da bekleyen erlerle Kaldırım başı ve Savaştepe yönünden dalgalar halinde gelen 'baskıncılar' arasındaki çatışmanın sonucu olduğu anlaşıldı. Hamdi Bey, yanına Kâni Beyi ve birkaç atlıyı alıp Debboy'a vardığı zaman durumun, umduğundan da fena olduğunu anladı. Atlı, yaya binlerce kişi şehre doğru sel gibi akıyordu. Hamdi Bey derhal "Silâh başına emrini vermişse de Bigalı erlerin hemşerilerine öldüresiye ateş etmeleri olanaksızdı. Zaten sayıları da karşıdakilere göre pek azdı.

 Tam bu sırada Anzavur kuvvetleri şehre giriyorlardı. Hamdi Beyin arkadaşı Kâni Bey'in saklandığı Rum evini haber alarak etrafını sardılar. Kâni Bey, üzerindeki paraları evin kızına verip tavan arasına çıktı ve üstündeki gizli evrakı yok etti. Bütün mermilerini kullanıp tek bombasını da savurduktan sonra son kurşunu beynine sıkmak suretiyle hayatına son verdi.

Hamdi Bey'in başına gelenler daha acıdır. O, acemi erlerin toplandığı Debboy'daki savunmanın ümitsiz olduğunu, isyancıların şehre sel gibi aktığını görünce hayvanına atlayarak Yenice Nahiyesi yönünde kaçtı. Ne çare ki, Hamdi Bey'in izini kısa zamanda bulan isyancılar onu, sıkı bir şekilde takibe başladılar. Aynı zamanda Gâvur İmam denen Pomak eşkiya da Hamdi bey'i izlemiş ve Onu İnova'da yakalamıştı. Önce elbiselerini soyarak bir iç donu ve bir gömlekle bıraktılar. Sonra da yalınayak yürüterek, sırtına binerek türlü işkencelerle şehrin yakınına kadar getirdiler. Millî duygudan yoksun bu kudurmuş insanlara Hamdi Bey, sadece hak ettikleri ağır kelimelerle karşılık verebiliyor ve şöyle haykırıyordu:
"Kuvâ-yı Milliye ölmeyecektir. Kuvâ-yı Miliye ben değilim, bütün millettir. Ne zaman olsa benim intikamım sizden alınacaktır...."

Sonunda Pomaklar Hamdi Bey'i şehit ettiler. O haliyle Biga'ya getirip ayaklarına ipler bağlayarak çarşıda ve sokak aralarında sürüklediler... Ertesi gün Anzavur, dişten tırnağa silâhlı koruyucularla gösterişli bir şekilde şehre girdi...
Atatürk, Büyük Nutuk'ta bu olayı şöyle özetlemiştir:
"Efendiler, hemen aynı günlerde Anzavur, Balıkesir ve Biga havalisinde oldukça mühim vaziyetler ihdasına muvaffak olabilmişti. Başına külliyetli miktarda adam toplamıştı. Karşısına gönderilen henüz pek körpe ve çok az miktardaki mili kuvvetler ile Biga'da kanlı bir muharebe oldu. Anzavur galip geldi. Kuvvetlerimizi dağıttı. Top ve mitralyözlerimizi gasbetti. Askerlerimizi ve zabitlerimizi esir ve şehit etti. Akbaş Kahramanı Hamdi Bey de bu şehitler arasında idi."

Dr. M. Galip Baysan

30 August



ŞAM

Deir Asafir'deki çatışmalardan. / From clashes in Deir Asafir.
http://www.youtube.com/watch?v=POdm4VPy6W0&feature=youtu.be

Jobar'daki çatışmalardan./ From clashes in Jobar.
http://www.youtube.com/watch?v=iuvJVj3Nl2g&feature=youtu.be
http://www.youtube.com/watch?v=fXLPqWubvg8#t=44

Jobar'da rejimin hava saldırıları sürüyor. / Regime continue aerial bombardment on Jobar.
https://www.youtube.com/watch?v=H_KxME_farI&feature=youtu.be


Jobar'da öldürülen rejim askerleri . Cumhuriyet Muhafızlarına mensup 9 asker mücahitlerin mayınlı saldırısıyla öldürüldü. / Regime soldiers killed in Jobar. 9 Republican Guards killed in Jobar in an explosion of a landmine during their attempt to advance on one of the front in Jobar
http://www.youtube.com/watch?v=JI8g0SF0bpM&feature=youtu.be

Jobar'da mücahitler rejim noktalarını hedef alıyor. / Mujahideen targeting regime positions in Jobar.
https://www.youtube.com/watch?v=kmAcJyagCzQ&feature=youtu.be


HAMA

Slowly but surely, ISIS is increasing pressure on the Ismaelite town of Salmiyeh in eastern #Hama. Fall of Salmiyeh would lead to the storming of Homs province by ISIS. / Yavaş ama emin adımlarla IŞİD kentin doğusunda yer alan İsmaili nüfusun yaşadığı Selamiye üzerindeki baskısını artırıyor. Buranın düşmesi IŞİD'e Humus'un yolunu açar.


QUNEYTİRA

Mücahitler Rawadi'de şebbiha noktalarını vuruyor. / Mujahideen targeting shabbiha points in Rawadi.
http://www.youtube.com/watch?v=bMpicg-t7TY
http://www.youtube.com/watch?v=KXxZCCZCGSM

Breiqa'da Nusret Cephesi aleyhine protestolar. Muhtemelen burada Nusra birilerini tutukladı. / Quneitara, Demonstration against JAN agressions in Breiqa. Possibly they arrested someone here.
http://www.youtube.com/watch?v=5P7QrObOwJY#t=43


DARAA

Liwa Ahrar Horan Maasarat kontrol noktasını vuruyor. / Liwa Ahrar Horan targets Maasarat checkpoint.
http://www.youtube.com/watch?v=KenP3lmbDuk

Nawa üzerindeki rejim bombardımanı. / Regime aerial bombardment on Nawa.
https://www.youtube.com/watch?v=sedJ1aJ4M80&feature=youtu.be
https://www.youtube.com/watch?v=oVehfbUgH4M&feature=youtu.be

Nawa'da rejim bombardımanında ölen küçük kız. / Corpse of a little girl killed by aerial shelling in Nawa
https://www.youtube.com/watch?v=hcWYCFygWOM&feature=youtu.be

İDLİB

Faylaquş Şam Mastouma'yı Grad füzeleriyle vuruyor. / Faylaq AL Sham launched a Grad missile on AL Mastuma
http://www.youtube.com/watch?v=i2yr_k-RSs8
Mücahitler 106 mm.havan ile Wadi Dayf'ı vuruyor. / Mujahideen shelling Wadi Daif base with 106 mm. cannon.
http://www.youtube.com/watch?v=57JVXCqX2Gk


HALEP

Ard al Hamra semtinde rejim bombardımanı kurbanlarının enkazdan çıkarılması. / Pulling the victims out of the rubble after a barrel bomb dropped by a regime warplane hit the Ard Al Hamra area of Aleppo
https://www.youtube.com/watch?v=-fN5G_n7UYg&feature=youtu.be
https://www.youtube.com/watch?v=ODUfmBW7Pf4&feature=youtu.be
https://www.youtube.com/watch?v=jy5V7atPrgk&feature=youtu.be  Oğluna ağlayan baba/Father crying for his son

29 Ağustos 2014 Cuma

29 August



Suriye Askeri Konseyi haftalık raporu 16-22Ağustos arası / Syria Weekly Report 16-22 August 2014 Source SMC

https://href.li/?http://rfsmediaoffice.com/en/weekly-report-16-22-august-2014/



ŞAM

Jobar'da öldürülen rejim askerleri. / Regime soldiers killed in Jobar.
http://www.youtube.com/watch?v=cqD3kcmp3oI&feature=youtu.be

Mücahitler Yabroud yakınında Fleita'da ilerliyorlar ve neredeyse Fleita merkezi civarına eriştiler. / Mujahideen are advancing and captured several spots and are almost on Flita outskirts near Yabroud.

Rejim güçlerinden ayrıldığını ve saf değiştirdiğini ilan eden kadın askeri doktor. (Videoda tesettürlü değil) / An army doctor defected from the Syrian army and declaring that she was serving in the escort department of South Damascus and she is Nusayrite. Furthermore , she is the first female to leave the Syrian army and later she reads a message to the syrian people about the conflict in syria that it is between people who demand freedom , equality , and justice … etc and the regime is the one who is killing the innocent people each day.
(She is without hijab on video).
https://www.facebook.com/video.php?v=505146836295655&set=vb.470343379776001&type=2&theater

Mücahitlerin Jobar'da dün yaptığı ve onlarca rejim askerinin öldürüldüğü bina havaya uçurma operasyonu görüntüleri. Bu saldırının ardından rejim çılgına döndü ve bölgeye bir saat kadar süre içinde yüzden fazla füze ve bomba atıldı. / Video of mujahideen blasting regime buildings yesterday. Regime forces went crazy after this attack. Almost 100 missiles were launched from warjets in 1 hour time after the blast.
http://www.youtube.com/watch?v=NWSjcvPHz4g Operasyon / Operation
http://www.youtube.com/watch?v=X92PyKIGr2A Rejim saldırıları / Regime attacks

Qalamoun Maara'da 20 Hizb. militanı öldürüldü. 1 T72 tankı ele geçirildi ayrıca Hizb. adına çalışan işbirlikçi bazı şahıslar yakalandı. / 20 of Halesh killed in AlMaara, 1 T72 seized and will be used to liberate AlMaara, and collaborators working with Halesh arrested

Jobar'da öldürülen rejim askerleri. / Regime soldiers killed in Jobar.
http://www.youtube.com/watch?v=bSxPtDsI8cs


HUMUS

Houla Taldo da Ketibe el Suwar Devlet Hastanesi kontrol noktasına saldırıyor. / In Al Hola, Kataeb AL Thuwar target the regime forces checkpoint at the national hospital checkpoint in Taldo.
http://www.youtube.com/watch?v=4V4DDAFwzxM

Rejim elemanları Houla'da mezar kazıyor. / Loyalists digging graves in Houla.
http://www.youtube.com/watch?v=sj9Q4qylB68#t=33


HALEP

Enkazdan kurtarılan çocuk. / Civil defense rescurers save a child from under the rubbles
http://www.youtube.com/watch?v=IdVbWOhbthM

Mücahitler Dabeq'te IŞİD mevzilerini vuruyor. / In Aleppo Rif, mujahideen target Daesh enclaves at Dabeq
http://www.youtube.com/watch?v=ZLu2zkUI5Nk

Yakalanan rejim ajanı. / Captured regime agent.
http://www.youtube.com/watch?v=xIXWnnu56v8#t=49

Kentin kuzeyinde çatışmalarda peşmerge tarafından ele geçirilen IŞİD komutanı Saddam Dargham. /Daesh commander -Saddam Dargham – caught by the Peshmerga Nahrawan_AlSam Battle in northern Aleppo.
https://twitter.com/ALHAMMAD73/status/505321678612611072/photo/1

Halek semtinde bir pazar yerini vuran varil bombası sonucu aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 8 kişi şehit oldu onlarca yaralı var. Ayrıca varil bombasıyla vurulan Wadi Asker semtinde de ölü ve yaralılar var. / Regime helicopter targeted a popular market with 1 TNT barrel on AL Halek district, killing 8 and wounding 10s among them women and children. Wadi Asker district was also bombed with TNT barrels and reports of many killed and injured
In the Northern Rif, regime warjet launched vacuum missiles in Hayan and Bayanon, and 5 TNT barrels on Handarat withoung wounding anybody.



QUNEYTİRA

Mücahitler eski kent merkezini tarıyor. / Mujahideen combing the old city.
http://www.youtube.com/watch?v=tnFM8AoUDnk

Mücahitlerce ele geçirilen Qahtaniya sınır geçiş noktası. / Quneitara, visit Al Qahtaniya border crossing which was captured by mujahideen recently.
http://www.youtube.com/watch?v=Sj5zGdBVZNY
http://www.youtube.com/watch?v=TpQI-ieUa9w

Rawadi Kompleksi yakınındaki çatışmalardan. / AL Quneitara, clashes clashes near the Rawadi school.
http://www.youtube.com/watch?v=3zWv0I9aQO4
http://www.youtube.com/watch?v=vhLO5Az4POA
http://www.youtube.com/watch?v=xb5rnMVxy7o 


LAZKİYE

Mücahitler Nebi Yunus'ta rejim güçlerini hedef alıyor. / Mujahideen target the regime forces on Nabi Younis 
http://www.youtube.com/watch?v=4kca85Uetm8

Ketibe el Suwar Baqruka köyündeki rejim hedeflerini vuruyor. / Kataeb ALThuwar targets the regime forces enclaves in the village of Al Baqruqa
http://www.youtube.com/watch?v=eANr3-oICXw

Mücahitler Hekro köyündeki rejim noktalarını vuruyor. / Mujahideen shelling regime positions in village Hekro.
http://www.youtube.com/watch?v=-65tW-sJKNI

Mücahitler Kafraya'yı vuruyor. / Mujahideen hit Kafraya.
http://www.youtube.com/watch?v=w4n3N4pN2Go


HAMA

Hilfaya'da enkaz altından kurtarılan sivil. / Civilian saved under the rubble in Helfaya.
http://www.youtube.com/watch?v=GwF7ZFD4d0o

Rejim yine Klorin içeren varil bombası ile saldırdı. Sayad köyü civarında çok sayıda solunum problemi vakası var. / Regime attacked again with chemical agents using chlorine loaded barrel bomb.  One of the doctor explains the situation of those suffering of breathing problems in the village of Al Sayad.
http://www.youtube.com/watch?v=cuEmzpX34OU
http://www.youtube.com/watch?v=QmvyKExn9YA

http://www.youtube.com/watch?v=DkaXKjty9DQ
Saldırıdan etkilenen küçük bebek / Little baby affected from the attack  



İDLİB

Rejim Han Şeyhun'u vurmaya devam ediyor. / Regime shelling Khan Sheikhoon.
http://www.youtube.com/watch?v=De0rHLP0chI

Wadi Dayf ve Hamidiya üslerini ele geçirmek üzere Tek Ordu isimli bir operasyon başlatıldı. Bu operasyona katılan gruplar İC, Cephe Suvar Suriye, ÖSO, 13.Alay ve 101.Alay. 13.Alay grubunun komutanı bunun birleşik bir ordunun temelinde bir adım olmasını umduğunu belirtti. Operasyon rejim tarafından kontrol edilen Dabaan ve Ain Qrein kontrol noktalarına yapılan bir saldırı ile başlatıldı. Dabaan'da 2 BMP ve bir askeri taşıyıcı araç vuruldu ve aralarında 2 subayın da bulunduğu çok sayıda rejim askeri yaralandı. Rejim Karmid Kampından ve Qiyasat kontrol noktalarından Wadi Dayf ve Maarat an Numan'ı bombalayarak karşılık verdi. /    "One Army" battle started in Idlib to liberate Wadi Daif and AL Hamidiya bases. Seem Wadi Dayf commander is not getting answer to his rescue call frm Hama airport.
The groups participating to this battle are : IF, Jabhat Thuwar souriya, FSA infantary. Regiment 13, Regiment 101.
The commander of the regiment 13 told Syria News Desk that all agreed to the name hoping that this will set the basis to a unified army opposed to the syrian regime.
The battle started with an attack on Daba’an and Ain Qrein military chekcpoints controlled by the regime, at the southern outskirt of Wadi Daif with DIY rockets and missiles. 2 BMP were destroyed, 1 soldier carrier at Daba’an checkpoint, plus many injured among 2 officers.
Regime forces retaliated from the Brick factory and from AL Qiyasat in Jabal Zawiya, by shelling Wadi Daif and with airstrikes on Maarat Al Numan  

http://www.youtube.com/watch?v=ttVwru9-zIM&feature=youtu.be 

http://www.youtube.com/watch?v=aqNiCxPTYQ0&feature=youtu.be 
http://www.youtube.com/watch?v=QvPc_IRXSHA&feature=youtu.be
Maarat an Numan'da vurulan rejim tankı. / Regime tank hit in Maarat an Nouman

Çağdaşı oynayan Ortaçağ insanları - Doğan Kuban

TÜRKİYE CEHALETİ İLE ÖVÜNEN OLAĞANÜSTÜ BİR ÜLKE
Ülke çok bilenlerin dediğine göre önemli bir politik dönemeçten geçti. Kanımca geçemedi. 52 milyondan 14 milyonu oy vermedi. Ülke 21 milyon olduğu söylenen yüzde 36 oyla bu çok önemli dönemeci plajda atlattı. Bu sisteme göre 80 milyon nüfusun 10 milyonu ile bile cumhurbaşkanı seçebilir. Demek demokrasinin çoğunluk iktidarı olduğu bir yalan.

Çağdaşı oynayan Ortaçağ insanları - Doğan Kuban
Ama dünyada da böyle. Birisine oy vermek istemeyenler seçim esnasında vatandaş olmuyorlar, anlaşılan. Demokrasi yalanı bu kadar basit değil.
• Demokrasi de aç kalmak yasal.
• Birinin başkalarından bin kat zengin olması doğal.
• Zengin, demokrat ve teknolojisi gelişmiş ülkelerin fakir halklara silah satarak onları birbirlerinin üzerine salmalarına da demokrasi deniyor. O ülkeleri de demokrasi ihraç etmek için çökertiyorlar.
• Dünya demokrasi tarihi, 20 yüzyılı diktatör, zorba otokrat yetiştirerek doldurdu. Bunu bilmeyen de yok.
Türkiye cehaleti ile övünen olağanüstü bir ülke.
Osmanlılığı çağdaş olmaya yeğleyen fakat çağdaşı oynayan bir toplum yaşıyor Türkiye’de. Otomobiller, gökdelenler, telefonlar, dünyanın bütün lüksünü fakirlere kredi ile satan alışveriş merkezleri, plajlar, yolları dolduran on milyonlarca yabancı ve yerli turisti ile özgün bir tiyatro ülkesi. İki kimlikli ya da Janus kafalı. Bir yüzü geriye bir yüzü ileriye bakıyor.
Aslında bu eskimiş bir benzetme. Toplumun bu ikili, biraz da komik ve özenti yaşamının geçmişi uzun. Fakat yoğunlaşma son on beş yılda büyük bir hızla oldu. Onun için gerçekle tiyatro karışıyor. Yasa var, Meclis ortada yok.
Parti var, söylemi yok. Anayasa mahkemesi var, anayasa çalışmıyor. Okul var, eğitim yok. Üniversite var, bilim yok. Belediye var, plan yok. Düşünen var, düşünce yok.
Tiyatro var, seyirci yok.

DEVLETİ TİYATRO GİBİ OYNUYORUZ
Hem aktörüz, hem seyirci. 21 milyon demokrasi kurtarıcı, 31 milyon azınlık. Kendini Osmanlı sanan azınlık aynı zamanda Türkiye’yi temsil ediyor. Bu bir devlet parodisi. Osmanlı bir toplum olamadığı için yok olmuştu. Türkiye Cumhuriyeti bir ulusal varlık ilkesi üzerinde kuruldu. Osmanlı tarihini bilen yok. Halk tarihini televizyon dizilerinden öğreniyor!
Yaşadığımız olgular, toplumumuzun içinde yaşadığını sandığı, fakat çağdaş dünyanın kabul etmediği parametreleri içeriyor. Türk toplumu değişik tür de bir devlet olacakmış. İmparatorluk, Cumhuriyet, Başkanlık. İki tiyatroyu oynadık. Üçüncüsünü de oynarız. Ne var ki asıl oynamamız gereken rolü oynayamadığımız için dışlanıyoruz.
Gerçi dışlanmaktan söz etmek zor. Turistler, yabancı mallar, yabancı silahlar, yabancı paralarla iç içe yaşıyoruz. Okullarda İngilizce. Irakta savaşan IŞİD’çi Türkler. Bunlar bizim kendimizi dışlanmış hissetmemize engel oluyor. Oysa dünyanın yeni sömürü sistemi böyle çalışıyor. Sömürü, çağdaş olamamanın gerçek işaretidir.
Sevgili Okuyucular,
Yarı tiyatro üslubunda anlattığım bu olguların arkasında Türkiye insanının büyük çoğunluğun farkına varmadığı, ya da dile getiremediği bir geri kalmışlık hikâyesi var. Bunda Osmanlıdan bu yana, sadece İlk Cumhuriyet döneminde yenmeye çalıştığımız toplumsal, neredeyse genetik bir yetersizlik yatıyor. Bunu bir Osmanlı ya da bir göçer Türk mirası olarak görmek de olası. Bu ilkel pragmatizmdir, Dewey’in pragmatizmi değil. Merak içermiyor. Onun için soru da sormuyor. Sorgulayamayan bir kul toplumu, en temel Osmanlı mirasıdır. Göçer mirası olduğunu düşünen de olabilir.

SON SEÇİMDEN GÖZLEMLER
Türkiye’de bilimsel düşüncenin, entelektüel sorgulamanın, hatta partili uyuşukluğun nedeni de budur. Sorgulamaya sorgulamaya sonunda sorguyu kişisel şikâyete indirgeyen bir ilkokul öğrencisi düzeyine düşürmüşüz. Cehaletin ve geri kalmanın temel nedeni olarak bu tutumun son seçimlerdeki görüntüsü üzerinde bazı gözlemleri anımsatmak istiyorum:
Seçimin iki adayı vardı. Birinin yüzde 50’yi geçeceğini söylüyorlardı. Geçti. Diğeri yüzde 60 ı geçeceğini söylüyordu. Olmadı ama başka bir şey oldu. 52 milyon seçmenin 14 milyonu seçimi plajdan seyretti. 38 milyonun yüzde 51’i 21 milyon imiş. Sorunun sayısal boyutunu kurcalamayalım. Dünya matematik tarihinde hiç Türk adı geçmiyor. Bu süreçte oy verenlerin hangi partiden oldukları önemli değildir. 14 milyon seçmenin kimin cumhurbaşkanı olacağına önem vermemesi ve seçimi boykot etmesi politik yaşam için endişe vericidir. 52 milyon seçmenin 21 milyonunun oyunun alan adayın da düşünmesi gerekir.
Fakat asıl sorun seçimden sonraki içeriksiz tartışmaların seçimin doğasını, seçilenin tutumunu irdeleyecek yerde sayılar üzerinde tartışmaları, suçlu arama çabalarıdır. Cumhuriyeti kuran partimiz CHP, cumhurbaşkanını seçen 21 milyon insanın karşısında 31 milyon seçmen olduğunu ve bunun yarısının da plajda olduğunu, yani yüzde 60’lık bir seçim boykotu ile karşı karşıya olduğumuzu halka anlatacağı yerde, olmayan bir yenilgi karşısında dengesini yitiriyor. Oysa CHP 1950 yılından bu yana yüzde 50 oy alamamıştı. Diğer partilerin sesleri zaten çıkmıyor.
Bu sürece demokratik temsil deniyor. Oy vermeyenler adam yerine sayılmıyor. Sorun durduğu yerde kalan CHP de değil. Sorun yüzde 40’da kalan AKP. Daha önemli sorun da bunun gerçek bir çoğunluk iktidarı olup olmadığı.

KALE DİREKLERİ VE GOL! YÜZDE 40 OYLA GOL
Ülke sorunlarının çözümlerinin politik ağız dalaşının dışında kaldığını politikacılar öğrenemedi. Ülke çözümsüzlük sarmalına dolanmış. Sultanın yeni külahını beğeniyorlar ama, enerji, trafik sorununun, eğitim ve borç sorununun futboldan daha önemli olduğunu halka anlatamadılar. Kale direkleri ve gol! Yüzde 40 oyla gol! Halkın sayısı önemli değil. Seçim mi, borsa mı? CHP sorunların şikâyet ederek dile getirmenin sonuç getirmediğinin öğrenmeden yarışı bitirdi. Dünyayı öğrenemeyen toplum futbolcuları, pardon politikacıları dinlemekle yetiniyor.
Sevgili Okuyucular,
Dünyanın bilinen dinamikleri değişti. 1977’de ‘Entropy’, The New World Order’ adlı kitabıyla ünlenen Amerikalı ekonomist ve düşünür Jeremy Rifkin’in Spiegel dergisi ile yaptığı yeni bir röportajı okudum. Rifkin çağdaş bir bilge. Bilge olmak için namuslu olmak gerek. Politikacıdan bilge yetişmiyor. Osmanlı yetişiyor. Türk Osmanlısı, Amerikan Osmanlısı, Alman Osmanlısı. Tek fark bazı Batılı toplumlardaki bilgi birikiminin bizde olmayışı.
Rifkin politikacı değil. Kapitalizmin Amerika da bile sonuna geldiğini 1977’de söylemişti. Sonun göründüğüne inanıyor ama, buna karşı politik çözümler önermiyor. İnterneti de yasaklamayı düşünmüyor. Osmanlı değil. Çağdaş. Dünyayı olduğu gibi kabul edip onu bunu suçlamadan internet, bilgisayar yani elektronik bilgi çağında kapitalizmin dünyayı tüketme hastalığından nasıl kurtulabileceğini düşünüyor.
Türkiye’de bir adam çıksa da cahil bir toplumdan fazla bır şey beklemeden, sorunun yanıtının politikada olmadığını söylese, onu dinleyenler çoğalsa ve toplumsal cehalet silkelense! Çürük yemişler daldan düşse! Ama cahillik ne o adamı yetiştiriyor, ne de onu dinleyecek olanı. İdeolojileri farklı olsa da partiler bu toplumun partileri.
AKP bir sultan yetiştirme tuzağı olarak çalıştı.
Peki, CHP demokrasi ve cumhuriyeti koruma, geleceği o ideallere uygun kurgulama mekanizması olarak neler yaptı?
Halkı devlet, anayasa ve gelecek hakkında nasıl aydınlattı?

   Doğan Kuban/Bilim Teknoloji/Cumhuriyet

Haspaya Yakışıyor Doğrusu - Güner Yiğitbaşı

Haspaya yakışıyor doğrusu diye ifade edebileceğimiz bir laf vardır.

Kenar ve fakir mahalle kızı, mahalleden yoksul bir delikanlı ile arkadaş olur,gönül ilişkisine girer ve masum bir şekilde elele tutuşurlar, mahalleli bunu görür, hemen  dedikodular yayılmaya başlar, mahalleli yargısız infaz yapar ve  genç kızın adı, çok afedersiniz, orospuya çıkar, genç kız yer yarılsa da içine gersem der.

Aynı şey, zengin ve sosyetiklerin, sanatçı geçinenlerin yoğun olarak yaşadıkları semtlerde yaşanır, iş, elele tutuşmanın da ötesinde, son kerteye kadar ulaşır, gayrimeşru çocuk doğurmaya kadar gider, magazin medyasında günlerce dile getirilir, seviyeli bir beraberlik olarak tüm toplum tarafından benimsenir, haspaya yakışıyor denir ve güler geçilir, doğan çocuğun ilk fotoğraflarının medyada yayınlanması merakla beklenir.

Olan kenar mahallenin yoksul kızına olur, duygularının dürtüsü ile kurduğu masum bir arkadaşlık dahi, kendisine çok görülür ve ağır eleştirilere maruz kalır, zengin ve sosyetik mahallenin haspasına yakıştırılan ve hoş görülen davranışın milyonda biri toplum tarafından ona çok görülür.

İşte, dün ( 28/8/2014) Meclisteki Cumhurbaşkanı yemin töreninde yaşanan ve CHP Grup Başkan Vekilinin; hükümleri, sürekli olarak,AKP iktidarı tarafından çiğnenerek ayaklar altına alınan Anayasa ve İçtüzük Kitapçığını, fiziken yere fırlatması olayı, kenar mahalle ve gecekondu kızının başına gelenler gibi, büyütülür de büyütülür ve bu eylem, televizyonların özel tartışma pogramlarına konu edilerek, eleştiri oklarının CHP 'ye çevrilmesine neden olur.

Bugün, ülkemiz siyasetinde, AKP'ye tanınan hoşgörü ve kredi; yemediği halt kalmadığı halde, toplumun, haspaya yakışıyor doğrusu diyerek gülüp geçtiği, zengin ve sosyetik mahallelerin genç kızlarına karşı gösterilen engin hoşgörüdür.

AKP iktidarının, kendi elleriyle yaratıp büyüttüğü cemaatin, yargı ve emniyet kadrolarını eline geçirmesine göz yuman, cemaate, “ne istediniz de vermedik” diyerek sitemde bulunan Tayyip Bey'in; 17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarıyla, cemaatin kendi iktidarına da yönelmesi üzerine, bir zamanlar işbirliği içinde olduğu cemaati illegel parelel yapı olarak ilan etmesini,

17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması üzerine,bu soruşturmaların AKP iktidarının dört bakanına da uzanması nedeniyle, dört bakanın istifa etmek zorunda kalmalarını ve bu istifalarla, yolsuzluk ve rüşvet iddialarının daha da ciddiyet kazanmasını, Çevre Bakanının istifa ederken, “Ne yaptıysam, Başbakanın emir ve talimatlarıyla yaptım.Başbakanın da istifa etmesi gerekir” şeklindeki itirafa yönelik beyanlarını,

Dört bakana yönelik yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla ilgili olarak düzenlenen savcılık fezlekelerinin,Mecliste başına gelenleri ve Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce, bu konuda kurulan Meclis Araştırma Komisyonunun  çalışmaya başlamasının engellenmesini ve fezlekenin sudan sebeplerle yeniden savcılığa iade edilmiş olmasını, AKP iktidarı tarafından bu şekilde yolsuzlukların üzerinin örtülmeye çalışılmasını,

Anayasaya göre, Türkiye Cumhuriyetinin, vatanı ve milletiyle bölünmez bir bütün olmasına rağmen, ülkenin Güneydoğusunun fiilen bölünerek, orada PKK örgütünün gözetiminde paralel bir devlet yapısı oluşturularak, Anayasanın çiğnenmesini,

AKP iktidarının zaafiyeti ve çözüm süreci aldatmacasıyla fiilen bölünen ve devletin hakimiyetinden ve otoritesinden eser kalmayan Güneydoğuda, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk başkanı ve Cumhurbaşkanı Atatürk'ün heykellerine haince saldırılar yapılmasına, AKP iktidarı ve yandaşlarınca göz yumulmasını ve bu saldırılara karşı sessiz kalınmasını,

Anayasamızın koruması altındaki bir devrim yasası olan Öğretim Birliği Yasasına göre laik eğitime geçilmesine, sadece ülkenin din adamı ihtiyacını karşılamak ve imam yetiştirmek amacıyla sınırlı olarak ve okul adı altında kurulan ve AKP iktidarından önceki iktidarlar tarafından meslek lisesi adı verilerek, yüksek öğrenime öğrenci yetiştirme mertebesine çıkarılan İmam Hatip Liselerinin, sayıca, ihtiyacın üzerine çıkarılmasını ve bu şekilde, laik eğitimden dini eğitinme doğru bir geri gidişe hız kazandırılmasını,

Tayyip Bey'in, Cumhurbaşkanı seçildiğinin kesinlik kazandığının Yüksek Seçim Kurulu tarafından Meclis Başkanlığına bildirilmesine ve düzenlenen mazbatanın Meclis Başkanlığına teslim edilmesine rağmen, kesin seçim sonucunun, Resmi Gazetede ilanının kasten 12 gün ertelenerek, seçilmiş Cumhurbaşkanı Tayyip Bey'in Anayasa hükmünü çiğneyerek, partisi ile ilgisini kesmeyip AKP Genel Başkanlığına, Milletvekilliğine ve Başbakanlığa devam ederek, AKP'nin Olağanüstü Kongresine AKP Genel Başkanı sıfatıyla katılıp siyasi nutuk atmasını, parti genel başkanını kendi iradesiyle belirlemesini, bu açık Anayasa ihlaline de sessiz kalınmasını,

Cumhurbaşkanı olarak kurumlar arası uyumu sağlamakla görevli olan Tayyip Bey'in, yeni bir beyaz sayfa açalım, ben herkesin, 76 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım diyerek attığı nutukları unutarak, adli yılın açılışı törenine Türkiye Barolar Birliği Başkanı gelip konuşursa, ben törene katılmam demek suretiyle, Barolar Birliği Başkanını 76 milyondan dışlaması ve,ya ben, ya Türkiye Barolar Birliği Başkanı restini çekmesi ve  bir tercih yapmaya zorlanan Yargıtay'ın, doğru tercihi yaparak, Türkiye Barolar Birliği Başkanına adli yıl açılış töreninde konuşma imkanının tanınması üzerine, Tayyip Bey ve yandaşlarının, Yargıtay'ı cemaatçi ve  haşhaşi olmakla itham etmesini,

AKP iktidarı ve her kesimden yandaşları olarak, görmezlikten gelecek ve üç maymunu oynayacaksınız, bu rezaletleri hiç eleştirmeyip sineye çekecek ve normal, etik ve hoş davranışlar olarak göreceksiniz, buna karşılık olarak da, CHP Meclis Grubunun, haklı olarak, Tayyip Bey'in; daha Cumhurbaşkanlığı görevine başlamadan sergilediği eylem ve söylemleriyle, yapacağı Cumhurbaşkanı yeminine sadık kalmayacağını ortaya koyması nedeniyle, uyulmayacak olan bir yemine tanıklık etmemek için, Mecliste sergiledikleri protestoyu, ağzınıza sakız yapıp, görsel ve yazılı medyayı kullanarak, CHP'yi halkımıza ve seçmenlere şikayet etmeye kalkışacak ve daha şimdiden, 2015 seçimlerinin propaganda malzemesi olarak kullanmaya başlayacaksınız.

AKP ve onun havuz medyasındaki ve sair tüm yandaşları, siz, önce AKP iktidarının yukarıda sadece birkaç örneğini sunduğumuz rezaletlerini kamuoyunun önüne getirip tartışın ve temize çıkın ki, ondan sonra sıra CHP'ye gelsin ve CHP'yi de hep birlikte tartışıp eleştirelim.

Biraz adil ve insaflı olalım lütfen.

29/Ağustos/2014
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat

EGE DENİZİNDE DEPREM FIRTINASI


İzmir'de deprem!

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi'nden alınan bilgiye göre, İzmir'in Bergama ilçesinde 3.1 şiddetinde deprem meydana geldi. 26.08.2014

Ege'de deprem

Ege Denizi'nde 5.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi'nin verilerine göre, deprem saat 06.45'te, Milos (Değirmenlik) Adası yakınlarında, yerin 10 kilometre derinliğinde gerçekleşti. 29.08.2014

Diğer yandan internette yapılan kısa bir gezintide son yıllarda Ege denizinde bir çok kez deprem fırtınası yaşandığına dair haberler görülecektir.

KAYNAK: Ajanslar

***
Yorum:

Abdullah Gürbüz Baba’ya göre büyük bir İzmir depremi olacak. İzmir ve çevresi yıkılacak.

Nostradamus dörtlüklerinde Efes – Korent arasında şiddetli bir deprem olacağını bildirmiştir.

Diğer yandan Uğur Tanış’ın derlediği bir yazıda büyük depremin büyük savaşın habercisi olacağı belirtilmiştir.


Amacımız insanlara boş bir dehşet vermek değil… Gaybi haberler ile gerçekleşen veya gerçekleşmesi muhtemel olaylar arasında bağ kurmak… Yani mümkünse önümüzü görmek...  Ancak şu var ki: Gaybı Allah’tan başka kimse bilmez. Bunu unutmuyoruz. Allah gayb’ül gaybını yani Levh-i Ezelisindeki gaybını sadece kendisi bilir. Ancak şartlara bağlı kader levhaları olan Levh-i mahv ve isbat levhalarına evliyaullah muttali olabilir. Burada gördüklerini de bize perdeli olarak anlatmışlardır. Bu sebeple söylenen sözlere islami prensipler çerçevesinde temkinle yaklaşıyoruz. 

28 Ağustos 2014 Perşembe

Cumhuriyet döneminin en parlak dönemi miydi?

Cumhuriyet döneminin en parlak dönemi miydi?
11. Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, görevini 12. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a teslim ederken çok iddialı bir konuşma yaptı…
“Gururla söylemeliyim ki bu 12 yıl cumhuriyet tarihimizin en parlak dönemleri arasında yer aldı.” Dedi…
Bu söylemin doğruluk derecesi ancak doksan yıllık Cumhuriyet tarihine bakmakla anlaşılabilir…
29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet kurulurken, ülke savaştan yeni çıkmış, yurttaşlar savaşın yıkımı nedeniyle büyük fakirlik içinde, okuma yazma oranı %10 civarında, özel teşebbüs yok, Türkiye borç içinde, 1927 yılında yapılan ilk nüfus sayımına göre Türkiye’nin nüfusu 13.648.270 olarak saptanmıştır…
Bu olumsuz koşullara karşın, peşi sıra gerçekleştirilen devrimlerle aydınlık çağı başlamış, 1928 tarihinde Latin alfabesi kabul edilmiş bir anda sıfıra inen okuma yazma oranı kısa sürede (1935 yılında) erkeklerde %29.35’e, kadınlarda %9.81’e yükselmiş, devlet fabrikalar açarak ekonomiye canlılık kazandırarak iş sahaları açılmıştır…
Cumhuriyet tarihi boyunca en yüksek oranlı büyüme yüzde 7,8 ile Mustafa Kemal Atatürk döneminde gerçekleşmiştir…
Türkiye’nin bu günkü olanaklarına karşın, AKP döneminin en yüksek büyüme oranı %7,2’dır…
1923-1938 Mustafa Kemal ATATÜRK döneminde, Osmanlı’nın borçları ödenirken, devlet birçok varlığa sahip olmuş, (fabrikalar, Bankalar, demir yolları, kömür işletmeleri, tayyare piyangosu, kamu binaları vs.) bu varlıklar edinirken yöneticilerin yolsuzluk yaptıklarına dair bir kayıt bulunmamaktadır…
Yokluk içinde gerçekleştirilen Eğitim seferberliği, ekonomik kalkınma, çağdaş uygarlığı yakalama uygulamaları Mustafa Kemal ATATÜRK’Ü 20. Ve 21 asrın lideri yapmış, çağındaki tüm liderler unutulmaya başlarken, bilim adamları tarafından yapılan araştırmalar sonucu, Mustafa Kemal ATATÜRK, hala yıldızı parlayan bir lider olarak yerini korumaktadır…
1939-1945 yılları 2. Dünya savaşı yıllarıdır…
1950-2002 yılları, AKP’nin gururla sahip çıktığı sağ iktidar dönemidir…
Bu dönemleri es geçiyorum…
Gelelim Sayın Gül’ün sözünü ettiği 12 yılın Cumhuriyet tarihinde yerine…
-Cumhuriyetin olmazsa olmaz laiklik ilkesinden büyük ödün verilmiştir…
-AKP hakkında Anayasa mahkemesine açılan kapatma davasında, 1’e karşı 10 üye “laikliğe aykırı eylemlerin odağı olduğu” konusunda karar vermiş, kapatılmaktan kıl payı kurtularak çoğunluğun oyu ile hazine yardımının kesilmesiyle cezalandırılmıştır…
-Eğitim ve öğretim Arapsaçına çevrilmiş, her gelen Bakan kendisine göre bir düzen kurmaya çalışmış ve laik eğitimden büyük ödünler verilmiştir…
-Paralel yapı olarak nitelendirdikleri Cemaatle işbirliği içinde Türk Ordusu kumpaslarla çökertilmiştir…
-Tüm kamu kuruluşları yandaş duruma getirilmiş, gelmeyenler büyük baskılar uygulanarak pes ettirilmiştir…
-Üniversiteler, susturulmuş, yandaş olmayı kabul etmeyen basın mensupları işleri kaybetmişlerdir…
-Hükümet üyeleri 4 Bakan ile çocuklarının yolsuzluk yaptıkları savlanmış ve 4 Bakan istifa etmek zorunda kalmıştır…
-Tüm komşularla sıfır sorunla işe başlanmış, bu gün sorunlu olmadığımız komşumuz bulunmamakta ve bu başarının! Mimarı Dış işleri Bakanı, Başbakan yapılmıştır…
-Eski Başbakanın yakınları devlet işlerinde aracılık yapmaktan çekinmemiş, bununla ilgili telefon tapeleri çarşaf çarşaf yayınlanırken, yalanlama yapılmamıştır…
-Doğanın, getirim (rant) nedeniyle yok edildiği her gün yazılı ve görsel medyada tartışılmaktadır…
-Cumhuriyet döneminin tüm kazanımları, 12 yıllık AKP iktidarı döneminde özelleştirme adı altında elden çıkarılarak, yandaşlara ve yabancılara yok pahasına satılmıştır…
-Bağımsız Yargının kararlarına uyulmamıştır… ( Örneğin, AOÇ yapılan bina)
Yazmakla bitmeyen olumsuzluklar, karşısında 12 yılın Cumhuriyet tarihinde nasıl en parlak dönem olduğunu anlamış değilim…
Anlayan varsa lütfen çıkıp anlatsın…

28.08.2014
Gündüz AKGÜL
Emekli cumhuriyet Savcısı

28 August



A video promo from Islamic Front
İslami Cephe'den bir video çalışması


IŞİD elinde esir bulunan bir Lübnan askerini kafasını keserek infaz etti. /
https://twitter.com/AkhbarMujahid3/status/505026896816775168

IŞİD tarafından öldürülen 250 rejim askerine ait görüntüler. 100 tanesinin daha başka bir yerde infaz edildiğine dair bir haber var. / Video about 250 regime soldiers executed by ISIS in Raqqa. They were captured in Tabaqa airport. There is news claiming that 100 more also executed.
https://www.youtube.com/watch?v=MfcCWBWPq8o

IŞİD saflarında savaşırken Halep'te öldürülen Somali kökenli ABD vatandaşı. / A Somali American from Minneapolis, Abdirahmaan Muhumed, has died fighting for Islamic State (ISIS) in Aleppo.
https://twitter.com/Charles_Lister/status/504910357635162112/photo/1

Öldürülen  ABD vatandaşı IŞİD militanının pasaportu. / Passport of killed US citizen ISIS militant.

IŞİD tarafından Deyr Ez Zour'da öldürülerek çarmıha gerilen Nusra Komutanı Ebu Cafer el Iraqi / Abu Ja'far al-Iraqi (leader in Nusra Front),crucified and killed by ISIS in Deir ez Zour province.


ŞAM

Nusret Cephesi Jayroud/Fleita'da al Thalaja Tepesinin ele geçirdiğini duyurdu. / Nusra announces seizing al-Thalaja hill in Jairood / Flita in Qalamoon.



5 major opposition groups have formed a joint command in East Ghouta under command of Zahran Alloush.  Command involves Jaish al-Islam, Ahrar al-Sham, Faylaq al-Rahman, Al-Ittihad al-Islami Ajnad al-Sham, Alwiya al-Habib al-Mustafa. Here’s the 50-min opening ceremony for formation of joint military command in East Ghouta.
http://www.youtube.com/watch?v=UnfGXTA4j-U&feature=youtu.be

Qalamoun'da Hizb. militanlarına ait cesetler. / Dead bodies of Hezb. militants in Qalamoun.
https://www.youtube.com/watch?v=rmoWr591xU8&feature=youtu.be

Mücahitler Jobar'da rejim güçlerinin bulunduğu bir binayı havaya uçurdu. Saldırıda 4 subayın da bulunduğu çok sayıda asker öldürüldü yada yaralandı. Ayrıca bölgede bir T62 tankı da vuruldu. Şu ana kadar alınan haberlere göre bölgede 40 rejim askeri öldürüldü ve 80 kadarı yaralandı.  / Mujahideen bombed a building where regime troops were stationed in the outskirts of Jobar; dozens of regime troops,including four officers, were reportedly killed or injured. Mujahideen also destroyed a regime T62 tank while many regime troops were killed amid clashes in the area. So far, more than forty regime troops were killed in Jobar today and eighty more were wounded.


http://www.youtube.com/watch?v=NyVOjDIEu3Y



İDLİB

Maarat al Nouman'da vurulan BMP. / Regime BMP hit in Maarat al Nouman.
http://www.youtube.com/watch?v=jwVzInbmhIc&feature=youtu.be


QUNEYTİRA

Orientnews'in haberine göre rejim Quneytira şehir merkezini terk etti. Şehir halen yerel konseyler tarafından yönetiliyor. / reveals that the  regime has left Quneitra city, its now run by local councils

Al Rawadi Kompleksinde süren çatışmalar esnasında bir 14.5 mm. makineli tüfek vuruldu, muhtelif araçlar tahrip edildi ve 25 rejim askeri öldürüldü. / Destroying a 14.5 machine gun and a number of vehicles and killing 25 Assad soldiers during the battles in Al-Rawadi Complex.

Sınır geçişini alan Nusra ve Ahraruş Şam mücahitlerine ait video. / Image of al-Nusra and Ahrar as Sham mujahideen taking al-Qunaitra border crossing.
http://www.youtube.com/watch?v=8MyXQSnphdo&feature=youtu.be
https://www.youtube.com/watch?v=nZyA5QLJb9M
http://wikimapia.org/m/#lat=33.1124903&lon=35.8155585&z=18&l=36&m=b 


HAMA

IŞİD'in kentin kuzeydoğusunda bulunan Ithriya'ya yaklaştığına dair haberler var (bazıları kasabayı aldığını iddia ediyor). Ithriya önemli çünkü rejimin Halep'e olan son ikmal yolu üzerinde bulunuyor. / ISIS is closing in on Ithriya in N/E Hama (some say they already took the town). Ithriya is significant due to its location on the regime's last remaining supply route to Aleppo.
http://wikimapia.org/#lang=en&lat=35.365536&lon=37.787819&z=12&m=b 

CUMHURBAŞKANI SEÇİLEN ERDOĞAN MECLİS'TE YEMİN ETTİ

Halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Meclis'te yemin etti.
Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan Meclis'te yemin etti
Cemil Çiçek'ten mazbatasını alan Erdoğan kürsüye gelerek Cumhurbaşkanlığı yemini etti. Yeminin ardından İstiklal Marşı okundu. Yeni Cumhurbaşkanı Erdoğan şerefine 101 pare top atışı yapıldı. Erdoğan'ı Meclis'e getiren forsu kapalı makam aracının, yemin töreninden sonra forsu açıldı.

Yemin töreninden önce CHP'nin usul tartışması açma istemesinin reddedilmesi üzerine CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay Cemil Çiçek'e iç tüzük kitapçığı fırlattı. CHP'li milletvekilleri Meclis salonunu terk ettiler.

27 Ağustos 2014 Çarşamba

25-26-27 August




QUNEYTIRA

Sınır geçişi tamamen ele geçirilid. / Quneitara, Statement – the border crossing is liberated totally by mujahideen.
http://www.youtube.com/watch?v=QA3c72858sw

Sınır geçiş noktası yakınındaki çatışmalardan. / From clashes near border crossing.
http://www.youtube.com/watch?v=3GTFjslFghY&feature=youtu.be
http://www.youtube.com/watch?v=IE0RrW6Ra1s&feature=youtu.be
https://www.youtube.com/watch?v=7W5aMHvnp3Y&feature=youtu.be
http://www.youtube.com/watch?v=mG3ZeQZrxlU&feature=youtu.be  Tal al Kurum


HALEP

Handarat'ta Jeyşu Muhacirin vel Ensar tarafından rejim güçleri ile girilen çatışma ve öldürülen rejim askerleri. /  Video of Jaish Al Muhajireen wa AlAnsar at Handarat to stop regime attempt to storm the village – many of the regime forces killed and around the central prison.
http://www.youtube.com/watch?v=DSQgtu4sNa8#t=91

Muhalif güçler bugün IŞİD ile girilen çatışmalarda 4 köyü daha ele geçirdi. Bunlar Al Adiliya, Al Thahiriya, Al Sayed Ali ve Hassiya. / Opposition forces captured 4 new villages from Daesh in Northern Rif of Aleppo Al Adiliya, Al Thahiriya, Al Sayed Ali, Hassiya) and killed 10 of Daesh.

HASEKE

YPG ile süren çatışmalar sonunda IŞİD Jazaa ve Safata, Akrasha ve Tal Sah köylerinde kontrolü ele geçirdi. / ISIS controlled Al Jazaa and the villages of Safata, Akrasha and Tal Sah, close to the borders with Irak, and thus after several days of clashes with the YPG.

ŞAM

Batı Ghouta'da durumu gösterir harita. / Mapwork showing the situation in Western Ghouta.


Mücahitler Deir el Asafir'de ilerleme sağlıyor. / Mujahideen advance in Deir al Asafer.
http://www.youtube.com/watch?v=KNS60Yd-ruk

Doğu Ghouta'da birleşik komuta konseyinin bir toplantısı. Burada askeri güçleri tek bir komuta altında birleştirmek üzere yeni bir oluşuma gidildi.  / Syrian revolutionary forces announced the formation of a unified military command in eastern Ghouta in order to unify military efforts that aim at toppling the regime. The newly unified command also aims at breaking the siege imposed on eastern Ghouta, establishing an independent decision making process, supporting the judiciary system, spreading security and punishing all criminals, in addition to having a unified reference regarding all the pressing strategic issues in eastern Ghouta. The command called on all the military and civil communities to provide their support, and stressed that the command does not intend to divide eastern Ghouta or alienate it from its surroundings, nor does it intend to self-rule the area. However, it aims at breaking the imposed siege to be able to continue the journey of liberation, along with the rest of the Syrian cities, from the criminal regime as well as the other traitors, informants and extremists.
http://www.youtube.com/watch?v=HtwPr9BjuAk#t=12
http://www.youtube.com/watch?v=UnfGXTA4j-U

Mücahitler dün Zabadani'de doğu kısmında yer alan Shallah kontrol noktasını ele geçirdi.  / Yesterday the rebels controled the regime military checkpoint AL Shallah after they attacked the checpoint that is situated at the east of the town, towards Bludan.


HAMA

Mühalifler Mharda-Hama yolu üzerinde bir rejim konvoyunu vurdu. Burada muhtelif sayıda rejim askeri öldürüldü, 4 zırhlı araç vuruldu ve 6 şehit verildi. Bu konvoy rejimin kaybettiği Bateesh ve Tarabee3 kontrol noktalarını geri almak için gönderilmişti. Mücahitler konvoya destek için gelen güçleri de püskürttü. /
Activists said that the mujahideen targeted a military convoy on Mharda and Hama road, arrested 12 SAA and destroyed 4 armoured vehicles, missile launchers, and 6 mujahideen killed.
Regime forces sent tuesday evening a miltary convoy Bateesh and Tarabee3 checkpoints in an attempt to control them again. Mujahideen repelled the convoy amide clashes that lasted until early wednesday.
Mujahideen arrested 8 of SAA forces near Kafr AlTawn after their attempt back the military convoy
In the same context, mujahideen maintained their advance to Mharda, where they attacked the militia compounds with cannon. 


İDLİB

Mücahitler Foa'da rejim noktalarını vuruyor. / Mujahideen hit regime points in Foah.
http://www.youtube.com/watch?v=6vJS0QGgPwc#t=22

RAQQA

Bugün (27 Agu) IŞİD tarafından yüzlerce rejim askeri infaz edildi. Bazı kaynaklara göre bu rakam 400. Bu askerlerin büyük kısmı Tabaqa Havaalanında esir edilen rejim askerleri. / Hundreds of regime soldiers are executed today(27Aug.) by ISIS. The number is 400 some sources say. Mostly they are the soldiers captured in Tabaqa airport.
  


26 Ağustos 2014 Salı

Demokrasinin Ve Yargı Bağımsızlığının İp'ten Döndüğü Gün

Demokrasinin Ve Yargı Bağımsızlığının İp'ten Döndüğü Gün
Savunma demek,özgürlük demektir.

Savunma olmadan, özgürlükler asla olamaz.

Savunma, özgürlüklerin sigortasıdır.

Savunma, yargının; iddia,savunma ve karar makamlarından oluşan üç kurucu unsurundan biridir.

Yargıda, savunma makamını, avukatlar temsil ederler ve Türkiye Barolar Birliği de, avukatların en üst meslek kuruluşudur.

Bu önemi nedeniyle, Türkiye Barolar Birliği Başkanı, yargının kurucu unsuru olan savunmayı temsilen, yargının açılış yılı törenlerinin doğal davetlisi ve konuşmacısıdır. Bu konuda oluşmuş ve oturmuş ve teamül haline gelmiş bir uygulama vardır.

Türkiye Cumhuriyeti; pratiğe tam olarak geçirilememiş olsa da, o beğenilmeyen 1982 Anayasasına göre dahi, en azından, demokratik bir hukuk devleti olduğunu iddia eden bir devlettir.

Demokrasiler, haddini bilme ve birbirine tahammül edebilme rejimidir. Demokrasinin erdemi de, bu özelliğinden gelmektedir.

Demokrasilerde, halkın oyuyla seçilen ve sandıktan çıkan, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, Milletvekili, her ne olursan ol, haddini bilmek ve yargının bağımsızlığına, Anayasal kurumlara ve onların başkanlarına tahammül etmek ve saygı göstermek, herkesin en başta gelen görevidir.

Cumhurbaşkanının, Başbakanın ve Bakanların, her ne olursa olsun hiçbir kişinin, ayrı ve bağımsız bir erk olan ve millet adına yargı yetkisini kullanan Yargı organının yeni adli yıl açılış törenine, Türkiye Barolar Birliği Başkanı gelir ve konuşma yaparsa ben katılmam demeye, hakkı, yetkisi ve haddi yoktur. Bu hak ve yetkinin kendisinde bulunduğunu zanneden ve düşünen bir kişinin, demokraside yeri yoktur.Böyle düşünen bir kişi, şuur altında diktatörlük özlemi taşıyan bir ruh haline sahip sayılmalıdır.

Gelelim işin acı olan diğer yanına.

Şu anda, Başbakan mı, Cumhurbaşkanı mı, AKP Genel Başkanı mı, ya da her üçü mü, ne olduğu belli olmayan ve kendisine sorulan bir soru üzerine; “Türkiye Barolar Birliği Başkanının gelip konuşma yapması halinde, ben adli yıl açılış törenine katılmam” diyerek bağımsız yargıya meydan okuyan Tayyip Bey'in, bu haddini bilmeyen, yargının bağımsızlığına, savunmaya ve düşünce özgürlüğüne tahammül edemeyen, demokrasi dışı çıkışını ciddiye alıp, konunun yeniden görüşülerek tartışılması ve nihai bir karara varılması için Yargıtay Başkanlar Kurulunu toplantıya çağırarak, demokrasimiz ve yargının bağımsızlığı adına, çok tehlikeli ve riskli bir yolu denemeye kalkışan  Yargıtay 1.Başkanının bu tutumunun, asla  kabul edilemez ve yargının bağımsızlığını ve itibarını hiçe sayan, antidemokratik bir davranış olduğunu belirtmek zorundayız.

Şükür ki, konuyu yeniden değerlendiren Yargıtay Başkanlar Kurulu, oy çokluğu ile de olsa, doğru ve demokratik bir yaklaşımla, Türkiye Barolar Birliği Başkanının, 1.Eylül.2014 de Yargıtayda yapılacak olan  adli yıl açılış töreninde konuşma yapabileceğine karar vererek, bu konuda var olan teamülün devam etmesinin önündeki Tayyip ERDOĞAN engelini aşabilmiştir.

Ya aksi olsaydı, bu konuda yeni bir karar almak üzere toplantıya çağırılan Yargıtay Başkanlar Kurulundan, oy çokluğuyla da olsa, aksi bir karar çıksa ve  Tayyip Bey'in keyfi ve şahsi kaprisleri yüzünden, yargının bağımsızlığı ve demokrasinin kuralları hiçe sayılarak, Türkiye Barolar Birliği Başkanının adli yıl açılış töreninde konuşma yapmasının önü kapatılsaydı neler olurdu, hiç düşündünüz mü?

Biz, bu ihtimali düşünmek dahi istemiyoruz. O taktirde, Yasama ve Yürütmeden bağımsız bir yargının varlığından, yargıya olan güvenden, savunma hakkının ve savunma hakkının teminatı altındaki özgürlüklerin varlığından bahsedilebilir miydi?

Her şeyden de önemlisi, milletimizin, “acaba biz emin adımlarla bir diktatörlüğe doğru mu ilerliyoruz” ciddi korku ve şüphesine kapılmasına yol açılmaz mıydı?

Türk Milletinin verilmiş bir sadakası varmış ki, her geçen gün azalmaya devam etse de, yargının bağımsızlığının ve yargıya olan güvenin, bizzat yargı eliyle, tamamen yok edilmesine, en azından böyle bir algının oluşmasına, şimdilik tanık olmadık.

Bugün, Türk Demokrasisinin ve Türk Yargısının bağımsızlığının; tamamen yok olmamak adına, ip'ten döndüğü gündür.

26/Ağustos/2014
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat

Gündüz Akgül: Kırılan Mesleki Onurum…

Gündüz Akgül: Kırılan Mesleki Onurum…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası güçler ayrılığını benimsemiştir…
Bu güçler Yasama, Yürütme ve Yargı’dır…
Bir gücün diğerine üstünlüğü ve bağlılığı yoktur. Bu husus Anayasanın başlangıç bölümünde net olarak açıklanmıştır…
Yargı yetkisi Türk Ulusu adına bağımsız mahkemelerce kullanılır (madde 9)…
Anayasal durum budur…
Ne yazık ki son dönemlerde bu anayasal durum göz ardı edilerek, Yargı adeta Yürütmenin emrine sokulduğu izlenimi verilmektedir…
Yargı görevi kutsal bir görev kabul edildiğinden bu görevi yapanlara, “Yargıç peygamber postunda oturur” nitelemesi yapılmaktadır…
32 yıllık kamu görevimin 28 yılını bu onurlu görevde geçirdim…
Bu görevim sırasında, öncelikle yakınıcı (müşteki) ve sanık ayırımı yapmadan bireylerin adalet duyguları içinde haklarını teslime çalıştım…
Devlet güçlerinin hep bireylerin hak ve özgürlükleri için var olduğuna inanırım…
Beni tanıyanlardan bu savlarımın aksini söyleyerek itiraz edenler,  kanıt gösterse eyvallah…
Bunları yazarken amacım, kendini tanıtmak ve okuyucuya beğendirmek değildir…
Kırılan mesleki onurumu, kıranların kabul edilemez uygulamalarını kabul etmediğimi, kınadığımı duyurmaktır…
Adli Araverme (Adli tatil) sonucunda, Yargıtay’da yapılacak Adli Yıl açılış törenine 1943 yılından bu yana Barolar Birliği Başkanının konuşması teamül (yerleşen kural) olarak kabul edilmiş ve her yıl bu konuşma yapılmaktadır…
10 Mayıs 2014 günü Danıştay’ın 146.  Kuruluş yıldönümü töreninde Barolar Birliği Başkanı Sayın Prof. Dr. Av. Metin Feyzioğlu’nun yaptığı konuşmada, iktidara yönelik eleştirilere tahammül edemeyen Sayın Başbakan Erdoğan’ın, gösterdiği tepki ve salonu terk edişi hepimizin belleklerinde tazeliğini korumaktadır…
01 Eylül 2014 günü Yargıtay’da yapılacak Adli Yıl açılış töreninde konuşmak yapmak üzere, Barolar Birliği Başkanlığına yerleşmiş kural gereği davetiye gönderildikten sonra, Seçilmiş Cumhurbaşkanı-Başbakan-AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Eğer Yargıtay, Baro Başkanı’nı çağırıp orada konuşturacak olursa oraya ben katılmam.” Diyerek, yazılı ve görsel medyada açıklama yapınca…
Yanlış niteleme, Sayın Feyzioğlu, Baro başkanı değil, Barolar Birliği başkanıdır…
Bağımsız! Yargının en tepesindeki Yargıtay Başkanı Sayın Ali Alkan, acele kameraların önüne çıkarak, “Başkanlar Kurulunu toplayıp bu konuyu yeniden görüşeceğiz” açıklaması yaparak adeta yargı bağımsızlığını unuturcasına tüm yargı mensuplarının onurunu kırmış ve Yargı, Yürütmenin emrine girmiş algısını adeta doğrular şekilde hareket etmiştir…
Gönül isterdi ki Sayın başkan, “Başkanlar Kurulu bu konuda karar almış ve davetiyeler gönderilmiştir.  71 yıllık yerleşmiş kural gereği Barolar Birliği Başkanı gereken konuşmasını yapacaktır. Bu durumda törene katılıp, katılmama Sayın Seçilmiş Cumhurbaşkanı-Başbakanın takdiridir.” diyebilseydi…
Nerede…
Meslek onurumuzu kıran Başkanın bu konuşmasına ve konuyu tekrar Başkanlar Kuruluna götürmesine karşın, hala orada Yargının Bağımsızlığını, koruyan ve meslektaşlarının kırılan onurunu kısmen olsa gideren Yargıçlar sayesinde, Başkanlar Kurulu eski kararında oy çoklu ile ısrar ederek gönlümüze sus serpmiş ve Yargının dik duruşunu kanıtlamıştır…
Dik durmasını bilerek direnen Sayın meslektaşlarıma selam olsun…
Bu karardan sonra Sayın Yargıtay Başkanı, soluğu hemen seçilmiş Cumhurbaşkanı- Başbakan-AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan’ın yanında alarak, kararın değişmediği bilgisini vererek, görevini buruk bir şekilde tamamlamıştır!..
Son söz:
Sayın Başkan, belli makamlara gelmek değil, bu makamlarda dik durmak insanı belleklerde kalıcı hale getirir…
Bu kadar…

26.08.2014
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet savcısı