Facebook

1 Haziran 2013 Cumartesi

AHİRZAMAN ALAMETLERİ HAKKINDA GERÇEKLEŞMESİ BEKLENEN HADİSLER / SAMET AKÇAY

PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V.) ZAMANINDAN GÜNÜMÜZE KADAR HENÜZ GERÇEKLEŞMEMİŞ OLAN VEYA BİR KISMI GERÇEKLEŞMİŞ DİĞER KISMI GERÇEKLEŞMEMİŞ OLAN VE HZ. MEHDİ (A.S.) ZUHUR EDENE KADAR GERÇEKLEŞECEK OLAN ALAMETLER

İslam'ın son Peygamberi Hazreti Muhammed (Aleyhis-Selam)'ın gelecekle ilgili bildirmiş olduğu haberlere göre kendisinden sonra kıyamete kadar yaşanacak devirler şöyle sıralanmaktadır (İmam Ahmed Bin Hanbel, 4.273):
1) Hulefa-i Raşidin Devri; Dört büyük Halife'nin (Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali) ardarda geleceği devir
2) Umera Devri; Şam'da Emevilerin, Bağdat'ta Abbasilerin Emir-il Mü'minin (mü'minlerin başı) olacağı devir
3) Müluk Devri; Osmanlı Padişahlarının halifeliği devralıp müslümanları idare edecegi devir
4) Cebabire Devri; Müslümanların tek elden yönetilmeyecegi, Kur'an-ı Kerim'e riayet edilmeyen "Ahir Zaman" devri. Zulmün ve küfrün arttığı, inançsızlığın moda, müslümanlığı yaşamanın ise avuç içinde ateş tutmaktan daha zor olduğu devir.
5) Krallık ve Hilafet Devri (Ümeyyeoğulları (Emevioğulları)/Emeviler, Haşimoğulları/Haşimiler, Abbasoğulları/Abbasiler, Caferoğulları/Caferiler, Mervanioğulları/Mervaniler, Berberiler vb.)
6) Hazreti Mehdi ve Hazreti İsa Devri; Mü'minlerin tekrar bir bütün haline gelip tüm dünya üzerinde adaletin ve Allah'a imanın yayılacağı devir.


1)Keza (Naim Bin Hammad) Ebu Kubeyl’den tahric etti. O şöyle dedi: “Afrika’da bir emir, on iki yıl hüküm sürdükten sonra bir fitne görülür. Ve orasını adaletle dolduran esmer bir adam başa geçer ve sonra Mehdi çıktığında O’na biat ederek O’nun lehinde savaşır.”
AÇIKLAMA= Afrika kıtasındaki Kuzey Sudan ülkesinde 1885-1897 yılları arasında 12 yıl daim olan emir Abdullah Bin Muhammed’dir.  Muhammed Ahmed el-Mehdi 22 Ocak 1885'te ölünce yerine geçen oğlu Abdullah bin Muhammed 1897’de Omdurman'da Herbert Kitchner adlı İngiliz generalin komutasındaki Mısır kuvvetlerine yenildi. Daha sonra İngiliz güçler, Mısır’daki yönetimin yanlış uygulamalarını düzeltmeyi amaçladıklarını ileri sürerek 1899'da Sudan'a girdiler. Böylece o günden bugüne kadar Sudan’da değişik fitneler zuhur etti ve hala da devam etmektedir. Hz. Mehdi (a.s.)’den kısa süre önce orada bir emir başa geçecektir ve bu kişi Mehdi çıktığında ona katılarak onun yanında savaşacaktır.

2)Ebu Ganem Kufi, Fiten’de Hz. Ali b. Ebi Talib’den tahric etti. O şöyle dedi: Talikan (Afganistan)’a yazık oldu. Şüphesiz Allah Teala’nın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır. Orada Allah’ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar ahir zaman Mehdi’sinin yardımcılarıdır.
AÇIKLAMA= Sovyet-Afgan Şavaşı, Sovyetler Birliği'nin Aralık 1979'da Afganistan'a girmesiyle, 9 yıl sürecek bir savaş başlamış; Sovyetlerin dağılmasına varan gelişmelere ve hem iç ve hem de dış etkilere maruz kalmasına sebep oldu.Rusların Afganistan'ı işgali olan 1979 yılı Hicri 1400 yılına, diğer bir ifadeyle Hicri 14. yüzyılın başlangıcına denk gelmektedir. Gerçekten de çoğunlukla masum Müslümanların yaşamakta olduğu Afganistan ülkesi’ne Rusların işgaliyle başlayan ve günümüzde halen NATO tarafından El-Kaide Örgütü’nü yok etmek için yapılan operasyonlarda bile sözde kazaran birkaç Masum Müslüman ölmektedir.
Allah Teala’nın Afganistan’daki altın ve gümüş olmayan hazinelerinden kasıt; orada tespit edilmiş olan çeşitli sebeplerle işletilmeye açılmamış büyük petrol yatakları, demir havzaları ve kömür madenleridir.
Afganistan’da bulunan masum Müslümanlar ve onları her yönüyle NATO ülkelerinin fitnelerinden korumaya gayret eden müslümanlar Hz. Mehdi (a.s.) ileride çıktığı zaman onun ordusuna katılıp yardımcısı olacaklardır.

3)Hz. Ali (a.s.) şöyle buyurmuştur: ''Aval (Bahreyn) ve Alhat (Katar) arasında bir köprü inşa edilir, tamamlanırsa kan dizlere yükselir.''
AÇIKLAMA=İlk olarak 2001 yılında açıklanan köprü projesi, tren yolu da dahil etme amacıyla 2008 yılına ertelenmiş ve son olarak 2010 senesinde projenin 2011 yılının ilk yarısında başlanıp 2015'te bitirileceği ilan edilmişti. Yani bu köprü şu an yapım aşamasında olmuş olup 2015 yılında tamamlanacağı ilan edildi. Köprü tamamlandıktan sonra ileri bir zamanda dünyanın her yerinde olduğu gibi o bölgede de çok kanlı bir harp olacaktır.

4)Bir rivayette: ‘İnsanların icat etmiş oldukları teknolojik bulguların hepsi çökecektir.’ deniyor.
AÇIKLAMA=Nitekim Muhyiddin İbn-i Arabi Hz. gibi değerli velilerin de rivayet ettikleri gibi; ‘Maddenin yapısında bir değişiklik husule gelecek ve böylece Dünya statü değiştirecek. Elektrik, radyo dalgaları sidli iflas edecektir. Barut alev almayacaktır (kimyasal ve nükleer silahlar işlemeyecektir).’
Bu hadisenin nasıl gerçekleşeceği konusunda 4 ayrı görüş vardır. İslam üzerine araştırma yapan araştırmacı-yazarların ve hocaların bir kısmının ifadelerine göre, Gezegenler’in Samanyolu galaksisinde ortalama 5120-5126 yılda bir Nakur (Karadelik)’a yakın kör noktaların birinden geçmesiyle bu hadise meydana gelecekken; İslam üzerine araştırma yapan araştırmacı-yazarların çok nadir kısmının ve bilim adamlarının ifadelerine göre, Samanyolu galaksisinde ortalama 3657-3661 yılda bir UB-313 Gezegeninin Dünya’nın çok yakınından geçmesiyle; bir kısım alimlere göre; Güneş’te meydana gelecek büyük bir fırtına neticesinde Güneş’te büyük çaplı bir patlama meydana geleceğini ve bu patlamanın Dünya’nın manyetik alanına muazzam bir hasar vereceğini, ayrıca bu fırtına ile silahlardaki, elektrik sistemlerindeki enerjinin Güneş’ten gelen manyetik dalgalarla geri çekilmesiyle; bazı alim ve hocalara göre ise, ahir zaman hadislerinin bir kısmı müteşabih olduğu için Hz. Mehdi (a.s.)’nin tekbir almasıyla/çekmesiyle bu hadise meydana gelecektir. Şimdi bu görüşleri ayrım yapmadan özetle açıklamak gerekirse:
1-Gezegenlerin Nakur (Karadelik)’e Yakın Kör Noktaların Birinden Geçmesi
Gezegenler, Samanyolu içerisinde elips bir yörüngede tur atarken; ortalama 5120-5126 yılda bir galaksimizin merkezindeki Nakur’a yakın kör noktaların birinden geçerler. Bu geçiş esnasında tüm gezegenler zifiri karanlığa gömülecek ve bu kör noktadan geçiş belli bir süre devam edecek ve bu süreçte Nakur’un muhteşem sesi duyulacak. Nakur çekim gücü etkisiyle çok şeye etki edecek. Bunlardan en önemlileri;
a)Nakur çekim gücü etkisiyle dünya yörüngesindeki ve atmosferindeki bütün yapay uyduları ve teknolojiyi destekleyen frekans dalgalarını emerek yok edecek. Böylece maddenin yapısında bir değişiklik husule gelecek ve böylelikle Yüce Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dönemindeki gibi teknolojisiz çağa geri döneceğiz. Frekans dalgalarının tekrar oluşması ise 1000’lerce yıl aldığından ötürü, artık Kıyamet kopana kadar bir daha bu frekans dalgalarının tekrar oluşması mümkün değildir.
c) mega doğal afetler meydana gelecek.
d)belli bir süre sonra yağışlar azalacak.             
e)daha sonra kıtlıklar olacak.
f)dolayısıyla hercümerç’ler olacak.
g)dolayısıyla da hastalıklar belirecek.
Yüce ve kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şu ayetler birçok olaya işaret ettiği gibi aynı zamanda Güneş sistemimizin ve galaksimizin Karadeliğe (Nakur’a) yakın bir kör noktaya girdikten belli bir müddet sonra aydınlığa çıkacağını da işaret etmektedir:
"Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize Rahmetini gönderen O dur." (Ahzap suresi–43. Ayet)
Nâkur, galaksimizin merkezindeki karadeliğin Kur’an-ı Kerim'deki adıdır; “fe izâ nukıra fin nâkûr” Müddesir suresi-8
Her ne kadar mealciler bu ayette geçen 'Nâkur' kelimesine sura üfürülme anlamı vermişlerse de, sur kelimesi Arapça’da da aynen sur olarak geçer! Buradaki 'Nâkur' kelimesi şiddetli bir güç tarafından emilmeyi kasteder. İşte bundan yaklaşık 5120 yıl önce, Zülkarneyn (a.s.) yaşadığımız zamanda olduğu gibi dünyanın ahlak ve inanç bakımından çöktüğü bir dönemde geldi ve insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmak için uyarıcı görevi yaptı.


2-UB-313 Gezegeninin Dünyanın Çok Yakınından Geçmesi
Bu Gezegen kimilerine göre Dünyadan 4 kat büyükken, kimilerine göre de Jüpiterin 4 katıtıdır yani Dünyadan 44 kat daha büyüktür ve dumanla kaplı olduğu için hiçbir teleskopik aletle görülemez, ancak IRAS kızılötesi teleskopu ile görülebilir Jüpiter'in gaz bulutu olduğunu bilmeyen yoktur ve ona rağmen inanılmaz bir çekim gücüne sahiptir, Jüpiter'den sonra Güneş sistemine dahil en büyük gezegen olan UB-313 ise gaz bulutu değil, hem de NASA araştırmalarına göre pek atmosferi olmayan, yüzeyi kimilerine göre büyük bir gaz bulutundan ve eriyik magmadan, kimilerine göre de büyük bir gaz bulutundan, kayalık ve buzuldan oluşan, dolayısıyla daha yoğun bir kütleden oluşan bir gezegen olduğu için daha yüksek bir çekim gücü anlamına geliyor. Yaklaşık 3600 yıl önce Dünyanın çok yakınından geçtiği saptanılan bu Gezegen ileri bir tarihte tekrar Dünyanın yakınından geçerken Dünya birkaç gün karanlık içinde kalacak veGezegenin geçişi esnasında çekim gücü ile aynen Nakur hadisesinde anlatılan olayların aynısı meydana gelecek. Dünya 1,5 yıl bu Gezegenin etkisi altında kalacak.

NOT:Yukarıda anlatılan 2 farklı hadisenin tüm etkileri aynıdır; sadece tek farkları, Dünyayı karanlık içinde bırakacakları ve etkileyecekleri süre dilimleridir.

AÇIKLAMA=Kimileri UB-313 Gezegeni için ileride 46) maddesinde ifade edilen; Hermeciddun (Armagedon) Savaşı’nı tetikleyecek olan Şeytan tarafından manası bilinmeyen savaş naralarının atılacağına ve o zaman var olan sıcaklığın daha da artarak buhur (aşırı sıcaklık)’un meydana gelerek bütün nehirlerin kuruyacağına vesile olacak olan  ‘Abbasi Melik Horasan’a vardığında Şark’ta boynuz şeklinde münevver kuyruklu yıldız’ olduğunu iddia etmektedir. Ancak bu iddia asılsızdır. Zira UB-313 Gezegeni boynuzsuzdur (kuyruksuzdur), bir yıldız değildir, yuvarlaktır ve münevver (parlak) değildir.

3)Güneş’te Büyük Bir Fırtına Meydana Gelmesi Neticesinde Güneş’ten Gelen Manyetik Dalgalarla

Bir kısım alimlere göre, Güneş’te meydana gelecek büyük bir fırtına neticesinde Güneş’te büyük çaplı bir patlama meydana gelecek ve bu patlama Dünya’nın manyetik alanına muazzam bir hasar verecek. Ayrıca bu fırtına ile silahlardaki, elektrik sistemlerindeki enerjinin Güneş’ten gelen manyetik dalgalarla geri çekilecektir.

4)Ahir Zaman Hadislerinin Müteşabih Olması ve Hz. Mehdi (a.s.)’nin Tekbir Almasıyla/Çekmesiyle

Bazı alimler ve hocalar da, aslında ahir zaman hadislerinin müteşabih olduğunu, örneğin; aslında Şimdiki Irak devletinin yeniden hile ve aldatmaca üzerine kurulmuş olan Abbasi Devleti (Abbasoğulları) olduğunu, attan kasıt asker ordularının savaş araçları olduğunu, kılıç, ok, mızrak gibi savaş malzemelerinden kastın kimyasal silah (ateşli ve nükleer silahlar) olduğunu, Esheb ve Ailesinden kastın Suriye’deki Beşar Esad ve ailesi, akrabası, ordusu olduğunu, Hz. Mehdi (a.s.)’nin tekbir alarak/çekerek teknolojiyi durduracağını beyan etmektedirler.


5)…muhammed bin müslim’den: İmam caferi sadık aleyhisselam şöyle buyurdu:
kaim’in kıyamından önce belirtiler vardır: “yüce allah tarafından mümin kullarına belalar gelecektir. bu belirtiler nelerdir? diye arzettim.
buyurdu ki: o, allah azze ve celle’nin şu buyruğudur. “sizleri korku, açlık, mal, can ve mahsullerin eksilmesi ile mutlaka imtihan edeceğiz. ve sabredenleri müjdele.” (mübarek “bakara” suresi, 155 ayeti şerife.)
buyuruyor ki: siz müminleri mutlaka imtihan edeceğiz. korku ile yani saltanatlarının sonlarına doğru filanca (abbas) oğullarının hükumeti ile korkutacağız. ve açlıkla, yani mahsullerin pahalılığı ile. malların azalması yani, ticaretlerin kesat olması ve faziletinin azalması. canlar (ın azalması) yani, hızlı ve ani ölümler. mahsuller(in azalması) yani, çiftçiliğin azalması ve meyvelerin bereketinin azalması. sabredenleri müjdele yani, işte o zaman kaim aleyhisselam’ın zuhuru ile (onları müjdele).
sonra bana buyurdu ki: ey muhammed! bu onun te’vilidir. (asıl mana ve yorumu budur). allah azze ve celle buyuruyor ki: “onun tevilini sadece allah ve ilimde derin olanlar bilirler.” (mübarek “ali İmran” 7 ayeti şerife.)


6)Hz. Peygamber buyurdu ki:
İki azatlı, Arab azatlısı ve Rum Melik olduklarında, onların elleri ile melhameler doğar.

Hz. İbn-i Amr RA



7)Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “… Öyle bela ve musibetler olacak ki, hiçbir kimse, sığınabileceği bir makam bulamayacaktır. Bu belalar Şam’ın etrafında dolanacak, Irak’ın üzerine çökecek. Arabistan yarımadasının elini ve ayağını bağlayacaktır… Onlar belayı bir tarafta defetmeye çalışırlarken, diğer taraftan o yine ortaya çıkacaktır.” (Kenzul Ummal, Kitab-ul kıyame kısm-ul efal, c.5, s. 38-39)

-"Kıyamet kopmazdan önce karanlık gece kıtaları gibi fitneler olacak. Bu karışıklıklar içinde kişi mümin olarak sabahlayıp kâfir olarak akşamlar, mümin olarak akşamlayıp kâfir olarak sabaha çıkar. Birçok kimseler azıcık bir dünyalık karşılığında dinlerini satarlar." (Tirmizî: 2196)
-Yakında fitneler olur. Adam müslüman sabahlar, akşama kâfir olur. Ancak, Allah'ın kendisini ilmi ile ihyâ ettikleri müstesnâ. (Hz. Ebû Umâme RA)
-"Bir takım fitneler olacaktır. O fitnelerde oturan ayakta durandan, ayakta duran yürüyenden, yürüyen koşandan daha hayırlıdır. Kim o fitnelerin başında dikilirse, fitneler onu yıkar. Her kim o fitneler zamanında sığınacak bir yer bulursa, hemen oraya sığınsın." (Müslim)
-Ebu Ca'fer (RA) den şöyle rivayet olunmuştur:
"Siz zulum görünceye kadar (Mehdi) zuhur etmez."

-ebu seyyar’a göre imam caferi sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “kaim’in kıyamından önce kays savaşı (fitnelerle dolu karanlık savaş) başlayacaktır.”

-Yakında hadiseler, tefrika, fırka ve ihtilâflar olacak. O günde katil olmaktan kurtulup maktul olabilirsen ol!
Hz. Halid ibn-i Urfuta RA

8)Emire’l Mümin’in Hz. Ali (aleyhi selam) şöyle buyurmuştur: Yahudiler batıdan gelerek Filistin topraklarında bir devlet kuracaklar.” İnsanlar dediler ki: “Ey Ebu’l Hasan! O esnada Araplar nerede olacak?!” İmam aleyhi selam şöyle buyurdu: “O zaman Arapların güçleri birbirinden ilişkisiz, bağlantıları kopuk, dayanışma ve işbirliğinden yoksun olacaktır.”
Sonra şöyle soruldu: “Acaba bu bela ve sıkıntılar uzun mu sürecek?” buyurdu ki: “Hayır, Araplar başkalarının nüfuzundan kurtulup kendi işlerini ellerine aldıklarında ve kararlarında ciddi oldukları zaman kendi elleriyle Filistin’i feth edeceklerdir. Araplar muzaffer ve müttehit olacaktır. Irak tarafından onlara yarım güçleri gelecekve onların bayraklarının üzerinde “Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın.” Ayeti yazılı olacaktır. Araplar ve Arap olmayan Müslümanlar (bazı rivayetlerde İranlılar diye geçmiştir) birlikte Filistin’in kurtarılması için (Yahudilerle savaş için) kıyam edecektir. Savaş, iki grubun denizin büyük bölümünde karşı karşıya geldikleri sırada oldukça zorlu geçecek, insanlar kanlarında yüzecek ve yaralılar ölülerin cesetlerinin üzerinden geçecektir.”
İmam Ali (a.) sonra şöyle buyurdu: “Araplar, Yahudilerle üç kere savaşacak* ve dördüncü savaşlarında Allah onların sabit kadem olduklarını, iman ve sadakatini gördüğünde zaferi onların başlarının üzerinde dalgalandıracaktır.” Hz. Ali (a.s) sonra şöyle buyurdu: “Yüce Allah’a andolsun ki bir tek Yahudi Filistin’de kalmayacak şekilde tüm Yahudiler koyun gibi öldürülecektir.”
Merhum Hairi Yezdi, “İlzamu’n Nasip” kitabında Araplarla İranlıların husumetineözellikle imam Mehdi’nin zuhuru öncesinde aralarındaki husumete işaret etmekte. Bu rivayeti İmam Sadık’tan, imam Sadık’ta (a.s) imam Ali’den (a.s) şöyle nakletmiştir:

Emire’l Mümin’in Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sonra Araplarla acemler (İranlılar) arasında düşmanlık, ihtilaf, birbirlerinden kaçınmalar yaşanacaktır. Onlar devamlı savaş, kavga, ihtilaf ve keşmekeş içinde olacaktır. Öyle ki iş (Ebu Sufyan’ın) oğulları yani meşhur Sufyani’ye** kadar uzar.



9)Naim, Ammar b. Yasir’den tahric etti, O şöyle dedi: (Mehdi’nin alameti) Türk size hücum ettiği zaman, malı toplayan halifeniz öldüğü zaman, o halifeden sonra iki yıl içinde de azledilecek olan zayıf bir adam başa geçtiği zaman, Şam’ın batısında batma olduğu zaman, Şam’dan üç kişi çıktığı zaman, Batı insanları da Mısır’a çıktığı zaman, bunlar Süfyani’nin alametleri olacaktır.
-Moğol nesli, Müslümanlara saldıracak, halife ölecek ve 2 sene biattan sonra azledilecek olan zayıf bir adam başa geçecek, Şam batısındaki bir cami batacak, ve Şam'dan 3 kişi ile batıdan gelenler birlikte Mısır'a gidecekler… Bu ise, Süfyan'ın alameti olacaktır. (Kütüb-i Sitte, Sahabe'den intikal eden rivayetler kısmından)
AÇIKLAMA=Hz. Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Ayakkabıları kıldan bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Siz, yüzleri kılıflı kalkanlar gibi, gözleri küçük, burunları yassı olan bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmaz." [Buharî, Cihad 95, 96, Menâkıb 25; Müslim, Fiten 62, (2912); Ebu Davud, Melahim 9, (4303, 4304); Tirmizî, Fiten 40, (2216); Nesâî, Cihad 42, (6, 45).>
Burada, Müslümanların mutlaka savaşacakları bir kavmin fizyolojik tasviri yapılmakta, fakat ismi verilmemektedir. Bu tasvire göre, ayakkabıları, koyun yünü, keçi kılı veya deve yünü gibi şeylerden imal edilecektir. Yüzleri de kalkan gibi geniş ve burunları da yassı olacaktır.
Muhaddisler, bu kavmin Türkler olduğunda müttefiktirler. Buharî' nin bu hadisi verdiği bablardan birinin adı; بَابُ قِتَالِ التُّرْكِ "Türklerle Savaş Babı"dır. Hadisin burada kaydedilen vechinde Türk kelimesi geçmezse de, Buharî'nin aynı babta kaydettiği müteakip hadiste Türk kelimesi de geçer: "Küçük gözlü, kırmızı yüzlü, yassı burunlu, yüzleri kılıflı kalkanlar gibi olan, (kıldan ma'mul elbise giyen ve kıl içerisinde yürüyen) Türk(ler)le savaşmadığınız müddetçe kıyamet kopmaz…"
Allahulalem; 1-Türk kökenli Moğollar 1260 yılında Arap kökenli olan Müslüman Memluk Devleti’ne saldırmışlardır (Ayn Calut Muharebesi). 2-(Malı toplayan) halife I. Baybars 1277 yılında ölmüştür. 3-Yerine oğlu Berke Han (Barakah) geçmiştir ve 1279 yılında (2 yıl içinde) görevinden feragat edildi (azledildi) ve yerine küçük kardeşi Sülemiş’i halife ilan ettiler (yaptılar). Görüldüğü gibi rivayetin ilk 3 kısmı yaklaşık 750 sene önce gerçekleşmiştir.
Rivayetin henüz gerçekleşmemiş olan/yakın zamanlarda gerçekleşecek olan son 3 kısmı:
4-Şam’ın batısında batma olduğu zaman/Şam’ın batısındaki bir caminin batması: Gökten bir münadi nida edecek ve Müminlere Şam taraflarından fetih müjdeleyen ses gelecek, Şam köylerinden/karyelerinden biri olan Cabiye/Haresta [Bugünkü Suriye-İsrail sınırındaki Golan tepelerinin yakınındaki bir köyün adıdır] köyü/bölgesi yerin altına girecek. Sonra Şam mescidinin sağ duvarı yıkılacak.
5-Şam’dan üç kişi çıktığı zaman ve 6-Batı insanları da Mısır’a çıktığı zaman (Şam'dan 3 kişi ile batıdan gelenler birlikte Mısır'a gidecekler): Şam'dan 3 kişi (Rabii, Cerhumi ve Asheb) çıkar, onların hepsi bir idare ararlar, Batı insanları [Kindeli Topal Adam (Çilli Adam=Kızıl Adam) ve ordusu olan Berberi kavmi] da önce Şam'a gelirler. Daha sonra, Şam'dan (çıkan) 3 kişi (Rabii, Cerhumi ve Asheb)  ile birlikte Batı insanları (Kindeli Topal Adam ve ordusu olan Berberi kavmi) Mısır'a gidecekler ve orayı işgal edecekler.
10)Muğayre bin Said şöyle der: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu: “Emirülmüminin (aleyhisselam) şöyle buyurdu: İki mızrak karşılaşıp çarpışınca Allah’ın alametlerinden biri ortaya çıkıncaya dek birbirinden ayrılmayacaktır. Dediler ki: O alamet nedir ey Emirülmüminin? Şöyle buyurdu: Şam’daki bir depremde yüz bin kişi ölecek Allah bu depremi müminlere rahmet, kafirlere ise azap olarak gönderecektir. Böyle olunca siyah-beyaz ve kulağı (veya kuyruğu) kesik atlara binen süvarilere ve sarı bayraklara bakın. Onlar batıdan gelerek Şam’a ulaşacaklar. O sırada en büyük dehşet ve kızıl ölüm gerçekleşecek. Sonra Şam yakınlarındaki Heresta (bu köy aynı adla bugün Şam ile Humus arasında Şam’a beş buçuk km. kadar uzaklıktadır.)  köyü toprağın altına girecek (Pek çok insanı yok eden bir batma olması). Tam o sırada ciğerler yiyen kadının oğlu (Muaviye’nin soyundan gelen Süfyani) kurak çöllerden ortaya çıkacak ve Şam minberine hakim olacak. Böyle olunca Mehdi’nin zuhurunu bekleyin.”

11)cabiri cufişöyle der: İmam muhammed bakır aleyhisselam’a süfyani’yi sorduğumda şöyle buyurdu: “süfyani’nin çıkışından önce karşınıza Şeysabanı (Şeyh Sabani) çıkacak, tıpkı yerden su çıkar gibi küfe’den çıkacak, o sizlerin kervanınızı öldürecek. ondan sora süfyanin’in çıkışını ve kaim aleyhisselam’ın zuhurunu bekleyin.”

12)“Mehdi’nin çıkış alâmetlerinden birisi de Batı’dan başlarında Kinde kabilesinden ayağı sakat bir adamın bulunduğu bayraklıların çıkmasıdır.” (İmam-ı Suyûtî)

-Kinde soyundan topal bir adamın, batı tarafından çıkıp zafer bayrakları ile Mısır’ın üzerine galip gelmesi. (Kütüb-i Sitte, İkdiddurer’de zikredilen diğer alametler kısmından)

-“Batılılar Mısır’a galip geldiğinde, o gün Şamlılar için yerin altı üstünden daha hayırlıdır. Berberilerin vurdukları kılıçlardan ve Batılıların adamı Kinde’den olan topal adamdan ötürü, Filistin ile Ürdün’ün orduları ve Hımıs/Humus’ün vay haline.” (a.g.e, 1/271)
-Emirül Mü’minin Hz. Ali bin Ebi Talib (r.a.)’dan, Buyurdu ki: Biri Batıda (Mısır’da Kindeli Topal Adam ve ordusu olan Berberi kavmi), biri Cezire’de (Cezîretü'l-Arap’ta (Bahreyn’de, (Aval) adasında, Farisi’de (İran) yurdunda)), birisi de Şam’da (Şam’dan çıkacak olan 3 kişi: (Rabii), (Cerhumi) ve (Asheb)) olmak üzere üç grub bayrak dikilir. Fitne bunların arasında bir yıl devam ettikten sonra, Süfyani’nin çıkışı ve yaptığı zulüm ve fücuru anılır. Sonra Mehdi (a.s.)’ın hurucu ve insanların Rükun ile Makam arasında O’na biatları anılır. Ve Hz. Mehdi hazırladığı askeriyle yavaşça ve sekinetle kura vadisine kadar yürür. Burada kendisine on iki bin kişilik ordusuyla amcaoğlu bir Hasani (Hz. Hasanın soyundan) yetişir ve ona şöyle der: “Ey amcaoğlu, bu ordunun başına ben daha layığım, çünkü Hasan (r.a.)’nın oğlu benim ve Mehdi benim” der. Gerçek Mehdi’de “Hayır gerçek olan Benim” der. Bunun üzerine Hasan, ona “O halde sendeki alametler nedir? Varsa biat ederim” cevabını verir. Bunun üzerine Mehdi (a.s.) bir kuşa işaret eder, kuş eline düşer, bir yere kur bir dalı diker ve dal yapraklanıp yeşillenir. Bunun üzerine Hasani ona derki: “Ey amcaoğlu bu emirlik senindir.”
13)Ondan (Mehdi’den) önce, bir Haşimi malik olacak ve Emevi'lerden az sayıda insan kalacaktır. Daha sonra ise her bir adam başına 2 kişiyi öldürerek, kadınlardan başka kimseyi sağ bırakmayan bir Emevi çıkacak, bilahare de Hz. Mehdi zuhur edecektir. (Kütüb-i Sitte, Tabiin (*) ve Tebe-i tabiinden (**) gelen Mehdi hakkındaki rivayetler kısmından)
-Ebu Kubeyl’den rivayet edildi. Buyurdu ki: Beni Haşimi’den bir adam Melik olur ve Beni Ümeyye’yi öldürür. Onlardan azıcık bir şey kalır, onlardan başkasını öldürmez. Sonra Beni Ümeyye’den birisi çıkar ve bir kişiye karşılık iki kişiyi öldürerek, kadınlardan başkasını sağ bırakmaz. Sonra ise Mehdi gelir. (Bu hadisi, İmam Ebul Hasen ve Ahmed b. Cafer el-Münadi Melahim isimli kitapta tahric etmiştir.)

14)Ondan (Mehdi’den) önce bir fitne olacak, Hz. Ali'nin soyundan bir adam çıkacak ve etrafına geniş bir cemaat toplanacaktır. Bu insan, Allah'ın dinine zerre kadar muhalefet etmeyecektir. Sonunda ölecek veya öldürülecektir. Bilahare de Mehdi zuhur edecektir. (Kütüb-i Sitte, Sahabe'den intikal eden rivayetler kısmından)

15)abdullah bin ebu ya’fur şöyle der: İmam muhammed bakır aleyhisselambana şöyle buyurdu: “abbasoğulları ile mervani kırkısia’da çarpışaçak ve körpe gençler dahi orada dehşetten ihtiyarlayacak ve Allah da onlardan yardımı kesecek. gökteki kuşlarla yerdeki yırtıcılara şöyle ilham olunacak: “zorbaların etine doyun”. sonra da süfyani ortaya çıkacak.”

-huzeyfe bin mansur, İmam caferi sadık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu nakleder: “allah’ın kırkısiyâ şehrinde bir sofrası vardır. gökten birisi çıkarak şöyle nida edecek: ey gökteki kuşlar ve ey yerdeki yırtıcı hayvanlar! zalimlerin etine doymak için buraya gelin.”


16)…ebu basır’den:
imam caferi sadık aleyhisselam şöyle buyurdu:
abbasiler, mervan’ın minberinin tahtalarının üzerine oturduklarında, abbasoğullarının hükümeti kökleşecektir.
ve buyurdu ki: babam (İmam muhammed bakır aleyhisselam) bana şöyle buyurdu: “azerbaycan’dan mutlaka bir ateş çıkacak ve hiçbir şey onun karşısında duramayacak. böyle olduğu zaman evinizden dışarı çıkmayın. biz sükünet ediyorsak, siz de sükunet edin. ve bizim kıyam edicimiz harekete geçtiğinde bir adım dahi olsa ona doğru koşun. Allah’a andolsun ki yeni bir kitap üzerine kabe ile makam arasında halkın ona biat ettiğini görür gibiyim. bu, araplara çok zor gelecektir.”
buyurdu ki: yaklaşan şerden dolayı araplara eyvahlar olsun.”
-ebu basîr der ki: imam ebu abdullah cafer-i sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “babam bana şöyle buyurdu: azerbaycandan mutlaka bir ateş çıkacaktır. ve hiçbir şey onun karşısında duramayacak. böyle bir şey olunca evinizde oturun. biz ne yaparsa siz de onu yapın (yani biz evde otururken siz de oturun) ve bizim kıyam edenimiz hareket ettiğinde süratle ve hiç durmadan ona doğru koşun. Allah’a andolsun ki kâbe ile makâm-ı İbrahim arasında halkın ona biat ettiğini görür gibiyim. (bu biat) yeni bir kitap üzerinedir ve araplara çok zor gelecektir ve buyurdu ki: yaklaşan şerrden dolayı arapların isyânkârlarına eyvahlar olsun.”
AÇIKLAMA=Herkes ‘Azerbaycan’dan ateş çıkması rivayetini; 20 Ocak 1990 yılında Azerbaycan'a ait Dağlık Karabağ bölgesinin Ermenilerce işgal edilmesi olayına tevil ediyorlar. Halbuki Azerbaycan’dan çıkacak olan ateş oranın sadece bir kısmını değil, tamamını etkileyecektir ve bu olay Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuruna yakın bir zaman diliminde meydana gelecek bir olaydır. O zaman Azerbaycan’daki petrol kuyuları yanacak (doğal afet sonucu oluşacak) ya da yakılacak (Süfyani ordusu orayı yakıp yıkarken oradaki petrol kuyularını da ateşe verecekler) ve sağ kalan birtakım insanlar oradan göç etmek zorunda kalacaklar.

17)…ebu basır’den:
imam muhammed bakır aleyhisselam şöyle buyurdu:
filanca (abbas) oğulları aralarında ihtilaf ettikleri zaman, zuhuru bekleyin. sizin kurtuluşunuz sadece filancanın oğullarının aralarında ihtilaf etmeleri iledir. onlar ihtilaf edince, ramazan ayındaki nidayı ve kaim’in zuhurunu bekleyin. şüphesiz Allah istediğini yapar. kaim’in zuhuru ve sizin görmek istediğiniz, sadece filanca oğullarının ihtilafından sonra olacaktır. işte böyle olunca halk onların hükümetine tamahlanacak, herkes ayrılığa düşecek ve süfyani zuhur edecek.

18)…ebu basır’den:
imam muhammed bakır aleyhisselam şöyle buyurdu:
süfyani (kötü lider), yemani (iyi lider) ve horasani (kötü lider) aynı yılda zuhur edecekler. aynı ayda ve aynı günde. tıpkı bir zincirin halkları gibi. birbirlerinin ardınca zuhur edecekler. böylece zorluk, her yönden meydana gelecektir. onlara düşmanlık edenler mahvolacaktır. bayrakların içindeki tek hidayet bayrağı, yemani’nin bayrağıdır. çünkü sizi sahibiniz olan hz. mehdi’ye davet edecektir. yemani zuhur ettiğinde halkın ve bütün müslümanların silah satması haram kılınacaktır. yemani zuhur ettiğinde ona doğru kalk. Şüphesiz onun bayrağı, hidayet bayrağıdır. herhangi bir müslümanın onun karşısında kibirlenip isyan etmesi helal değildir. her kim bunu yaparsa, o ateş ehlindendir. zira o, hakka ve doğru yola davet etmektedir.

-übeyd bin zürare şöyle der: İmam caferi sadık aleyhisselam’ın yanında süfyani’den bahsettiklerinde şöyle buyurdu: “o gözlerinden uyku akan adam (yemani) san’a (yemen)’da zuhur etmedikçe, o nasıl ortaya çıkabilir ki?”


-Halladi Sai (Saffar), İmam Caferi Sadık’tan (aleyhi selam) şöyle rivayet etmiştir:
“Süfyani kaçınılmazdır ve o sadece Recep ayında zuhur edecektir.”

AÇIKLAMA=Ebu Abdullah (a.s.)’dan edinilen bir rivayete göre; 'Yemani, Süfyani ve Horasani’nin çıkacağı Recep ayının dolunayında ay tutulması olacağı' belirtilmiştir.
-İmam Cafer el Sadık (a.s.): “Yamani ve Süfyani, iki yarış atı gibi olacaklar.”
(Mucemul Ehadisi Imam Mehdi (a.s). cilt 3, s. 143)
(Ezzamun Nasip. cilt 2, s. 131)
( Bihar El Anvar. cilt 52, s. 253)
NOT: Abbasoğullarının helak edilmesi olayı ile ilgili rivayette ’Horasani’nin de yarış atı gibi arkasından gelenlere karşı galip olacağı belirtilmiştir. Yani; Hz. Mehdi (a.s.)’den önce Süfyani, Horasani ve Yemani (Yamani) 3 yarış atı gibi olacaklar ve arkalarından gelen herkese karşı galip gelecekler. Bu 3 kişi arasından sadece Yemani’ninki hak bayrağıdır. Aynı şekilde Hz. Mehdi (a.s.) da yarış atı gibi arkasından düşmanlarına karşı galip gelecektir.

19)Naim b. Hammad Fiten’de nakletti. Ebu Meryeme’den, o da kendi şeyhlerinden rivayet etti ki: Süfyaniye rüyasında “Kalk ve ortaya çık” denilir. Kalkar ancak kimseyi bulamaz, ikinci bir rüya ile ayni şeyi görür, yine kimseyi bulmaz, üçüncü bir rüyada ise “kalk çık ve kapının önüne bak” denilir. Kalkıp kapıyı açtığında ellerinde bayraklarla yedi ila dokuz kişiyi görür, bunlar Süfyani’ye “Biz senin ashabınız” derler. Süfyani onlarla beraber çıkar ve vadinin muhtelif yerlerinden birçok insan da kendisine tabi olur. Allah kendisine karşı Şam sahibini çıkarır, ona karşı gelir savaşır, sancağına baktığı zaman, Süfyani onu hezimete uğratır.

AÇIKLAMA=Süfyani’ye Şeytan tarafından 3 kere istidraci rüya gösterilmesi ve ellerinde 7 ila 9 ayrı devleti temsil eden özel korumaların Şeytan tarafından resmen Şam’ın ortasında Yabis Vadisi (kumsal çöl)’ndeki Süfyani’nin evine getirilmesi neticesinde Süfyan kendisine verilen birtakım harikulade hallerin ve gücünün (istidrac) farkına varacaktır ve Şeytanlar Süfyani’yi koruyacaklar ve ona yardımcı olacaklar.
-Ebu Abdullah Nuaym b. Hammad, Hz. Ali'den şöyle rivayet etmiştir:
"Süfyani, Halid b. Yezid'in çocuklarından bir adamdır. İriyarıdır. Yüzünde çiçek hastalığı izi vardır. Gözünde beyaz bir leke vardır. Dımışk şehri civarında "kuru vadi" denilen yerden çıkacaktır. Kendilerinden olan yedi kişinin arasında (koruması ile) çıkar.
-Ebu Abdullah Nuaym b. Hammad, Halid b. Ma'dadan şöyle rivayet etmiştir: "Süfyani, elinde üç sopa olduğu halde çıkacaktır. O sopalarla kimi korkutursa, o kişi ölür."

-“Süfyani, elinde üç sopa/değnek/baston olduğu halde çıkacaktır. O sopa/bastonlarla kime dokunursa, o kişi ölür.” (bk. Naim b. Hammad, el-Fiten, 1/282)
-Naim b. Hammad, Halid b. Said’den tahric etti. Dedi ki: “Süfyani elinde, vurduğu kimseyi öldürecek, üç kılıçla çıkar.”
-Hakim, Ebu Hureyre’den tahric etti, Dedi ki Resullullah (s.a.v.) buyurdu: Şam’ın ortasından (Yabis Vadisi (kumsal çöl) denilen yerden), adına Süfyani denilen ve kendisine tabi olanların çoğunun Kelb Kabilesinden olacağı birisi çıkar. O insanları öldürür, hatta kadınların karınlarını deşip çocuklarını katleder. Sonra onunla savaşmak için bir ordu toplanır ve onu öldürür.
-Hz. Ali’nin rivayetinde:

Süfyani’nin kafası oldukça büyüktür. Yüzünde kaşıntılı bir hastalıktan eser vardır. Gözünde de beyaz bir nokta bulunur. Kendisine karşı toplanan Kays kabilesini de iyice yok eder… (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 40)
-Hakim, Ebu Hureyre’den tahric etti, Resullulah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: “Şam’ın alt tarafından, kendisine Süfyani denen bir adam çıkar ve ona tabi olanların çoğu Kelb’den olur. Süfyani insanları öldürür ve hatta kadınların karınlarını deşerek çocukları katleder. Onlara karşı Kays toplanır ve onları da öldürür. Hatta zulmü o hale gelir ki kurtlar bile onu lanetlerler…
-Bazı alimlerin zikrettiklerine göre;
Süfyani'nin adı "Urve b. Muhammed"dir. Onun lakabı da "Ebu Utbe"dir. "Ikdu'd-Durer" adlı kitapta anlatıldığına göre o, Halid b. Yezid b. Ebu Süfyan'ın neslindendir. Kendisi, yerde ve gökte lanetlenmiştir. Allah (c.c.)ın yarattığı mahlukatı içinde en çok zulüm yapan kimsedir.
-“Ciğerleri yiyenlerin oğlu” olan Süfyani kuru bir vadiden çıkar. Kelp kabilesinden abus çehreli, sert kalpli adamlardan bir ordu düzenler ve bunlar her tarafa zulmederler. O; medrese ve mescidleri yıkar, rüku ve secdeye giden herkesi cezalandırır.  Zulüm, fesad ve fısk çıkarır. Alim ve zahidleri katleder, pek çok şehri de işgal eder. Kan akıtmayı helal kılarak, Ali Muhammed’e düşman kesilir. Temiz insanlara ihaneti tecviz eder. (Kütüb-i Sitte, İkdiddurer’de zikredilen diğer alametler kısmından)
-Ebu İshak Es-sa'lebi 'Tefsir'inde Sebe Suresi'nin 51. ayetini açıklamış ve şöyle demiştir:
"Resulullah (SAV), Süfyani'nin "Kuru vadi"den çıkacağını, onun doğu ve batı halkı arasında fitne olacağını zikretmiştir..."

-Emire’l Mümin’in Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:

O (Süfyani), “Yabis Vadisinde” yani susuz ve otun bitmediği kuru bir yerde ortaya çıkacak ve Dimeşk (Şam) hakimi onun ortaya çıkmasıyla oradan kaçacak. Arap kabileleri onun etrafında toplanacak ve fitne, fesat ve sapkınlardan olan (Rabii), (Cerhumi) ve (Asheb) ve onlardan başkaları da ortaya çıkarlar. Sufyani onunla savaşan herkese galip gelerek yenecek.

- “Âhirzamanda bir adam çıkacak ve ona Süfyan denilecek
(Hakim en-Nisaburî, Ebû Abdullah Muhammed, Müstedrek, I-IV (Beyrut: Dâru’l-Marife, ts.), 4:520; Kenzü’l-Ummal, 14:272.)

- "Sahih hadislerde bildirildiğine göre âhirzamanda gelecek ve ümmete karanlık günler yaşatacak, şeâir-i İslâmiyeyi tahribe çalışacak dehşetli ve münafık bir şahıstır."
(Alâeddin el-Müttekì bin Hüsameddin bin İsmail el-Hindî, Kenzü'l-Ummal (Beyrut: 1989), 11:125; Bursalı İsmail Hakkı, Ruhu'l-Beyan fî Tefsîri’l-Kur’ân, I-X (İstanbul: 1330), 8:197.)
-Çoğu kere onun harikalıklarından bahsedilir. Bu arada komutanlığına da dikkat çekilir.
(Müslim, Fiten: 125.)
-İmam Sadık (a.s) onu şöyle anlatmaktadır:
“Eğer Süfyani’yi görürsen, insanların en alçağını görmüşsün demektir.
 Süfyani, Recep ayında kıyam edecek, Şam bölgesini ve etrafını ele geçirdikten sonra Irak’a saldıracaktır. Orada da büyük katliamlar yapacaktır.”
-Ebu Cafer'den şöyle rivayet olunmuştur:
Süfyani beş yeri ele geçirdiği zaman dokuz ay oraları yönetecek, sonra Mehdi zuhur edecektir. Hişam'a göre bu beş yer şunlardır: Dımışk, Filistin, Ürdün, Humus, Halep."


20)Abdurrahman ibni el Ğâz ibni Rebia el Cerşî şöyle dediği işitildi:

İşittim ki Resulullah’ın s.a.v. arkadaşı Amr ibni Murre el Cemlî, şöyle derdi: Elbette Horasan’dan siyah sancaklar çıkacak. Öyle ki atlarını şu zeytin ağaçlarına bağlayacaklar.

Dedik ki: Şu dediğin yerlerde zeytin ağacı görmüyoruz.

Dedi: Buralara zeytin ağacı dikilecek, şu sancaklılar oraya inecekler ve atlarını onlara bağlayacaklar.

Abdullah ibni Âdem, Abdurrahman ibni Süleyman bu rivayeti söyleyince, şöyle dedi: Ancak, birincinin peşinden, ikinci olarak çıkan siyah sancaklılar atlarını buraya bağlayacak.
Onlar buraya inince, üzerlerine şu belde ehlinden olan hariciler gelir, ilk siyah sancaklılar
saklanmaktan başka çare bulamazlar.
-Naim b. Hammad, Kaab’dan tahric etti, O şöyle dedi: Beni Abbas’ın değirmeni döndüğü zaman, bayrak sahipleri atlarını Şam’da zeytin ağaçlarına bağladığı zaman ve bu ordu ile Allah’ın, “Esheb ve ailesini” yok ettiği zaman, onlardan kaçacak ve saklanacak kimsenin kalmadığı zaman, Caferiler ve Abbasiler düştüğünde,“Ciğer yiyen oğullarının” (Süfyaninin) Şam minberine oturduğunda Berberi kavmi de Şam’a geldiği zaman, işte bu Mehdi’nin çıkış alametidir.
-Onun alametlerinden birisi de, Beni Abasın değirmeninin dönmesidir (Mütercimin notu: Bu bir teşbih olsa gerektir. Herhalde kastedilen, Beni Abbasın sözünün geçmeye başlaması olacaktır.). Diğer bir alameti de, siyah bayraklı ordunun askerlerinin, atlarını Şam'daki zeytin ağaçlarına bağlamalarıdır. Diğer bir alameti de, "ciğerleri yiyenlerin oğlu" (zalim) olan Süfyan'ın Beni Abbas ve Beni Cafer'i mağlub etmesidir ve ardından Süfyan Şam minberine oturacak ve Berberi kavmi de Şam'a gelecektir. (Kütüb-i Sitte, Tabiin (*) ve Tebe-i tabiinden (**) gelen Mehdi hakkındaki rivayetler kısmından)

AÇIKLAMA=Ben-i Abbas’ın değirmenin dönmesi: ‘Krallık ve Hilafet Devri’nde, Abbasi Devleti yeniden kurulacak ve kısa süreliğine de olsa yeryüzünde hüküm sahibi olacak.
Bayrak sahipleri: Batı ülkeleri.
Atları Şam’da zeytin ağaçlarına bağlamak: Süfyani ve askerleri Şam’ın ortasında binek atlarını dinlendirmek için zeytin ağaçlarına bağlayacak.
 Esheb ve Ailesi: Şam’dan çıkacak 3 kişiden biri olan Asheb (Esheb) ve ailesidir.
Caferiler: İranlılar.
Abbasiler: Büyük kısmı Irak’ta bulunan ve küçük kısmı İran’da bulunan Sunniler.
Berberi kavmi: Kuzey Afrika'da bulunan Tunus, Libya, Fas gibi ülkelerdeki kavimler kastedilmektedir.


21)Cabir bin Yezidi Cufi şöyle der: İmam Ebu Cafer Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu:
Gökten bir münadi nida edecek ve sizlere Şam taraflarından fetih müjdeleyen ses gelecek, Şam köylerinden biri olan Cabiye [Bugünkü Suriye-İsrail sınırındaki Golan tepelerinin yakınındaki bir köyün adıdır] köyü yerin altına girecek. Sonra Şam mescidinin sağ duvarı yıkılacak. Sapkın, bidatçı ve kandırılmış isyancılar Türk nahiyesinden saldıracaklar ve peşi sıra batı (Amerika ve Avrupa) topraklarında anarşi ve kargaşalar başlayacak. Türk kavmi dönerek adaya [Adadan maksat Kıbrıs olabilir] inecek. Ve batıdaki isyancılar da Ramle’ye inecekler.      
Ey Cabir! O yıl dünyanın batısının her yerinde ihtilaflar çıkacak. Viran olacak ilk toprak, Şam topraklarıdır.Sonunda tüm ihtilaflar üç bayrağın altında toplanacak: Esheb’in (Asheb’in) bayrağı, Ebka’ın bayrağı ve Süfyani’nin bayrağı. Süfyani ile Ebka’ birbirleriyle savaşacaklar ve Süfyani, Ebka’ ile ona uyanları öldürecek. Sonra da Esheb’i (Asheb’i) öldürecek.
-İmam Bakır  Ortadoğu’daki olaylarla ilgili şöyle buyuruyor: “O yılda Ortadoğu’da (Şam bölgesi) birçok ihtilaflar ortaya çıkacak; ilk defa Şam bölgesi viran olacak. Üç güç taraftarları; Esheb taraftarları, Abga ordusu ve Süfyani ordusu birbirlerinin karşısında yer alacaklar.”
“O kafir Eshab ayaklanacak başkent ve çevresinde barınamayacak ve çok geçmeden öldürülecek ve Türkler oraya hakim olacaklar”.
“Türkler tarafından bir grup ayaklanacaklar ve ardından Rumların ( batılıların) fitnesi başlayacak.”


22)Rivayette var ki: "Süfyan büyük bir âlim olacak; ilim ile dalâlete düşer. Ve çok âlimler ona tâbi olacaklar."( İhyâü Ulûmiddin, 1:59)
-Bediüzzaman Said Nursi Hz. Risalelerinde Hadislere ve Rivayetlere dayanarak İslam Deccali olan Süfyani için şunları söylemiştir: ''Bir gözünde teshir edici manyetizma bulunacak. Çok zekî olacak. Büyük bir âlim olacak. Aklıyla çok âlimlerin akıllarını teshir edecek. Hocaları ve âlimleri etrafında fetvacı yapacak. Din derslerinden tecerrüt eden maarifi rehber edip tâmimine şiddetle çalışacak. Şeriat-ı İslâmiyenin tahribine çalışacak. Ehl-i nifakın başına geçecek.Siyasî ilmi çok kuvvetli olacak. İlimle dalâlete düşecek. Fenniyle yani felsefe okuyarak dalalete düşecek. Çok muallimleri kendine taraftar edecek.  Münafıkâne hareket edecek. Aldatmakla iş görecek. Avâm-ı nâs hakikat-ı hali bilmeyeceği için ona büyük bir alim ve komutan nazarı ile bakacak. Hem şanlı ve kahraman bir millet, mağlûbiyeti hengâmında bir kahraman ararken ona sarılacak. Millet, gizli ve dehşetli olan mâhiyetine bakmayarak, kahramanlık damarıyla onu alkışlar, başına kor, seyyielerini örtmek ister. Böyle istidraclı ve şanlı ve talihli ve muvaffakiyetli ve kurnaz bir kumandanı bulunduğundan millet işi anlayamayacak.''

23)Bir hadiste: "O süfyan bir su içecek, eli delinecek " denilmiştir.

-Rivayette var ki:"Âhirzamanın eşhas-ı mühimmesinden olan Süfyan'ın eli delinecek."

AÇIKLAMA=Herkes bunu 'Süfyani’nin müsriflik (israfçılık) yapacağı ve herkese bunu yaptıracağı' şeklinde tevil etmiştir. Halbuki burada özel bir an ve durumdan bahsedilmektedir. Sanki Süfyani su içtikten sonra müsriflik yapacakmış ve yaptıracakmış gibi bunu tevil etmektedirler. Oysa Süfyani en başından beri hep böyledir. Süfyani’nin gerçekten su içtiği bir anda istidrac eseri olarak elinin ortasında küçük bir delik oluşacaktır ve bunu görüp ona inanan herkes bunu bir keramet eseri olarak algılayacaktır.


24)Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdular:
“Habeşliler Araplarla savaşmak isterler, ancak onlar korkup Ürdün toprağına sığınırlar. Bu arada Süfyânî üç yüz altmış süvari ile Şam’a varır ve bir ay içinde otuz bin kişi onlara iltihak eder…”

25)Bir rivayete göre: ''Süfyani Türklerle savaş edecek Türklere galip gelecek ondan sonra yeryüzü fesada boğulacak.''
AÇIKLAMA=Türkiye’de görülecek büyük bir depremden sonra Rus-Ermeni-Sırp ittifakı Türkiye’nin Karadeniz, Marmara ve İç Anadolu bölgelerini işgal edecekler ve Akdeniz bölgesine kadar inecekler, Yunanlılar da Ege bölgesini işgal edecekler. Sonra Süfyani bir ordusunu Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgeleri’ne gönderir ve oraları işgal ettirir. Daha sonra Hz. Mehdi (a.s.) Medine’yi, Hazim (Hicaz)’i ve Şam’ı ( hatta burada bizzat kendisi Süfyani’yi öldürecektir) fethedecek, oradan Türkiye’ye geçerek Hatay ve çevresini, Konya ve çevresini ve Konstantaniyye (İstanbul)’yi fetheder (Konstantiniyye (İstanbul)’yi ordusuyla beraber savaşmadan tekbirlerle fetheder).
Konstantiniyye’den kasıt İstanbul şehridir, Roma şehri değildir, Rumistan’dan kasıt Roma şehridir. Zira rivayetlerde ikisi ayrı yerler olarak ele alınmıştır.
“Ikdid-dürer”isimli eserde söyle geçer: 
Konstantiniyye’nin yedi suru vardır. O Rum denizine dökülen Haliç üzerinde kurulmuştur. Denizi Rum illerine ve Endülüs’e doğru uzanır gider.
Kıyamet Alametleri, 181
Resulullah Efendimiz bir gün ashabına şöyle sordu; Allah ona salat ve selam eylesin:
SİZE BİR ŞEHİR ANLATACAĞIM. ONUN DURUMU ŞÖYLEDİR: BİR YANI DENİZE AÇILMIŞ, BİR YANI DA KARADA.
ARANIZDA BÖYLE BİR KENTİ GÖREN, BİLEN, DUYAN VAR MI?”
Şöyle dediler:
Öyle bir yerin olduğunu duymuşuz. O YER, BAKIMLI BİR YER OLMALI. Şimdi yıkılıp gitti mi acaba!
Bunun üzerine şöyle buyurdu:
“... İshakoğulları ile yetmişbin kişi o kente gelecek;  GELECEKLERİ BU KENT, KONSTANTİYE’DİR. O KENTİ, BU ORDU ALIR.
ONU ALIRKEN; NE KILIÇ KULLANIRLAR, NE OK, NE DE BAŞKA BİR SİLAH… KENDİLERİNE KARŞI DURANLARI ZİKİRLER (YANİ: KELİME-İ TEVHİD OKUYARAK) YIKARLAR, PERİŞAN EDERLER. ŞÖYLE Kİ: HEP BİR AĞIZDAN TEKBİR GETİRİRLER; ÖNCE: LA İLAHE İLLALLAH DERLER, SONUNDA İSE: ALLAHÜ EKBER DERLER… BUNUN ÜZERİNE, O ŞEHRİN DENİZ YANI DÜŞMEYE BAŞLAR. AYNI  TEHLİLİ (YANİ TEVHİD SÖZÜNÜ TEKRARLARLAR) VE TEKBİRİ BİR DAHA OKURLAR; KALAN YANI DA TAMAMEN DÜŞER. O SESİ DUYANLAR SAKIN Kİ : KIYAMET KOPUYOR. BU DURUMDA O KENT, NASIL DÜŞMESİN; NASIL YIKILMASIN. ÜÇÜNCÜ KERE YİNE YÜCE HAKK’I ANMAYA BAŞLARLAR; KENT TAMAMEN AÇILIR, İÇERİ GİRERLER.
(Muhammediye Kitabı, Yazıcıoğlu Muhammed, s. 442-443)

Beni Esfar’la çarpışmadıkça dünya gitmez = kıyamet kopmaz.. Onlarla savaşmak üzere, Allah yolunda savaşan, laimin levminden çekinmeyen, Müminlerin seçkinlerinden olan ehli Hicaz yola çıkacaktır ve Kostantiniyye ile Rumiye (Roma)’yı tesbih ve tekbirle feth edeceklerdir… O şehrin surları bir bir yıkılacaktır ...”
(İbni Mace ve Hakim..)

İmam Ahmed bin Hanbel'in rivayet ettiği bir hadise göre Abdullah bin Amr bin el-As'a "iki şehirden hangisi daha önce fethedilecektir? Konstantiniyye mi (İstanbul mu) yoksa Roma mı?" diye sorulmuştur.
O da yazdığı hadisleri içine koyduğu bir sandığın getirilmesini emretmiş, onu açmış, içinden bir kâğıt çıkarmış ve ona bakarak şunları söylemiştir:
Rasulullah (sav)’e "iki şehirden hangisi daha önce fethedilecektir? Konstantiniyye mi yoksa Roma mı?" diye sorulmuş Rasulullah da Herakliyus'un şehri veya Konstantiniyye önce fethedilecektir" buyurmuştur.

"Allah müminlerin (ordusu)na İstanbul ve Romayı tesbih ve tekbir sesleri ile fethini nasin etmedikçe kıyamet kopmayacaktır." ( Amr. b Avf)
Mehdi maiyetindeki kuvvetlerle birlikte Roma'yı, Konstantiniyye'yi ve Altın kiliseyi fethetmek için yola çıkar. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 441)
Huzeyfe’den gelen bir rivayet şöyledir: ‘Bu yetmişbin kişi, Rum kalelerini tekbirlerle fethederler. Konstantiniyye ve bütün Rumistan’ı fetheder ve bu arada 400 bin kafiri de öldürürler. Altından ve çok çeşitli mücevherattan müteşekkil hazineleri çıkarıp mescitleri de inşa ederler. Burada bir sene kaldıktan sonra başka bir beldeye geçerek...
Fatih Sultan Mehmed, hükümdar olduktan bir müddet sonra Edirne’de alimler ve amirlerle, memleketin ileri gelenleriyle istişare ederek, İstanbul’un fethi hususunda fikir alışverişinde bulunuyordu. (Müşavere heyetinde Molla Hüsrev, Molla Güranî ve Akşemseddin gibi büyükler de vardı.) Müzakere sırasında meclisteki alimler, ağırlıklı olarak görüş ve kanaatlerini şu şekilde ortaya koymuşlardı:
“Ashab-ı Kiram’dan itibaren nice hükümdarlar ve kumandanlar İstanbul’un fethine teşebbüs etmişler, fakat muvaffak olamamışlardır. Bazı hadis rivayetlerinde, Kostantiniyye (İstanbul) fethinin Benî Asfar ile yapılan bir savaştan sonra Rasul-i Ekrem s.a.v.’in soyundan olan bir zat (Mehdi) tarafından tesbih ve tehlil desteğiyle fetholunacağı haber verilmiştir. Binaenaleyh, İstanbul’un fethi Mehdi’nin işidir.”
Sultan Mehmed’in danışma meclisindeki alimler bu çerçevede görüş bildirmek suretiyle, İstanbul fethinin Sultan Fatih zamanında mümkün olmayacağını ileri sürüyorlar, padişahı böyle bir teşebbüsten vazgeçirmeye çalışıyorlardı. Ancak mevcut rivayetlere daha farklı ve tutarlı bir yorum getiren Akşemseddin Hazretleri, heyette hakim olan kanaatin aksine şu görüşü sunmuştur: Önce Kostantiniyye’yi Sultan Mehmed fetheder, daha sonra bir zaman gelir Benî Asfar (Sarıoğulları) İstanbul’u işgal eder. Mehdi’nin fethi ise bu hadiselerden daha sonrasıyla ilgilidir.
Emir Hüseyin Enisî, Menakıb-ı Akşemseddin; Ali İhsan Yurd, Akşemseddin, s.134.

 

26)Fırat nehrinin durdurulması ve onun suyunun Kufe’ye girip şehri harap etmesi. (İkdiddurer’de zikredilen diğer alametler kısmından, Kütüb-i Sitte)

AÇIKLAMA= Fırat Nehri üzerinde bulunan barajlar şunlardır:
1-Keban Barajı (Elazığ): 1965-1975
1-Karakaya Barajı (Malatya-Elazığ): 1976-1982
2-Atatürk Barajı (Adıyaman-Şanlıurfa): 1983-1992
3-Birecik Barajı (Gaziantep-Şanlıurfa): 1996-2001
4-Karkamış Barajı (Gaziantep, SuriyeSınırı’na 4,5 km. mesafede): 1996-2002
Fırat Nehri’nin akışı bugüne kadar sırayla; 1975 yılında Keban, 1982 yılında Karakaya, 1992 yılında Atatürk, 2002 yılında Karkamış Barajları’nın inşa edilmesiyle 4 kere durduruldu.
Süfyani ordusu; Fırat Nehri’nin en aşağısında yer alan ve Irak ülkesine en yakın olan Gaziantep ilinde SuriyeSınırı’na 4,5 km. mesafede bulunan Karkamış Barajı’nın kapaklarını komple açıp su salacak, bunun sonucunda Fırat nehrinin o kısmından itibaren büyük sel suyu akacak ve Irak ülkesindeki Kufe şehrine kadar ulaşıp orayı harap edecek.

-Salih bin Sehl şöyle der: “Soru soran biri vuku bulacak azabı sordu” (Mübarek “Mearic”  suresi 1. ayeti şerife) ayeti hakkında İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: Bu ayetin te’vili gelecektedir. Azap Seviyye’de (ateşte) olacak. Beni Esed topraklarına kadar ulaşıp Sakif kabilesine sıçrayacak. Ali Muhammed’e zulmeden her yeri yakacak. Ve bu, Kaim’in zuhurundan öncedir.”

 Cabir, İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu nakleder: “Sureyi nasıl okuyorsunuz?” Dedim ki: Hangi sureyi? Buyurdu ki: “Soru soran birisi vuku bulacak azabı sordu!” Arzettim ki: “Seele Sâilun bi Azab-il Vâkı” Buyurdu ki: Bu ayet “Sale Seylun” şeklindedir. (Yani bir sel geldi) Kufe yakınlarındaki Seviyye’de ateş gelecek ve Beni Esed kabilesine ulaşacak ve Sakıf kabilesine sıçrayacak ve Ali Muhammed’e zulmeden her yeri yakacak.”



27)Cabir bin Yezidi Cufi şöyle der: İmam Ebu Cafer Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu:
… Daha sonra onun tek arzusu Irak’a doğru hareket etmektir. Sonra ordusu Kırkısya [Bugünkü Fırat üzerindeki Habur ilçesine yakın Suriye’nin Deyr ez zor bölgesidir]’dan geçecek ve orada savaşarak yüz bin zorbayı öldürecek…
-Kab-ül Ahbar (r.a.)’dan, buyurdu ki: Süfyani (orduları), Fırat’ı ancak kafir olduğu halde geçer(ler).
(Bu hadisi, İmam Ebu Amr Ed-Dani Süneninde, Keza İmam Hüseyin b. Muhammed b. Abdullah el Kısai’de Kısas-ı Enbiya’sında nakletmektedir.)
AÇIKLAMA=Süfyani Şam bölgesine hakim olduktan sonra o oradan hiç ayrılmaz; fakat ordular düzenleyip ordularını her yere gönderir. Hatta bir ordusunun başında Haddam adında biri bulunur. Sonuçta katletme işini Süfyani’nin orduları yapacağı için aynı zamanda kendisi yapmış sayılmaktadır. Orduları önce Fırat bölgesinin bulunduğu Türkiye’nin Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerini işgal edecekler ve Fırat bölgesini kafir olarak geçmiş olacaklar. Bu işi de Süfyani yaptırdığı için dolayısıyla o da kafir olmuş olur ya da orayı kafir olarak geçmiş sayılır. Zaten sonraki hadiselerle rivayetlere bakınca bu durum çok net bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Bu arada yukarıdaki 25) maddesindeki açıklamada Türkiye’nin kalan diğer bölgelerini komşu ülkelerinin işgal edeceğini belirtmiştik.

 

28)Ebu Ca'fer Muhammed b. Ali (RA) dan şöyle rivayet olunmuştur:
"İnsanlar Şam diyarında toplanıncaya kadar Mehdi zuhur etmez. Fitne yaygınlaşacak insanlar ondan kurtulmak için bir çıkış yolu arayacaklar fakat bulamayacaklar. Kufe ile Hire arasında katliam olacaktır."
-Cabir der ki: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu: “Ey Cabir! Kaim’in kıyamından önce Şam’da halkı öyle bir fitne saracak ki ondan kurtulmak isteseler de kurtulamayacaklar. Sonra Kufe ile Hîre (Necef yakınlarında bir şehir) şehirleri arasında sayıları eşit olan katliamlar olacak...”

29)…ebu basır’den:
imam muhammed bakır aleyhisselambuyurdu ki: filanca oğulları mutlaka hükümet edeceklerdir. onlar hükümet edip ihtilaf edince hükümetleri dağılacak ve durumları bozulacak. sonunda horasani ve süfyani onların aleyhinde ayaklanacaklar. biri doğudan diğer batıdan süratli iki at gibi kufe şehrine doğru koşacaklar. biri oradan biri de buradan. Öyle ki filanca oğulları onların eliyle helak olacaklar ve onlardan hiç kimseyi sağ bırakmayacaklar.
-…ebu basır’den:
imam muhammed bakır aleyhisselam şöyle buyurdu:

 bir değirmen taşı mutlaka dönmelidir. o taş tam olarak milinin etrafında bir kez döndüğünde Allah taş kalpli ve soyu belli olmayan birini onların üzerine gönderecek ve zaferler onunla olacak. onun askerlerinin saçları ve bıyıkları çok uzun olacak, elbiseleri siyahtır ve onlar, kara bayrakların adamıdırlar. onlara düşmanlık edenler mahvolacaktır ve onları hiçbir fark gözetmeksizin topluca öldüreceklerdir. Allah’a andolsun ki ben onları, onların yaptıklarını ve facirlerin onlardan görecekleri eziyetleri görür gibiyim. Allah cefakar arapların başına onları acımadan musallat kılacaktır. fırat kıyılarındaki şehirlerinde, karada ve denizde onları öldüreceklerdir. bu, onların yaptıklarının cezasıdır ve rabbin, kullarına asla zulmetmez.”

-emirülmüminin aleyhisselam kufe minberinde şöyle buyurdu ki:
“Şüphesiz zikri yüce Allah’ın mutlak ve kesin olarak onayladığı kaza ve kaderine göre ümeyyeoğullarını açıkça ve kılıçla devirecek, filanca (abbas) oğullarını ise ani olarak devirecektir.”
-Hz. Ali (RA) dan rivayete göre;
... Süfyani daha sonra yetmişbin kişilik ordu ile Irak'a, Küfe'ye, Basra'ya ve diğer yerler üzerine yürüyecektir. Oralarda katliamlar yapacak, alimleri öldürecek, mushafları yakacak, camileri tahrip edecek, haramları kaldıracak, eğlence ve fuhuş yerlerinin açılmasını emredecek.
-Naim b. Hammad, Ebi Ertad’dan rivayet etti ki: Süfyani Kufe’ye girer ve üç günlük bir işgalden sonra altmış bin kişiyi öldürür. Burada on sekiz gece kalır. Kufe’nin mallarının hepsini paylaştırır…
-Cabir bin Yezidi Cufişöyle der: İmam Ebu Cafer Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu:
''Sonra Küfe ehlinin işçilerinden biri isyan edecek ama Süfyani ordusunun komutanı onu öldürecek…''
30)"Maverâunnehr’den bir adam çıkacak, ona el-Hâris İbnu Harrâs [Haris] (çiftçi) denecek (Bu şahıs Mehdi'nin baba kardeşi yahut amcaoğludur [diğer ismi Hasani’dir].). (Ordusunun) önünde Mansûr denen bir adam olacak. Bu zât Âl-i Muhammed için (malıyla, canıyla, silahıyla zemin) hazırlayacak, hilafeti mümkün kılacaktır. Tıpkı Kureyş’in Resulullah Aleyhisselâm’a mümkün kıldığı gibi. Ona yardımcı olmak ve icabet etmek her müslümana vâcib olmuştur." (Kütüb-i sitte muhtasarı c. 15 sh. 438)
-“Maveraünnehir’den bir adam çıkar, adına ‘Haris’ denir, o çok savaşçıdır. Onun önünde ise, ismine ‘Mansur’ denen birisi bulunur ve Kureyşliler Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem’e nasıl yardım etmişlerse, o da Âli Muhammed’e öyle yardım eder. Her mümine ona yardım etmek vacib olur. Yahut da ona icabet vacib olur .” (İmam-ı Suyûtî) (Ebu Davud)

31)İsmail el Basri, babasından, o da Hasen’den şöyle dediğini rivayet etti:
“Beni Temim’den ismi Şuayb bin Saliholan biri,  Rey (şehri taraflarından) dört bin kişi ile çıkar, sancakları siyah elbiseleri beyazdır. Mehdi’nin mukaddimesi olurlar.”
 -Horasandan (Şuayb bin Salih et-Temim komutasındaki) siyah bayraklılar çıkar ve İlya’ya (Kudüsü Şerif’e) kadar önlerine bir şey tutunamaz. (Hz. Ebû Hüreyre r.a.)
-Ehl-i Beyt İmamlarından ulaşan hadiselere göre, “Seyyid Hasani (Şuayb bin Salih et-Temim) İran’da Deylem ve Kazvin nahiyesinden (Horasan bölgesinden) çıkarak kıyam edecektir. Bu dindar şahıs imamet ve Mehdilik iddiasında bulunmayacak değerli bir kişidir. Halkı İslam’a ve Ehl-i Beyt İmamlarının yoluna davet edecek, birçok izleyici bulacak ve kendi bölgesinden Kufe’ye kadar yerleri zulüm, kötülük ve sapıklıktan temizleyecek. İtaat olunan bir hakim ve adaletli bir sultan olarak hükmedecektir. Ordusu ve dostlarıyla Kufe’de olduğu bir zamanda, İmam Mehdi (a.s)’ın Kufe’nin etrafına geldiğini ona bildirecekler. Seyyid Hasani ordusuyla birlikte İmam Mehdi (a.s) ile görüşecek, İmam’a biat edecek ve ardından da izleyicileri biat edeceklerdir. Ancak bunlardan dört bin kişi kabul etmeyecek, üç gün nasihat ve öğütten sonra iman etmedikleri için İmam (a.s)’ın emriyle öldürüleceklerdir.” (Bihar, c.53, s.15. Muntehe’l- A’mal,12. İmam’ın Hayatı, s.103.)

32)“Mehdi’den önce onun ehli beytinden doğu’da (Sicistan’da) bir zât çıkar hedefi Beytül Makdis (Kudüs) olarak, o onsekiz ay omuzunda kılıç taşır, öldürür, yaralar, ancak oraya varamadan ölür/şehit olur.” (İmam-ı Suyûtî)
-Hz. Mehdi'nin zuhurundan önce bir Haşimi (Hz. Mehdi’nin ehli beytinden doğu’da (Sicistan’da) çıkan ve hedefi Kudüs olarak omzunda 18 ay kılıç taşıyan zat) çıkacak, Kudüs'e ulaşmak için 18 ay savaşacak, ancak daha varamadan Süfyan, Mehdi'nin üzerine bir ordu gönderecek ve bu ordu çölde yere batacaktır. Bu olay Şam'a ulaştığında, Şam ehli kendi halifelerini, ‘Mehdi çıkmıştır, ona biat et, yoksa seni öldürürüz' şeklinde zorlayacaklar ve halife, biat edeceğine dair Mehdi'ye haber gönderecek ve hazinelerini de yanına alarak Beytül Mukkaddes'e (Kudüs’e) gelecektir. Daha sonra Arap, Acem savaşçılar, Rum'lar ve birçok insan savaşmadan Mehdi'ye itaat ederler. Hz. Mehdi, Konstantiniyye ve diğer birçok beldede camileri inşa eder. (Kütüb-i Sitte, Sahabe'den intikal eden rivayetler kısmından)

33)Sevbân(ra)’dan gelen hadiste Rasulullah(sav) şöyle buyurmaktadır: “Sizin hazineleriniz için üçü savaşır. Hepsi de Halife çocuğudur. Sonra onlardan hiçbiri galip gelemez. Sonra doğu tarafından siyah bayraklılar çıkar. Sizi öyle bir öldürürler ki daha önce hiçbir kavim sizi onlar gibi öldürmemiştir...

-Sevbân radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Sizin hazinenizin yanında üç kişi kavga edecek: Üçü de bir halifenin evladıdır. (Halifelik) bunların hiçbirine nasip olmayacaktır. Sonra meşrık (doğu) cihetinden siyah bayraklar (taşıyan bir ordu) zuhur edecek, hiçbir kavmin öldürmediği şekilde sizi öldürecek…"

-Biz öyle bir ev halkıyız ki, Allah bizim için ahireti dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beytim, muhakkak (ev halkım) benden sonra bela, kovulma ve sürgüne uğrayacaktır. Nihayet beraberinde siyah bayraklar bulunan bir kavim doğu tarafından gelecek ve hayır (hukumdarlık) isteyecekler. Fakat istekleri yerine getirilmeyecek. Bunun üzerine savaşacaklar ve onlara (Allah tarafindan) yardım edecek. Bundan sonra istedikleri (hukumdarlık) kendilerine verilecek, fakat kendileri bunu kabul etmeyip emirliği Ehl-i Beytim'den bir adama tevdi edecekler. Bu (Emir) de insanlar yeryüzünü daha önce zulum ile doldurdukları gibi yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Artık sizden kim o güne yetişirse kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa onlara varsın(katılsın), buyurdu."
(İbn Mâce, Fiten, Bab 34, 4082)

AÇIKLAMA= İbn Kesir şöyle diyor: “Bu hadisteki, hazinelerden kasıt Kâbe’nin hazineleridir…” Çünkü Kabe’nin altında gömü vardır.
-Biz öyle bir ehl-i beytiz ki, Allah bizlere dünyayı değil ahireti nasib etti. Benden sonra ehl-i beytim, belâ, şiddet ve tarda maruz kalacaklar; doğu tarafından siyah bayraklılar gelinceye kadar... Bunlar mal isteyecek, kendilerine mal verilmeyecek. Bunlar döğüşecekler, sonra geri çekilecekler. İstedikleri kendilerine verilecek, fakat kabul etmeyecekler. Ve onu, ismi ismime, babasının adı, babamın adına uyan, ehl-i beytimden bir kimseye teslim edecekler.
-ebu halidi kabuli şöyle der: İmam muhammed bakır aleyhisselam şöyle buyurdu: “ben doğuda kıyam etmiş bir kavimi görür gibiyim. onlar hakkı isteyecekler ama onlara verilmeyecek. sonra tekrar hakkı isteyecekler ama yine verilmeyecek. bunu görünce kılıçlarını boyunlarına alacaklar, işte böylece istedikleri onlara verilecek. ama onlar kabul etmeyerek kıyam edecekler ve onu sadece sizin sahibinize (mehdi’ye) verecekler. onların öldürülenleri şehittir. biliniz ki eğer ben o zamanda yaşasaydım, canımı bu emrin sahibine yardım için korur ve saklardım.”


34)İmam Ali Aleyhisselam şöyle buyurdu: Sufyani, Kufe'ye doğru bir ordu gönderecektir. Sonra Bağdatlı bir komutan beş bin kişiyle birlikte, onlarla savaşmak için hareket edecektir. Savaş, Kufe köprüsünün üzerinde gerçekleşecektir. Nihayet Kufe köprüsünün üzerinde, her iki taraftan yetmiş bin kişi ölecektir. Nitekim ölülerin kanlarından dolayı Fırat kızıla boyanacaktır. Suya düşen cesetlerden dolayı su koktuğu için insanlar üç gün Fırat'ın suyundan sakınacaklardır.
Kaynak: Mucem-ul Ehadisi İmam Mehdi Aleyhisselam c. 5 s. 255, Ezzam-un Nasip c. 2 s. 119, Muhtasaru Basair-id Deracat s. 199, Bihar-ul Envar c. 53 s. 82

-Ebu Cafer rivayet etti. Dedi ki: Süfyani, Kufe ve Bağdat’a girdikten sonra ordularını etrafa gönderir, Horasan toprağındaki Maveraünnehir’den başında Emevi soyundan birisinin bulunduğu bir fırka Süfyani’nin ordusuna katılır. Onlar için Tunus’ta, bir vak’a da Şırnak’ta görüldükten sonra, sağ avucunda bir ben bulunan Haşimi bir gencin (Haris/Hasani) komuta ettiği, siyah bayraklı bir ordu çıkar ve Allah bu ordunun işlerini ve yolunu kolaylaştırır. Sonra Horasan sınırında onların lehine bir vak’a olur. Bu Haşimi karayolu ile ilerler ve Şuayb b. Salih Temimi’nin komutasındaki bir başka ordu ile birleşerek, Estahir kapısındaki savaştan sonra Mehdi ile buluşurlar. Bu savaşlar atların ayaklarını kanlar içinde bırakacak şiddette olur. Yine Allah Teala, başında Beni Adiy’den bir adamın (Hz. Mehdi’nin ehli beytinden doğu’da (Sicistan’da) çıkan ve hedefi Kudüs olarak omzunda 18 ay kılıç taşıyan zat)bulunduğu ve Sicistan’dan gelen bir orduya da yardım edecektir. Rey vak’asından sonra Medayinde de büyük bir vak’a olur. Kerkük’de (Akarkûka'da) de kurtulabilenin onu anlatacağı (sert) bir vak’a görülür ve sonra büyük bir katliam meydana gelir. Nusaybin arzında da bir vak’a olacak ve Ahvaz’da kendilerine “Usub” denilen hepsi de Kufe ve Basra’lı bir topluluk çıkıp Kufe’li esirleri kurtaracaklardır.
-Keza (N.b. Hammad) Hz. Ali’den tahric etti, O şöyle dedi: Süfyani’nin kuvveti Küfe’ye girdiğinde, O Horasan ehlini aramak için ordu gönderir. Horasan ehli ise Mehdi’yi arar ve Haşimi gençle birlikte başlarında Şuayb b. Salih Temimi’nin bulunduğu siyah bayraklarla birleşirler. Bu ordu Estahir kapısında Süfyani (ordusu) ile karşılaşır. Büyük bir savaş olur. Neticede siyah bayraklılar galip gelir. Süfyani kuvvetleri kaçar. İşte o zaman insanlar Mehdi’yi temenni ederler ve ararlar.
-Melhameler vuku bulduğunda Allah-u Teàlâ Şam cihetinden, Mevali kabilesinden bir grubu gönderir ki onlar Arap´ın en iyi ata binenleri ve silahlı olanlarıdır. Allah onların sebebi ile bu dini kuvvetlendirir. (Hz. Ebû Hüreyre RA)
- Keza (Naim b. Hammad) Saib b. Müseyyeb’den tahric etti. O şöyle dedi. Resullulah (s.a.v.) buyurdu: Doğudan Beni Abbas’a ait siyah bayraklar çıkar, onlar bir süre devam ettikten sonra, yine doğudan bu kez küçük siyah bayraklar çıkar ve Ebu Süfyan’ın soyundan bir adamla (Ebu Süfyan’ın soyundan bir adamın ordusuyla) savaşarak Mehdi’nin itaatına girerler.
-Emire’l Mümin’in Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
Horasan’dan bir kişi (Haris/Hasani) kıyam edecektir. Çin ve Milletan [Hindistan’ın Gazne’ye yakın topraklarında bulunan bir şehirdir.]’dan kıyam edecek. Süfyani onu ortadan kaldırması için orduları onun üzerine gönderecek, ancak ona üstünlük sağlayamayacak. Sonra biz (ehlibeyt)den birisi (Şuayb bin Salih et-Temimi) Gilan’dan (İran’ın şehirlerinden bir şehir) kıyam edecek.

Ve o meşrikli (doğulu) ona Osman’ın Şialarını [Süfyani taraftarlarını] defetmesi için yardımcı olacak ve Abr ve Deylem [Abr, Nişabur şehrinin (İran’da bulunan bir şehrin adı) eski adıdır. Deylem ise Kazvin (İran’ın şehirlerinden bir şehrin adı) kentinin kuzey bölümdür. Asl, ise Gilan’ın dağlarının hazar denizi ile Kazvin’in yer aldığı kısımlarının adıdır.] halkı ona icabet edecek ve ondan nimetler elde edeceklerdir ve oğlum [Hz. İmam Mehdi (a.s)] için elem ve bayraklar kaldırılacak ve o, onları etraf ve çevreye dağıtarak perakende edecek. Sonra Basra’ya gelerek orayı tahrip, Küfe’yi ise abat eder. Sonra Süfyani onunla savaşmak için hazırlık yapar. Süfyani tüm güç ve kuvvetiyle onu ortadan kaldırmak için ciddi karar alır.

Sonra o hengamede binlerce kişi savaşmak için donanmış ve birbirleriyle karşılaşmak için kendilerini hazırlamışlardır. Büyük koçu öldürürler ve devrimci ölür ve başka bir kişi kıyam eder.

Sonra Yemenli (Yemani), Süfyani’yle savaşmak için Yemen’den hareket eder ve Nasrani’yi öldürür. [İlzamu’n Nasib, c. 2, s. 160.]
-“Siyah sancaklılar, Abbasoğulları için çıkar. Sonra bir başka def’a da Horasan’dan çıkar ki; takkeleri siyah, elbiseleri beyazdır. Onların kumandanı Temim’den Şuayb bin Salih denilen bir adamdır ki, Süfyanî’nin adamlarını hezimete uğratır. Ta Beyt-i Makdis’e/Kudüs’e iner, Mehdî’nin hakimiyetine zemin hazırlar, ona Şam’dan üç yüz kişi yardım eder, onun hurucuyla Mehdî’ye emrin (vazifenin) teslim edilmesi arasında yetmiş iki ay zaman vardır.”
(Fetava-i Hadîsiyye, İbn-i Hacer-i Heytemi, 42)
-Naim b Hammad, Muhammed b. Hanefi’den tahric etti, O şöyle dedi:Beni Abbas’a ait siyah bayraklı bir başka ordu çıkar. Sonra Horasan’dan yine siyah bayraklı bir başka ordu çıkar.  Onların sarıkları siyah, elbiseleri beyaz olur ve başlarında Şuayb b. Salih Temimi bulunur. Süfyani’nin ordusunu yenerek Beytül Makdis’e/Kudüs’e iner. Mehdi’nin saltanatını hazırlarlar. Şam’dan üçyüz kişi de O’na yardım eder. Bu ordunun çıkışı ile Mehdi’ye saltanatın teslimi arasında yetmiş iki ay vardır.
- Naim b. Hammad, Ebu Cafer’den tahric etti, o şöyle dedi: Beni Haşim’den sağ avucunda ben bulunan bir genç, siyah bayraklarla Horasan’dan çıkar, onun önünde Şuyab b. Salih bulunur ve Süfyani ordusu ile savaşır onları hezimete uğratır.

-Keza (N.b. Hammad) Hz. Ali’den tahric etti, O şöyle dedi: Sol avucunda ben bulunan Haşimi bir gencin içinde bulunduğu, siyah bayraklı bir ordu çıkar, Onların önünde Şuayb b. Salih Temimi adındaki şahıs bulunur. Bu ordu Süfyani (ordusu) ile savaşır ve O’nun ordusunu hezimete uğratır.

-Keza (Naim b. Hammad) Ebu Cafer’den tahric etti. O şöyle dedi: Horasan’dan çıkan siyah bayraklılar Küfe’ye iner, ve Mehdi Mekke’de ortaya çıktıktan sonra, O’na biat için elçi gönderirler.


35)…ebu basır’den: İmam caferi sadık aleyhisselamşöyle buyurdu:
kaim’in kıyamından önce bir yıl halk aç kalacak ve onları öldürülme korkusu saracak; malları, canları ve mahsulleri azalacak. bu olay Allah’ın kitabında açıkça yazar. sonra bu ayeti tilavet etti: “sizleri korku, açlık, mal, can ve mahsullerin eksilmesi ile mutlaka imtihan edeceğiz ve sabredenleri müjdele.”



36)Nuyam b. Hammad'ın Hz. Ka'b dan rivayetine göre;
Bir adam Şam'ı ve bir adamda Mısır'ı ele geçirdikleri zaman onlara Şam ve Mısır halkının bir kısmını öldürecekler ve bir kısmını da esir edecekler. Sonra küçük siyah bayraklarla donatılmış bir ordu (Haris/Hasani ve Mansur komutasındaki ordu ile Şuayb bin Salih et- Temim komutasındaki ordu) doğudan gelecek ve başlarında bulunan kişi Şam kralını öldürecektir. İşte o kimse, Hz. Mehdi'ye itaati teşvik eder.
NOT:Herkes bu olayı, Mısır için sırayla 1981, 1910, 1945 ve 1948 yıllarında suikast sonucu öldürülen Enver Sedat, Başbakan Boutros Ghali, Mısır Başbakanı Ahmed Maher Paşa ve Mısır Başbakanı Mahmoud Nukrashy Paşa; Şam için sırayla 1920, 1921, 1949, 1951, 1963 ve 1983 yıllarında suikast sonucu öldürülen Suriye'nin eski Cumhurbaşkanı Salah Al-Deen Beetar, Suriye Başbakanı Droubi Paşa, Suriye Başbakanı Muhsin al-Barazi, Ürdün Kralı Abdullah, Irak eski KralıDevlet Başkanı Abdül Karim KassimKerim Kasım ve Lübnan'ın Falanjist lideri Beşir Cemayel olaylarına ve 26 Ekim 1956 ve 1967 yıllarında İsrail ile Mısır arasında gerçekleşen savaşlara mal etmektedir. Bütün bunlar safsatanın da daniskası! Ayrıca İsrail Şam bölgesinin içine bile girmiyor. Rivayette kastedilen olay ileri yıllarda, Şam coğrafyasına ait ülkelerden biri olan Lübnan ile Mısır kralları arasında olacak ve Siyah Bayraklılar Kudüs şehrini fethettikten sonra gidip Lübnan kralını öldürecekler.

37)Keza (Naim b. Hammad) Demure bin Habib ve onun hocalarından tahric etti, Dediler ki: Süyfani ordusunu, Horasan ve Fars toprağından doğu’nun bütün insanlarına karşı gönderir. Doğu halkı ile defalarca savaşır. Bu savaşlar devam ederken, doğu’nun en uç noktasında Beni Haşim’den birisine (Haris/Hasani) biat edilir. Beni Haşim’den olan bu genç, Horasan ehli ile beraber çıkar ve başlarına Şuayb b. Salih Temimi olur. Bu genç sarışın olup hafif sakallıdır. Beş bin kişilik ordusu vardır. Bu ikisi birleşirler ve Şuayb b. Salih Temimi komutan olur. Bunların karşısına dağlar çıksa ezilir. Süfyani’nin ordusu ile savaşırlar, ancak Süfyani (ordusu) galip gelir. Haşimi genç kaçar. Şuayb b. Salih’de saklanarak Kudüs’e gelir ve Hz. Mehdi Şam’a ulaştığında onun için Kudüs’de bir ev hazırlar.
-Süfyan'ın ordusu, Horasan, Fars diyarı ve sonra Doğu'daki insanlara ulaşır. Doğu insanları onlara karşı çıkarak, defalarca savaşırlar. Sonra da sağ avucunda ben olan bir Haşimi'ye biat ederler. Allahü Teala, ona bütün yolları ve işleri kolay kılacaktır. Bu Haşimi'nin Horasan ehlinden 5000 civarında bir ordusu vardır, başlarında da Şuayb b. Salih Temimi bulunur. Bu Haşimi'nin rengi sarı, sakalı hafiftir. Ordusuyla, dağlar karşı çıksa, aşıp geçecektir. Süfyan’la (Süfyan’ın ordusuyla) savaşacak, ancak büyük bir savaştan sonra mağlup düşecek ve Kümme'ye kaçacaktır. Bu Haşimi, Mehdi ile babadan kardeş olup, mehdi zahir olduktan sonra o da çıkacaktır. Bazıları, onun Hz. Mehdi'nin amcaoğlu olduğunu söylemişlerdir. Şam'a geldiği duyulduğunda, ona Kudüs'te bir ev tahsis edilecektir. (Kütüb-i Sitte, Tabiin (*) ve Tebe-i tabiinden (**) gelen Mehdi hakkındaki rivayetler kısmından)
AÇIKLAMA=İran ülkesindeki Horasan bölgesinden çıkan Siyah bayraklılar İran (Horasan, Estahir kapısı, Rey), Irak (Kerkük/Akarkuka-Bağdat, Kufe), Suudi Arabistan (Mekke) ve Filistin bölgesinde bulunan Kudüs şehrini fethedene kadar başarılı olurlar; ancak Kudüs şehrine varamadan Ürdün ülkesinde çıkan savaşta Siyah Bayraklılar galip gelse de ‘Beni Adiy kabilesinden (Adiyoğullarından) Hz. Mehdi’nin ehli beytinden Horasanbölgesinin (bugün İran ile Afganistan arasında kalan) bir şehri olan Sicistan şehrinden çıkan Zat’ şehit olur. Ardından Lübnan şehrine gelerek oradaki Şam (Coğrafi bölge olarak kullanılmış) kralını öldürdürler. Sonra Suriye ülkesindeki Şam şehrine gelirler ve Süfyani ordusu ile tekrar savaşırlar, ancak Süfyani ordusu galip gelir. Haşimi genç olan Haris (Hasani) ve Mansur Mekke şehrindeki Kümme beldesine kaçarlar, Şuayb bin Salih de saklanarak Kudüs şehrine gelir ve burada Hz. Mehdi (a.s.)’ye bir ev yapar ve Hz.Mehdi (a.s.)’ın Şam şehrine geldiğini haber alınca onun yanına gelir ve sancağını Hz. Mehdi (a.s.)’ye katarak hilafeti ona teslim eder. Haris (Hasani) ve Mansur ise ondan önce Mekke şehrinde Hz. Mehdi (a.s.)’ye biat ederler.

38)"Hz. Ali'nin neslinde olan Süfyani'ye gelince; (1) O büyük cüsseli bir şahıstır. (2) Bu adam Mehdi'den önce etrafını yakıp yıkacaktır. (3) Bütün şark ülkelerini dolaşacak. (4) Birçok melikle harb edecek (5) Ve herkesi mağlub edecektir."
Mehdilik ve Imamiye, 82 (el-Isa'a, li Esrat's Saa, 167 'den nakil)

 

39)Büyük şehirler, dün sanki yokmuş gibi helak olur. Süfyani ile/ve ordusu kalabalık beş kabileyi istila eder, emrine alır. (Kütüb-i Sitte, İkdiddurer’de zikredilen diğer alametler kısmından)

 

40)Darekutni Sunen’de Muhammed b. Ali’den tahric etti. O şöyle dedi: Bizim Mehdimiz için iki alamet vardır ki, Allah semavat ve arzı yarattığından bu yana böyle bir şey vaki olmamıştır. Bunlar Ramazanın ilk gecesinde ay, yarısında ise güneş tutulmasıdır. Allah semavat ve arzı yarattığından beri böyle bir şey olmamıştır.
-Hz. Cabir (RA) dan, O da Muhammed b. Ali (RA) şöyle rivayet etmiştir:
"Bizim Mehdimiz için iki önemli alamet vardır ki, bunlar Cenab-ı Hakk'ın gökleri ve yeri yarattığı zamandan beri Ramazan'da hiç vaki olmamıştır. Bunlardan biri, Ramazan ayının ilk gecesinde ay tutulmasıdır. Diğeri de, Ramazan ayının ortasında meydana gelecek olan güneş tutulmasıdır." -Darekutni "Sünen" inde tahric etmiştir.-
-Mehdi için 2 alamet vardır ki, bunun birincisi, Ramazan'ın birinci gecesi ayın ikincisi de ortasında güneşin tutulmasıdır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 49)
-Ramazan'ın birinci gecesi ay, ortasında güneş tutulacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 199)
-Onun (Hz. Mehdi (a.s.)’nin saltanatı zamanında (çıkacağı yıl), Ramazan ayının on dördünde güneş tutulacaktır, o ayın ilkinde ise ay kararacak... (Mektubat-ı Rabbani, 2/1163)

41)Naim, Şureyk’den tahric etti. Dedi ki, bana ulaştı ki: Mehdi’nin çıkışından önce, Ramazan’da iki kez ay tutulması olacaktır.
-Ramazan'da iki defa Ay tutulması olacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)
-Mehdi'nin gelişi Razaman ayında ayın iki kere tutulmasına sebep olacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 200)
***41) ve 42) maddelerindeki rivayetlerden çıkan ortak sonuca dayanan rivayetler:

-Halka ibret olsun diye, Güneş’in oruç ayının ortasında ayın ise sonunda tutulması, Allah Teala Adem (s.a.v.)'i yeryüzüne indireli beri bu iki alamet vukua gelmemiştir. (İkdiddurer’de zikredilen diğer alametler kısmından, Kütüb-i Sitte)

-ebu basır der ki: İmam caferi sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “mehdi’nin zuhurunun alemeti ramazan ayının onüçü veya ondördünde güneş tutumasıdır.”

-... Güneş'in oruç ayının ortasında, Ay'ın ise sonunda tutulması... (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 37)

-kumeyt’in kardeşi verd şöyle der: imam ebu cafer muhammed bakır aleyhisselam şöyle buyurdu: “zuhur gerçekleşmeden önce ramazan ayının bitmesine beş gün kala ay tutulacak ve on beşinde ise güneş tutulacak. İşte o zaman müneccimlerin hesabı karışacak ve boşa çıkacak.”

-Mehdi'nin çıkmasından önce bir Ramazan içinde güneş iki defa tutulacaktır. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 440)
AÇIKLAMA=Bugüne kadar hep Ramazan’ın ortasında ay, sonunda ise güneş tutulmuştur. Bazıları maalesef rivayetleri çarpıtarak 1981-1982 ve 2002-2003 Ramazan aylarında her zamanki gibi vukua gelen ortasında ay, sonunda güneş tutulmalarının rivayetlerde kastedilen güneş ve ay tutulmalarının olduğunu söylüyorlar. Dünya var olduğundan beri Ramazan ayının ne başında ve sonunda ay tutulması, ne de ortasında güneş tutulması hiç olmadı. Böyle bir şey ilk defa Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurundan önceki Ramazan’da olacaktır. Özetle; Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurundan önceki son Ramazan ayının başında ay, ortasında güneş, sonunda ise ay ve güneş tutulması olacaktır.

42)Doğuda, semada üç gece görünen büyük bir ateşin çıkması. (İkdiddurer’de zikredilen diğer alametler kısmından, Kütüb-i Sitte)

-Ali oğlu Ebu Abdullah  Hüseyin (ra)’dan rivayet edildi. Buyurdu ki: Semadan bir alamet gördüğünüzde ki o doğudan geceleri doğan büyük ateştir. O zaman insanlar ferahlanacaklar. O alamet Mehdi’nin çıkışı demektir.
-Hüseyin b. Ali (RA) dan şöyle rivayet olunmuştur:
"Gökyüzünde doğu cihetinden, geceyi aydınlatan büyük bir ateş gördüğünüz vakit, işte o an, Mehdi'nin geliş vaktidir."
-Muhammed b. Ali (RA) dan şöyle rivayet olunmuştur:
"Doğu tarafından üç gün yahut yedi gün bir ateş gördüğünüz vakit Allah(c.c.)'ın dilemesi ile Hz. Muhammed (SAV)'nin kurtarıcı soyunun (Mehdi'nin) kıymetini biliniz."
-Doğudan üç veya yedi gün ardı ardına büyük bir ateş zuhur edecek, gökte karanlık görülecek, gökte alışılmış olan kırmızılığın aksine bambaşka bir kızıllık yayılacak. Yeryüzünün duyup anlayabileceği bir dille nida edilecek. (Kıyamet Alametleri, s. 166)
-Ebu Cafer b. Muhammed b. Ali (r.a.)’dan rivayet edildi. Buyurdu ki: Siz üç veya yedi gün, doğudan bir ateşi gördüğünüz zaman Al-i Muhammed’in çıkmasını bekleyiniz, inşaAllah’ü Teala, bir münadi Mehdi’nin ismi ile semadan nida edecek ki, doğuda batıda olan herkes bu sesi işitecek. Öyle ki korkudan, uykuda olanlar uyanacak, ayakta olan çökecek, oturan ise ayağa fırlayacaktır. O sesi işitip de “icabet eden” kimseye Allah rahmet etsin. Zira bu birinci ses Cebrail’in sesidir.

43)Kesir İbn: Mürne El Huderi’den Buyurdu ki: Ramazandaki olayların alameti, kendisinden sonra insanlar arasında ihtilafın olacağı semada bir alamettir.Sen ona yetişirsen azığını gücün yettiği kadar çoğalt. (Naim b. Hammad’da bu hadisi tahric etti)
-Hafız Ebu Abdullah El-Hakim'in, "El-Müstedrek" adlı eserinde Ebu Hureyre'den rivayetine göre, Resulullah şöyle buyurmuştur:
"Ramazan ayında şiddetli bir gök gürültüsü olacaktır. Uyuyanlar, bu gürültüden uyanacaklar ve uyanık olanlar korkacaklardır.
-Ebu Abdullah Nuaym b. Hammad'ın Abdullah b. Mes'ud'dan rivayetine göre, Resulullah şöyle buyurmuştur:
"Ramazan ayının ortası Cuma gecesi olduğu vakit, gökyüzünde şiddetli bir ses olacaktır. O ses, uyuyanı uyandıracak, oturanı kaldıracak. Cemaatin yanından ayrılmağa mani ve engeller çıkaracaktır. Böyle bir gece, depremlerin çok olduğu bir senenin gecelerinden olacaktır..."
-Naim, Hz. Ali (r.a.)’dan rivayet etti ki: Semadan bir münadi “Hak Al’i Muhammed’dedir”şeklinde bağırdığı zaman Mehdi (a.s.) zuhur eder, herkes sadece O’ndan konuşur, O’nun sevgisini içer ve O’ndan başka bir şeyden bahsetmezler.
-Deyleminin merfü olarak rivayetine göre;
Ramazan ayında iki defa gök gürültüsü gibi şiddetli kükreme olacaktır ki, uyuyanı uyandıracak ve uyanık olanı korkutacaktır...
-Keza (N.b. Hammad) Ebu Cafer’den tahric etti, buyurdu ki:Semadan bir münadi “Hak Al’i Muhammed’dedir”, yerden de bir münadi “Hak Al-i İsa’nın veya Abbas’ındır” (Ravi burada şüphe etti) diyecektir. Yerden gelen ses şeytanın kelimesi, semadan gelen ses ise Allah’ın yüce kelimesidir.
-Muhammed b. Ali’den, Buyurdu ki: O malum ses, Ramazan ayında Cuma gecesinde olursa onu dinleyin ve itaat edin. Eğer gündüzün sonunda olursa, o mel’un İblisin “Falan adam mazlum olarak öldürüldü” şeklinde nidasıdır. Bu sesin amacı, insanları şüphe ve fitneye düşürmektir. O günde niceleri tereddüt ve şaşkınlık içinde kalacaktır. O, birinci sesi Ramazanda işittiğinizde, ondan şüphelenmeyin zira o Cebrail’in sesidir ve bunun alameti Mehdi’nin ve babasının ismini zikretmesidir.

44)Naim b. Hammad ve Ebil Hasenil Harbi Harbiyat isimli eserlerinin birinci faslında Ali b. Abdullah b. Abbas’dan tahric ettiler. O dedi ki: Mehdi, güneş bir alamet olarak doğmadıkça çıkmaz.
-Hafız Ebu Bekir b. Ahmet b. Hasan El-Beyhaki ve Hafız Ebi Abdullah ve Naim b. Hammad Abdullah Abbas (r.a.)’dan tahric ettiler, Buyurdu ki: Güneş alamet olarak doğmadıkça, Mehdi çıkmayacaktır.
-Hafız Ebu Bekir Ahmed b. El-Hüseyin El-Beyhaki'nin Abdullah b. Abbas'dan rivayetine göre,
-Resulullah şöyle buyurmuştur:"Güneş ile beraber bir alamet doğuncaya kadar Mehdi zuhur etmez."

-Mutad şafak kızıllığı gibi olmayan bir kırmızılığın semada görülüp ufukta yayılması. (İkdiddurer’de zikredilen diğer alametler kısmından, Kütüb-i Sitte)

AÇIKLAMA= Güneşin doğuş ve batış çizgilerinde öyle bir kızarıklık olacak ki, ufuk kıpkızıl olacak. Bu alametin Güneş patlamalarıyla bir ilgisi yoktur. Tarihte belirli periyotlarla bazı asırlarda Güneş patlamaları hep görülmüştür, yine de görülecektir. Oysa rivayette belirtilen, Güneş’in alamet olarak belirmesi bugüne kadar dünyada hiç görülmemiş bir hadisedir, ilk defa böyle bir hadise görülecektir. Bu alametle birlikte, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) haber verdiği büyük fitnelerin başlangıcı olan kuyruklu yıldız da doğacaktır.

45)Ashabın verdiği habere göre, Resulullah Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
 "Vaad edilen Mehdi'nin zuhur mukaddimeleri olan Abbasi Melik Horasan'a vardığı zaman, ŞARK TARAFINDA İKİ DİŞLİ MÜNEVVER BİR BOYNUZ ÇIKAR."
-Naim b. Hammad Fiten’de, ve Ebu Cafer, Muhammed b. Ali (ra)’dan tahric ettiler. Buyurdu ki: Abbasi, Horasan’a ulaştığı zaman Şarkta boynuz şeklinde bir yıldız çıkar. Bu yıldız, ilk çıktığında Allah Nuh kavmini helak etmiştir. Hz. İbrahim ateşe atıldığında da çıkmıştır. Firavun kavmi yok edildiğinde ve Yahya b. Zekeriya öldürüldüğünde de görülmüştür. Siz o yıldızı gördüğünüzde fitnelerin şerrinden Allah’a sığının. O YILDIZIN DOĞMASI GÜNEŞ VE AY TUTULMASINDAN SONRA OLACAKTIR. SONRA FİTNELER ''ALACA KARGA'' MISIR’DA ZUHUR EDİNCEYE KADAR DEVAM EDER. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)
NOT:Bu yıldız geçtiğinde meydana geldiği rivayet edilen diğer önemli olaylar da şunlardır:

1-Hz. İsa doğmuştur.

2-Peygamber Efendimiz (sav)'e ilk vahiy gelmeye başlamıştır.

3-Osmanlı Devleti tarih sahnesinde yer almaya başlamıştır.

4-İstanbul Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildiğinde de bu yıldız görülmüştür.
-"O gelmeden önce, doğudan ışık veren bir kuyruklu yıldız görünecektir." (El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s.53)

-"Mehdi'nin çıkışından evvel, (her tarafı) aydınlatan, kuyruklu bir yıldız doğacaktır." (Kıyamet Alametleri, sf.200)

-Ka'bul Ahbar'dan şöyle rivayet olunmuştur:
"Doğuda bir yıldız doğacakır. Ayın, etrafı aydınlattğı gibi O da aydınlatacaktır."

-Doğu’dan ay’ı ışıklandıran bir yıldızın doğması, sonra bu yıldız eğrilir, öyle ki iki ucu birbirine yakın olur veya hemen hemen birleşir. (Kütüb-i Sitte, İkdiddurer’de zikredilen diğer alametler kısmından)

-Muhammed Ali Taba Tabie’nin dediğine göre: ''İmam Cafer el Sadık (a.s.) şöyle demiştir: ''Kuyruklu yıldızın doğuşu Arapları korkutur ve Doğu’da ay gibi parlayan bir yıldızdır. Tek dönüşüyle yakınlaşması biter ve gökte kırmızı görünür ve göklere yayılır ve (hadis kitabında) 'Yakınlaşan Doğu Nurunun' (Meşarık Envar El Yakiin) nedeni gibi 'Arapları korkutan Gezegenin Doğduğu zamandır o ve kuyruklu yıldız gibi görünür.' Yağmur kesilir, nehirler kurur, fırtınalar değişir ve malların fiyatı yükselir.''
-Emirülmüminin aleyhisselam şöyle buyurdu: ''… Ve  köşe bucakta benim oğluma yardım edecek olan dağınık Türk bayrakları zuhur edecek. Onlar kısa aralıklarla zuhur ederken Basra şehri harabe olacak ve emirlerin emiri (alaca karga) Mısır’da kıyam edecek.
AÇIKLAMA=Bazıları, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) çıkacağını haber verdiği tek önemli kuyruklu yıldız ile ilgili değişik rivayetleri ayrı ayrı kuyruklu yıldızları gösteren rivayetlermiş gibi doğan bütün kuyruklu yıldızları her birine ayrı ayrı uyarlıyorlar. Bu rivayetleri sırayla Halley ve Lulin kuyruklu yıldızlarına uyarladıkları gibi şimdi de doğacak olan ISON kuyruklu yıldızına uyarlayacaklar. Halbuki Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den gelen kuyruklu yıldız ile ilgili rivayetler aynı kuyruklu yıldızı anlatmaktadır ve bu kuyruklu yıldız Ramazan ayından sonraki Şevval ayında doğacaktır. Halley kuyruklu yıldızı Cemaziyelevvel ayında doğmuşken; Lulin kuyruklu yıldızı Safer ayında doğmuştur. ISON kuyruklu yıldızı da Muharrem ya da Safer ayında doğacaktır. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, her kuyruklu yıldız doğduğunda dünyada önemli birtakım hadiseler meydana gelmektedir. Neticede dünyada yaşanan tüm olaylar zaten genel manada bir alamettir.
 Rivayetlerde kastedilen kuyruklu yıldızın doğabilmesi için gerçekleşmesi gereken birtakım önemli alametler vardır, onların hiçbiri gerçekleşmeden bu kuyruklu yıldız asla doğamaz. Henüz tüm teknolojinin yok olmasıyla sona erecek olan Cebabire Devri bitip ardından başlayacak olan Krallık ve Hilafet Devri gelmemiş, Abbasi Devleti ve diğer devletler kurulmamış ve Abbasi Devleti yıkılmamışken ve Ramazan ayında her zamankinden farklı bir şekilde ilk defa başında ve sonunda ay, ortasında güneş tutulması olmamışken bu kuyruklu yıldız asla ve asla doğamaz.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in soyundan, evlad-ı resulden hüküm ve hakimiyet sahibi birisini temsil edecek olan ve Abbasoğulları (Abbasi Devleti) ayaktayken devletin halifeliğini yapan Abbasi Melik, Abbasi Devleti Süfyani ve Horasani tarafından yok edilince sağ kalarak saklanacak, aradan belli bir zaman geçtikten sonra İran melikiyle bir görüşme için temkinli bir şekilde Irak’tan İran’a gidecek; çünkü Süfyani ordusu Irak’tan sonra İran’a ve doğunun diğer ülkelerine saldıracakları için İran’da sular durulduktan belli bir süre sonra ortalama 1 ay içinde İran’a gider ve rivayette belirtildiği gibi dünya var olduğundan beri daha önce hiç vukua gelmemiş olan ay ve güneş tutulmasının yaşanacağı Ramazan ayından sonraki ay olan Şevval ayında tam İran’ın Horasan bölgesine varacak ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in çıkacağını haber verdiği kuyruklu yıldız Şark (Doğu)’da çıkacak/doğacak ve ardından gerçekten de bu ayda büyük fitnelerin başlangıcı olan savaş naraları olacak zaten ve Zilkade ayında da Hermeciddun (Armagedon) Savaşı başlayacak. Yine bu yıldız görülünce fırtınaların ve diğer doğal afetlerin artması, sıcaklıkların aşırı bir şekilde artması (bûyuh), yağmurun kesilmesi nehirlerin kurumasına ve yeryüzünün çoraklaşmasına sebep olacak. Bunun sonucunda malların fiyatı artacak, Fırat Nehri ve diğer nehirler kuruyacak ve Fırat Nehri yarılarak altın ve gümüş hazinesinden bir dağ çıkacak. Millet de ürünlerin fiyatı iyice artınca hiçbir şey alamaz hale gelecek ve mecburen yiyecek, içecek, kıyafet ve diğer ihtiyaçlarını karşılayabilmek için oradaki altın ve gümüş hazinelerine koşacaklar ve helak olacaklar. Bunun dışında taun (veba) ve kolera hastalıkları da iyice yaygınlaşacak. Bu kuyruklu yıldızın doğmasıyla başlayan fitneler Hz. Mehdi (a.s.) ile aynı zamanda Mısır’da zuhur edecek olan emirlerin emiri ''alaca karga'' zuhur edinceye kadar (3 ay) devam edecektir. Yani ''alaca karga'' Hz. Mehdi (a.s.) ile aynı zamanda Mısır’da zuhur edip ve oradaki fitneleri durdurup orayı adaletle dolduracak olan iyi kalpli bir adamdır.

46)ahmed bin muhammed bin ebu nasr der ki: İmam rıza aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “bu zuhurdan önce “bûyuh” olacaktır”
ama ben “bûyuh”un ne demek olduğunu anlamadım. hacca gittiğimde bir bedevinin “bu ne “bûyuh” bir gündür” dediğini duyunca ona sordum. “Şiddetli sıcak ve hararet” dedi.
AÇIKLAMA=Bir önceki açıklama kısmında, Şevval ayındaki kuyruklu yıldızın doğmasıyla gerçekleşecek olumsuz etkilerden birinin de ‘sıcaklıkların aşırı bir şekilde artması (bûyuh)’ olduğunu açıklamıştık.

47)"... Sizin içinizde koyunların burunlarından akan ve aniden öldüren hastalık gibi ölümcül iki hastalık (taun (veba) ve kolera) yaygınlaşacaktır." (Sahih–i Buhari.cizye(2/278 fethul bari)
-Hz. Ali şöyle buyurmuştur: "MEHDİ'NİN KIYAMININ ÖNCESİNDE KIRMIZI ÖLÜM ve BEYAZ ÖLÜM OLACAK..." (Ikdü'd-Dürer, s. 98, Gaybet-i Numani, s. 397, Gaybet-i Şeyh Tusi, s. 267, Biharü'l-Envar, cilt 52, s. 211)

-ali bin muhammed bin a’lemi ezdî, babasından o da dedesinden emirülmüminin aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu nakleder: “kaim’in kıyamından hemen önce kızıl ölüm, beyaz ölüm, mevsim çekirgesi (kırmızı renk dışındaki diğer renkteki göçmen çekirge) ve mevsime ait olmayan kana benzer kızıl çekirgeler (çöl çekirgeleri) çıkacaktır. kızıl ölüm katliamdır, beyaz ölüm ise taun’dur.”


AÇIKLAMA=Günümüzde dünyanın birçok yerinde kızıl ölüm (katliamlar) var. Beyaz ölüm (taun (veba), kolera vb. hastalıklar) şu an dünyanın belirli yerlerinde var. Mevsim çekirgeleri özellikle en çok Türkiye'de görülmekle beraber özellikle 2012 yılında Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri sıcak bölgeleri göçmen çekirgeler istilaya uğrattılar. Kırmızı çekirgeler (çöl çekirgeleri) 2012 ve 2013 yıllarında Kuzey Doğu Afrika Bölgesi ülkeleri ağırlıklı olmak üzere Mısır ve Suudi Arabistan, İsrail ve Lübnan’da belirdiler ve şimdi sırada Gazze Şeridi Ürdün’e, hatta Türkiye’ye (ülkemize) sıçrama tehlikesi var. Tüm bu tehlikeler, Dünya Foton Kuşağı’na girince biraz daha artacak, Yüce Peygamber Efendimiz Resulullah (s.a.v.)’in hadiste bildirdiği çift boynuzlu münevver kuyruklu yıldız çıktıktan sonra daha da yaygınlaşacak ve dünyanın birçok yerine sıçrayacak.
-Ebu Ca'fer Muhammed b. Ali (RA) dan şöyle rivayet olunmuştur:
"İnsanlar, şiddetli bir korku üzerinde olmadıkça, Mehdi zuhur etmez. Ondan önce zelzeleler, fitneler, insanların başına gelen belalar ve taun hastalığı zuhur edecektir.
Yine araplar arasında keskin kılıç ve insanlar arasında şiddetli ihtilaflar olacaktır. Dinleri hakkında dağınıklık ve hallerinde bir değişiklik meydana gelecektir. Nihayet gördükleri şeylerin azametinden, insanların köpeğinden ve bazılarının, bazılarını yemelerinden dolayı sabah akşam ölümü temenni edeceklerdir.
-…ebu basır’den:
imam muhammed bakır aleyhisselam şöyle buyurdu:

kaim zuhur etmeden hemen önce halkta şiddetli korku olacak, halkın başına felaketler, fitneler ve belalar gelecek ve ondan önce taûn hastalığı yayılacak. arapların içinde keskin bir kılıç çıkacak, halk şiddetli ihtilaflara düşecek, dinlerinde tefrikaya düşecekler ve halleri çok değişecek. öyle ki durumun korkunçluğunu ve halkın birbirini yediğini görenler sabah-akşam ölümü arzulayacaklar.



48)Müminlerin Emiri Ali (as)’den ... şöyle nakledilmiştir:
BAĞDAT’A KÖPRÜ YAPILDIĞI VE KUYRUKLU YILDIZLAR DOĞUDAN DOĞDUĞU ZAMAN ORDUNUN SÜVARİ BİRLİKLERİ KÖPRÜ ÜZERİNDE ÖLDÜRÜLECEKTİR.
(Muhtasar-u Basair-id Deracat Sayfa:237 ve Et Teşrif Bil Menun Sayfa:367 ve Bihar Cilt:41 Sayfa:178)
AÇIKLAMA=Bazıları bu rivayeti yanlış tevil etmektedirler. Çünkü bunların teviline göre güya bu rivayet; 2 Haziran 2007 yılında sabaha karşı Bağdat köprüsünün (Irak'ın kuzeyindeki Kerkük ve Erbil kentlerini güneydeki başkent Bağdat'a bağlayan Sarpa köprüsünün) direnişçilerce bombalanması (havaya uçurulması) olayını işaret ediyormuş. Bu tarihe kadar İkeya-Seki kuyruklu yıldızı (1965), Halley kuyruklu yıldızı (1986),Shoemaker-Levy 9(SL-9) kuyruklu yıldızı (1994), Hale-Bopp kuyruklu yıldızı (1997) doğmuştur/çıkmıştır. Oysa bu tarihte Linear Kuyruklu Yıldızı VZ13 (15 Temmuz 2007), LONEOS Kuyruklu Yıldızı (25 Ekim 2007), Holmes Kuyruklu Yıldızı (19 Kasım 2007), Yeni Yıl Kuyruklu Yıldızı (2008) Lulin kuyruklu yıldızı (Şubat 2009),  Pan-Starrs kuyruklu yıldızı (Mart 2013) henüz çıkmamıştı/doğmamıştı. ISON kuyruklu yıldızı (Kasım-Aralık 2013 veya Ocak 2014) dahi henüz çıkmamıştır/doğmamıştır. Ayrıca Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in çıkacağını haber verdiği, Ramazan ayında her zamankinin aksine vukua gelecek olan güneş ve ay tutulmasından sonra Şevval ayının başında çıkacak olan boynuz şeklinde münevver kuyruklu yıldız (en son çıkacak olan kuyruklu yıldız) dahi doğmamışken bu ve benzeri rivayetleri asılsızca çarpıtmak insanları bidate düşürür.


49)Kafirler Arab yarımadasına inerler, ordular düzenlenir, halife öldürülür, dertler de büyür.Şam surları üzerine bir münadi “Yaklaşan şer’den dolayı vay arabların haline” der. (Kütüb-i Sitte, İkdiddurer’de zikredilen diğer alametler kısmından)


50)"Dani, Sehr b. Havseb'den rivayet etti. Dedi ki, Resulullah (sav) buyurdu: Ramazan'da bir seda, Şevval'de bir ses, Zilkade'de kabileler arasında savaş olur. Hacılar talana uğrar. Mina'da ölülerin çok olacağı bir savaş olur, öyle ki orada taşları kan gölü içinde bırakacak kadar kan akar." (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 31)
-Şehr b. Huşeb (RA) dan rivayete göre, şöyle anlatmıştır:
"Deniliyordu ki; Ramazan ayında çok şiddetli bir ses, şevval ayında bir fısıltı, Zilkade ayında kabilelerin ayrılması, Zilhicce ayında kan dökülmesi, Muharrem ayında hacıların yağma edilmesi olayları meydana gelecektir." (İmam Ebu'l Hüseyin Ahmed b. Ca'fer b. El-Münadi "Melahim" kitabında tahric etmiştir.)
-"Ramazan'da bir seda olur (manası anlaşılır). Şevval'de de bir seda olur (manası anlaşılmaz). Zilkade'de kabileler çarpışır. Zilhicce'de hacılar talana uğrar. Muharrem'de gökten şöyle nida olur. "Dikkat ediniz. Filan kimse Allah'ın halkının hayırlılarındandır. Onu dinleyiniz ve ona uyunuz." (Ramuz El Hadis, 2/518)
-Dani bin Şerh bin Hauşeb'ten tahric etti, dedi ki: Resûlullah (sav) buyurdu: "Ramazanda bir seda,şevvalde bir ses, zilkadede kabileler arasında savaş olur. Hacılar talana uğrar, Mina'da ölülerin çok olacağı bir savaş olur. Öyle ki aralarda taşları kan gölü içinde bırakacak kadar kan akar. İnsanlar nihâyet Mehdî'ye gelirler. Ve Rükün ile Makam arasında kendisi istemediği hâlde ona bîat ederler eğer kabul etmezsen boynunu vururuz derler yer ve gök ehli ondan razı olur."
-Hafız Ebu Abdullah El-Hakim'in, "El-Müstedrek" adlı eserinde Ebu Hureyre'den rivayetine göre, Resulullah şöyle buyurmuştur:
"Ramazan ayında şiddetli bir gök gürültüsü olacaktır. Uyuyanlar, bu gürültüden uyanacaklar ve uyanık olanlar korkacaklardır.
Sonra Şevval ayında çeteler ortaya çıkacaktır.
Sonra Zilhicce ayında şiddetli bir savaş olacak.
Sonra Muharrem ayında haramlar çiğnenecek ve Allah (c.c.)'ın yasak ettiği şeyler yapılacak.
Sonra Safer ayında ölümler olacak.
Sonra Rebiu'l-Evvel ayında kabileler birbirlerine düşecekler.
Sonra Cemaziyu'l -Evvel ve Cemaziyu'l- Ahir ayları (Cemadül Sani), Receb ayı arasında çok tuhaf olaylar meydana gelecektir."
AÇIKLAMA="Şevval ayında çeteler ortaya çıkacaktır" ifadesinden kasıt: Birbirlerine düşman tüm grupların inançları veya menfaatleri gereği bir safı/tarafı eksen tutmaya başlaması ve gerilimin son raddesine ulaşması.
"Zilhicce ayında şiddetli bir savaş olacak" ifadesinden kasıt: Hermeciddun (Armagedon) Savaşı tam manasıyla başlamış olacaktır; yani Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhuruna yaklaşık 70 gün kala bu savaş tam manasıyla başlamış olacaktır.
"Muharrem ayında haramlar çiğnenecek ve Allah (c.c.)'ın yasak ettiği şeyler yapılacak" ifadesinden kasıt: Şam (Emevî) Camii'nin mihrabında içki meclisi kurulup, gündüz gözüyle kadınla cimâ edecek raddeye varacak. Bir müslüman kalkıp: "Yazık size! İmandan çıkıp da sonra kafir mi oldunuz? Şüphesiz ki, bu yaptığınız helal değildir!" diyecektir. Bunun üzerine Süfyani kalkıp onun kellesini vuracak ve ona desek çıkan herkesi de katledecek. İşte tam o anda gökten bir münâdi: "Ey insanlar! Şüphesiz Allah, zorba münafıkları ve onların taraftarlarını sizden uzak etmiştir ve sizin başınıza Muhammed ümmetinden en hayırlısını tâyin etmiştir. Haydi ona Mekke'de kavuşun. Şüphesiz ki, o Mehdi'dir. İsmi de Ahmed (bir rivayet Muhammed) ibn-i Abdullah'tır." diye nidâ edecek.
"Safer ayında ölümler olacak" ifadesinden kasıt: Hz. Mehdi (a.s.) bütün zorba, fasık, münafık ve kafirlerle harp edeceği için Muharrem ayındaki şiddet, bu aydan sonra gelen Safer ayında daha çok artacaktır, dolayısıyla bu ayda ölümlerde artış olacaktır.
"Rebiu'l-Evvel ayında kabileler birbirlerine düşecekler" ifadesinden kasıt: Birbirleriyle savaşmayan taraflar bile kabileler şeklinde birbirleriyle muharebe edecekler; çünkü Hz. Mehdi (a.s.) zuhur edince dünya çapında büyük azgınlaşmalar, entrikalar, tefrikalar, çalkantılar, kargaşalar, savaşlar (hadiseler/fitneler) görülecek.
"Cemaziyu'l -Evvel ve Cemaziyu'l- Ahir ayları (Cemadül Sani), Receb ayı arasında çok tuhaf olaylar olacak" ifadesinden kasıt: Dünya çapında Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle çok büyük kerametler zuhur edecektir/görülecektir.
-"Şevval ayında ayaklanma Zilkade'de harb konuşmaları, Zilhicce'de ise harb vaki olacak. Hacılar soyulacak, kanları akacak." (Kıyamet Alametleri, sf. 166)
AÇIKLAMA=Herkes bu rivayetin 2. cümlesini (son cümlesini) yazmayarak bu rivayeti yanlış tevil ederek; Hicri 1400 Zilhicce 1980 Ekim ayında gerçekleşmiş olan İran-Irak Savaşı’na mal etmektedir. Halbuki rivayetin tamamına ve buna benzer diğer rivayetlere bakılınca bu olayların Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurundan hemen önce gerçekleşeceği kesinlikle ortaya çıkmaktadır.
-"Ikdiddurer" isimli kitaptaki alametlerden:

"Şevval'de savaş nidaları, Zilhicce'de harb ve kıtal olur, yine Zilhicce'de hacılar talana uğrar, hatta caddeler kandan geçilmez ve haramlar çiğnenir. Beytül Muazzam'ın (Kabe’nin) yanında büyük günahlar işlenir." (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 37)

-Şevval'de (manası anlaşılmayan) savaş naraları, Zilhicce'de (dünya) harp(i) ve kıtal (muharebe, kavga) olur, yine Zilhicce'de Hacılar talana uğrar (öldürülür), hatta caddeler kandan geçilmez ve haramlar çiğnenir. Beyt-ül Muazzama'ın (Kabe’nin) yanında büyük günahlar işlenir. Yine Cemadül sani ve Recep aylarında da pek çok hayret verici şeyler görülür.Hercümerç çoğalarak devam eder. Üçten biri öldürülür üçten biri de ölür. Baştaki sorumluların hepsi de zalim olur. Kişi mümin akşamlar, kafir olarak sabahlar. (Kütüb-i Sitte, İkdiddurer’de zikredilen diğer alametler kısmından)

AÇIKLAMA=Herkes bu rivayetleri yanlış tevil ederek; 1407 yılı Zilhicce ayında (Hac mevsiminde), Beyt-ül Muazzama'nın (Kabe'nin) yanında çıkan olaya, yani bu hadisede caddelerde gösteri yapan hacılara saldırılarak 402 kişinin katledilip çok fazla kan akıtılarak Beyt-ül Muazzama'nın (Kabe’nin) yanında Müslümanların (Suudi Arabistan askerleri ile İranlı hacıların) birbirlerini öldürmeleri ile büyük günahlar işlenerek haramlara girilmesi olayına ve yine aynı zamanlarda Basra Körfezi'ndeki gerginleşme, yani İran-Amerika arasındaki gerginleşme ve savaş durumunun meydana geldiği olaylara mal ederek çok büyük veballere girmektedir. Halbuki rivayetlerin tamamına ve buna benzer diğer rivayetlere bakılınca tüm bu tevillerin birer safsatadan ve sapıklıktan ibaret olduğu, bu rivayetlerde geçen Kabe’nin yanında büyük günahların işlenmesi ifadesinden kastın; Kabe’nin yanında içindeki gömü hazineleri için üçü de halife oğlu olan üç kişinin savaşacak olmalarıdır. Zira bu hazineler hiçbirine nasip olmayacaktır; çünkü Doğu’dan çıkacak olan Siyah Bayraklılar Irak’a gidip esirleri kurtardıktan sonra Mekke’ye gelip onları öyle bir öldüreceklerdir ki, daha önce hiç kimse onları öyle öldürmemiştir. Bu olayların Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurundan hemen önceki Zilhicce ayında gerçekleşeceği kesinlikle ortadır.
-Naim b. Hammad ve Hakim, Amr b. Suayb'dan rivayet ettiler:

"Zilkade ayında kabileler savaşır, hacılar kaçırılır, melhameler olur." (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 34)

-Naim b. Hammad ve Hakim, Amr b. Şuayb’dan, O babasından, babası da dedesinden tahric etti, şöyle dedi Resullulah (s.a.v.) buyurdu:Zilkade ayında kabileler savaşır, Hacılar kaçırılır, melhameler olur. Sahipleri (Mehdi) çekinir ve neticede istemediği halde Ehli Bedir sayısınca insan Ona, Rükun ve Makam arasında, biat eder. Yer ve gök ehli de ondan razıdır.
AÇIKLAMA= Bu olaylar onun zuhurundan hemen önce Zilkade ayında gerçekleşecektir. Süfyani taraftarı olan bir kısım Mekkeli kafir Araplar hacılara saldırarak onlara işkence edecekler,  üstlerini başlarını soyarak onları yağmalayacaklar, pek çoğunu öldürülecekler ve bir kısmını da esir alacaklar.
-…abdullah bin sinan’dan:
imam caferi sadık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum:
Ölümler ve katliamlar halkı öylesine saracak ki sonunda (Kabe’nin) haremine sığınacaklar. Katliamların şiddeti yüzünden sadık bir münadi şöyle nida edecek: “Savaşıp katletmek neden? Sahibiniz filancadır.”
-"Onun (Hz. Mehdi (a.s.)’nin) çıkacağı yıl, insanlar hacca, başlarında bir emir bulunmadan gidecekler. Hep birlikte Beyt-i Şerif'i tavaf edecekler, sonra Mina'ya indiklerinde, köpekler gibi birbirine saldıracak, hacılar soyulacak, kanlar Akabe Cemresinin üzerine akacak." (Kıyamet alametleri, s. 168-169)
-Naim b. Hammad Abdullah b. Amr'dan rivayet etti. O şöyle dedi:

"İnsanlar başlarında bir imam bulunmaksızın haccederler. Mina'ya indiklerinde etrafları, köpeklerin sarışı gibi sarılıp, kabilelerin birbirine girmesi ile büyük savaşlar olur. Öyle ki ayaklar kan gölü içinde kalır."
(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 35)
-“İnsanlar başlarında bir imam bulunmaksızın Hac ederler. Mina’ya indiklerinde etrafları, köpeklerin sarışı gibi sarılıp, kabilelerin birbirine girmesi ile büyük savaşlar olur. Öyle ki ayaklar kan gölü içinde kalır. İnsanlar endişeyle onların en hayırlısına koşarlar. Ve ona geldiklerinde onu Kâbe duvarına yapışmış ağlar bir halde bulurlar. Ben onun gözyaşlarını adeta görür gibiyim. Ona ‘Gel sana biat edelim’ derler. O ise, ‘Yazık size, ne kadar söz bozdunuz, ne kadar kan döktünüz.’ der ve sonra istemediği halde biatlarını kabul eder. Eğer siz ona yetişirseniz ona biat ediniz, çünkü o yerde de gökte de Mehdi’dir.” (İmam-ı Suyûtî)
AÇIKLAMA=Herkes bu rivayeti yanlış tevil ederek; "onun çıkacağı yıl" cümlesi kullanarak Mehdi'nin çıkış tarihinde Hac sırasında meydana gelecek bir katliama dikkat çekildiğine ve 1979 yılında Hac sırasında gerçekleşen Kabe baskınında aynen böyle bir katliam yaşandığına mal etmektedir. Halbuki bu olaylarda sadece 30 kişi ölmüştür. Oysa bu rivayette geçen "onun çıkacağı yıl" ifadesinden maksat, Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur edeceği yıldır ve yukarıdaki en son rivayet bunu net olarak ortaya koymaktadır.
-Keza (N.b. Hammad) Hakem b. Nafi’den tahric etti. Buyurdu ki: Kabileler arasındaki savaşlardan sonra (Zilkade ve Zilhicce aylarından sonraki Muharrem ayında), insanlar Mina ve Arafat’da iken münadi, “Emiriniz falandır” diye seslenir ve arkasından ikinci bir ses gelir. “Agah olun, bu münadi kesinlikle doğru söyledi” der. Bunun üzerine insanlar silahlarını sıyırırlar şiddetle çarpışırlar. İşte o zaman (Muharrem ayında) semadan kendini belli eden bir el görünür ve savaş ise şiddetlenir. Hak yardımcılarının sayıları Bedir Savaşçıları sayısınca kalana kadar bu şiddet devam eder ve onlar da sahiblerine (Mehdi’ye) biat etmek için giderler.
-“Muharrem ayında bir münadi semadan “Agâh olun Allah’ın seçtiği kişi falandır, onu dinleyin ve itaat edin” diyecektir ve bu çok şiddetli savaşların ve fitnelerin bulunduğu bir senede olacaktır.” (İmam-ı Suyûtî)
AÇIKLAMA=Muharrem  ayında hacılar Mina ve Arafat’ta iken semadan art arda 2 ayrı münadinin sesini duyacakları zaman hacılar azgınlaşarak silahlarına sarılacaklar (demek ki Muharrem ayında hacılar, bu aydan 2 ay evvelki Zilkade ayında Süfyani taraftarı olan bir kısım kafir Arapların kendilerine saldırmaları sonucu başlarına gelen böyle bir fitne neticesinde temkinli olmak için yanlarında silah taşıyacaklar) ve mezhep ve ırk farkı gözetmeksizin Bedir ehli sayısınca kalıncaya kadar (50 tanesi kadın olan 313, 314 veya 315 kişi) şiddetle birbirleriyle çarpışacaklar. Aşure gecesinin yatsı vaktinde Hz. Mehdi (a.s.) Kabe duvarına yaslanacak, Kabe’nin kenarında (Kabe kapısının yanında); Rükn-i Yemani ile Makâm-ı İbrahim (Makam) arasında tekbir alarak/çekerek zuhur edecek. Onlar da endişeyle Hz. Mehdi (a.s.)’nin yanına koşacaklar onu yüzünü Kabe duvarına yapışmış ağlar halde bulacaklar ve biatlarını kabul etmesi için onu sıkıştıracaklar, peşinden kovalayacaklar ve en sonunda onu Hacer-ül Esved ile Makam-ı İbrahim (Makam) arasında tekrar bulup ölümle tehdit edecekler ve eğer kendilerini başında Haddam’dan birisinin bulunduğu Süfyani ordusuna karşı korumadığı takdirde akacak olan kanlarının günahlarının bedelinin onun boynuna olmasını niyaz edecekler, o da onların akıttıkları kanlardan ötürü sitem edecek ve istemediği halde/zorla biatlarını kabul edecek. Daha sonra Hz. Mehdi (a.s.), onlara 2 rekat namaz kıldıracak ve Makam'ın yanında minbere çıkarak bir hutbe irad edecektir/okuyacaktır.

51)Keza (N.b. Hammad) Yusuf b. Zikarabat’dan tahric etti, Dedi ki:Şam’da bir halife olur Medine’lilerle savaşır. Medine ehli, kendilerine karşı bir ordunun gelmekte olduğu haberini alınca içlerinden yedi kişi Mekke’ye giderler ve saklanırlar. Medine reisi, Mekke reisine bu yedi kişinin kendisine ulaştığında öldürülmesini ister. Bu durum Mekke Reisinin ağırına gider ve bir gece kendisine sığınan bu yedi kişiye, önce “serbestsiniz, emniyetle gidiniz” der, onlar çıkarlar, ancak sonra ikisini geri çağırarak birini öldürür. Diğeri kaçarak arkadaşlarına yetişir ve hep beraber Taif’e giderek dağlarda barınırlar. İnsanlar onlarla irtibat kurar. Mekkelilerle savaşırlar fakat esir düşerek Mekke’ye geri getirirler. Bu yedi kişinin başkanı öldürülür ve geride kalanlar Beyda’da ordunun batma olayına kadar Mekke’de kalırlar.
-Tabarani Evsad’da Ümmü Seleme’den tahric etti. Resulullah (s.a.v.) buyurdu: Doğunun hakimi Batı melikine gider ve O’nu öldürür. Sonra Batı meliki de doğaya gider onu öldürür. Ondan sonra Batı meliki, Medine’ye bir ordu gönderir, ancak bu ordu yere batırılır. Sonra ikinci bir ordu gönderir. Bu arada Medine halkından bir kısım insanlar bir araya gelirler, Harem’den çıkan bir kimsenin etrafında, dağınık olarak, gelen  kuşlar gibi toplanırlar. Öyle ki aralarında kadınların (50 kişi) da bulunduğu üç yüz on dört kişilik bir grub oluştururlar. Onlar her zalime ve Cebbar oğlu Cebbar’a galip gelir. O’nun devrinde, ölülerin dirilere imreneceği bir adalet görülür. O yedi yıl kalır (Hz. İsa’nın kırk senelik döneminde). Sonra ise yerin altı, üstünden daha hayırlı olur.
-Naim b. Hammad, İbni Abbas’dan tahric etti, O dedi ki: Medine reisi, Mekke’deki Haşimilere bir ordu gönderir, ancak Haşimiler bu orduyu hezimete uğratır. Bunun üzerine Şam’ın o günkü sahibi olan Süfyani, içinde altı yüz yabancı olan yeni bir orduyu tekrar Haşimi’lerin üzerine gönderir. Aydınlık bir gecede bu ordu çöle giderken, bir çoban farkederek “Vay  Mekke’nin başına gelene”şeklinde söylenirken, ordunun birden gözünün önünden kaybolduğunu görünce“SübhanAllah kısa zamanda nasıl da yok oldular” diyerek onların battığı yere gelip ve yarısı yerde, yarısı yerin dışında kalmış bir yorganı yakalayarak, çıkarmaya çalışır. Lakin çıkaramaz ve o zaman ordunun toprağa battığını anlar. Mekke reisine bunu müjdelemek için gider ve bunu duyan Mekke reisi “Elhamdülillah, bize kendisinden haber verilen alamet işte buydu” der.
-Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın zevcelerinden Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
… Onları (ortadan kaldırmak için) Şam'dan bir ordu gönderilecek. Ordu Mekke-Medine arasındaki el-Beyda'da yere batırılacak. İnsanlar bu (kerameti) görünce ona Şam'ın Ebdal'ı ve Irak ahalisinin velileri ona gelip biat ederler. Sonra Kureyş'ten, dayıları (bir tanesinin adı Kenane) Kelb kabilesinden olan bir adam (Sahari=Hz. Mehdi (a.s.)’nin amcazadesi) zuhur eder ve (Mehdi ve adamlarına) karşı bir ordu gönderir. Ama onlar bu orduya galebe çalarlar. Bu ordu, Kelbi'nin (ihtirasıyla çıkarılmış) bir ordudur. Bu Kelbi'nin ganimetine iştirak edemeyen zarara uğramıştır…
Ebu Davud, Melahim 1, (4286, 4288, 4289).

52)“Süfyânî, bir ordu göndererek Medine’de Beni Haşim’den kim varsa öldürülmesini ister. Beni Haşim’den ele geçirilenler öldürülür ve geride kalanlar dağlara kaçarak Mehdi, Mekke’den çıkana kadar saklanırlar. Mehdi zuhur ettiği zaman Medine’den kaçan bu insanlar Mekke’de onun etrafında toplanırlar.” (İmam-ı Suyûtî)
-Keza (N.b. Hammad) Hz. Ali’den tahric etti, Dedi ki: Medine’ye gönderilen bir ordu, Beni Haşim’den kadın ve erkekleri öldürür. Hz. Muhammed (s.a.v.) ehlinden bir kısmını da esir alır. O zaman Mehdi ve MebisMedine’den Mekke’ye kaçarlar. Süfyani ise onları yakalamak için bir ordu gönderir. Ancak onlar Mescid-ül Harama varmış olurlar.
-Keza (N.b. Hammad) Ebu Hureyre’den tahric etti. Buyurdu ki: Medine’de büyük bir vakıa olur. Öyle ki yağ taşları kan içinde kalır. Bu vak’ada bir kadının öldürülmesi, bir kırbacın sallanması kadar kolaydır. Bu olay Medine’den yirmi dört mil kadar yayılır. Sonra Hz. Mehdi’ye biat edilir.

53)Zuhurundan hemen önce, bir halifenin ölümünde ihtilaf olacaktır. İşte tam o esnada, Medine'de bulunan Hz. Mehdi, Mekke'ye gelecek ve Mekke'liler, kendisi istemediği halde ondan ortaya çıkmasını talep edecekler ve sonunda Rükun (Kabenin köşesi) ile Makam (Hz. İbarahim'in makamı) arasında ona biat edeceklerdir.
-“Bir halifenin ölümü anında (ehl-i hal ve akd arasında) ihtilaf olacak. (O zaman) Medine ahalisinden bir adam (Mehdi), kaçarak Mekke’ye gidecek. Mekke halkından bir kısmı ona gelecek ve istemediği halde onu (evinden) çıkaracaklar. Rükn-ü Yemanî ile Makam-ı İbrahim arasında ona biat edecekler. Onları (ortadan kaldırmak için) Şam’dan bir ordu gönderilecek. Ordu Mekke-Medine arasındaki el-Beyda’da yere batırılacak. İnsanlar bunu görünce Şam’ın Ebdâl’ı ve Irak ahalisinin velileri ona gelip biat ederler. Sonra Kureyş’ten, dayıları Kelb kabilesinden olan bir adam zuhur eder ve (Mehdi ve adamlarına) karşı bir ordu gönderir. Ama onlar bu orduya galebe çalarlar. Bu ordu, Kelbî’nin (ihtirasıyla çıkarılmış) bir ordudur. Bu Kelbî’nin ganimetine iştirak edemeyen zarara uğramıştır. Mehdi, malı taksim eder. Halk arasında peygamberlerinin sünnetini (ihya eder ve onun) ile amel eder. İslâm yeryüzüne yerleşir. Yedi yıl hayatta kalır. Sonra ölür ve müslümanlar cenaze namazını kılarlar.” (Ebu Dâvud: 4286, 4288, 4289)

-ebu basir der ki: İmam caferi sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “halk arafat’ta durduğunda hızlı bir deveye binmiş birisi gelerek halifenin öldüğünü bildirecek. İşte onun ölümü ardından, ali muhammed aleyhimusselam’ın ve bütün halkın kurtuluşu gerçekleşecektir.

-ebu tüfeyl der ki: İbn-ül kevvâ, emirülmüminin aleyhisselam’a gazap hakkında bir soru sorduğunda, o şöyle buyurdu: gazaptan uzaklaşın. İki ölümün arasındaki iki ölümden ve hızlı deveye binen adamdan uzaklaşın. o hızlı deveye binen kimdir? bilir misin o devenin ortası ile ayağının bağı birbirine karışmıştır. o adam halka bir haber verecek onlar da onu öldürecekler. İşte (asıl) gazap o zaman başlayacaktır!


54)Rükun ile Makam arasında bir Haşimi (Nefs-i Zekiyye) öldürülür. (Kütüb-i Sitte, İkdiddurer’de zikredilen diğer alametler kısmından)

 -Hacerü'l-Esved'le Makâm-ı İbrahim arasında da (Ehl-i Beyt'ten mübarek bir zat olan) Nefs-i Zekiyye'yi şehid edecekler. İşte o zaman Allah-u Tealâ da gazaba gelecek, gök ehli de gazaba gelecek.
« Ebû Amr ed-Dânî, Ali el-Müttakî, Kitâbu'l-Burhân fî alâmâti Mehdiyyi âhiri'z-zemân, no:152, 2/691 | Berzencî, el-İşâ'a li eşrâti's-sâ'ah, sh:209 »
-İmam Sadık (a.s) bu konu hakkında şöyle buyuruyor:
“Kaim’in (a.f) kıyamı ile Nefs-i Zekiye’nin öldürülmesi arasında yalnızca on beş gecelik bir mesafe vardır.”
-Ammar ibni Yasir’den r.a. şöyle dedi:

Nefsi zekiye öldürülünce, kardeşi de Mekke’de öldürülür. Semadan bir münadi çağırır –Emiriniz, filancıdır- İşte yeryüzünü adalet ve hak ile dolduran Mehdi o’dur.”)

55)Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdular:
Süfyani’nin Medine’ye gönderdiği ordu üç günlük bir işgalden sonra Mekke’ye yönelir, ancak Beyda’ya geldiğinde Allah-u Teâlâ “Ya Cebrail onları cezalandır” emri ile Cebrail Aleyhisselâm’ı gönderir ve Cebrail Aleyhisselâm bir ayağını yere vurarak bu orduyu toprağa gömer. Sadece Süfyânî’ye haber getirecek iki kişi sağ kalır. Bu iki kişi Süfyânî’ye gelip durumu anlattığında o herhangi bir korku duymaz. Bu sırada Kureyş soyundan bir grup insan Konstantiniyye’ye kaçar. Ancak Süfyânî Rum büyüğüne haber göndererek bunları geri istetir. Bu kişiler ona iade edilir. Süfyani de Şam kapısında onların boynunu vurdurur.
-İmam Bakır (a.s) bu konu hakkında şöyle buyurmuştur:
“Mehdi’nin (a.f.) Mekke’ye doğru gittiği haberi Süfyani ordusunun komutanına (Haddam’a) ulaşınca, O da onun izini bulmak için bir ordu gönderir ancak onu bulamayacaklar... Süfyani ordusu Beyda’ya ulaşacak ve tam o sırada gökten şöyle ses işitilecektir: “Ey Beyda! Bu kavimi yok et.” (Beyda) çölü de onları içine çekecektir.”
-Bezzar, Hz. Enes (r.a.)’dan tahric etti, dedi ki: Bir gün Peygamber (s.a.v.) Ümmü Seleme’nin evinde uyurken birden uyanarak “Biz Allah içiniz ve Allah’a döneceğiz.” Dedi. Ümmü Seleme “Niçin böyle dediniz Ya Resullullah” dediğinde, Peygamber (s.a.v.) buyurdu: Medine’li bir şahsı aramak için Irak tarafından gelen bir ordu sebebi ile ki, Allah Teala o ordudan o şahsı korur ve onlar Zülhuleyf’den Beyda’ya geldiklerinde yere batırılırlar. Onların önde olanları, arkadakilere yetişemedikleri gibi, arkadakiler öndekilere kıyamet gününe kadar yetişemezler.

-cabir bin yezidi cufi şöyle der: İmam ebu cafer muhammed bakır aleyhisselam şöyle buyurdu:

“süfyani ordusunun komutanı beyda’ya inecek ve tam o sıradaki gökten şöyle nida gelecek: “ey beyda! bu kavimi mahvet.” çöl de onları toprağın içine çekecek ve onlardan sadece üç kişi kurtulacak, allah onların yüzlerini arkalarına çevirecek, o üçü kelb kabilesindendir ve şu ayet onların hakkında nazil olmuştur: “ey kendilerine kitap verilenler! yüzlerinizi mahvedip geriye döndürmeden, elinizdeki kitapları doğrulamak için nazil ettiğimiz kitaba inanın.” (mübarek “nisa” suresi 47. ayeti şerife.)
-Naim, Amr b. Asi’den tahric etti. O şöyle dedi: Beyda’da ordunun yere batırılışı Mehdi’nin çıkış alametidir.
-Nuaym b. El- As şöyle demiştir:
"Beyda denilen yerde bir ordunun helak edilmesi olayı meydana geldiği zaman işte o, Mehdi'nin zuhurunun alametidir."
-Keza (Naim b. Hammad) Hz. Ali’den tahric etti. O dedi ki: Süfyani’nin Mehdi üzerine gönderdiği ordu Beyda’da batınca, bu haberi duyan Şam ehli, Mehdi’nin çıktığını ve O’na biat edilmesi gerektiğini söyleyerek, kendi halifelerini ölümle tehdit ederler. Bunun üzerine halife, hazinelerini de yanına alarak Mehdi’ye biat için Beytül Makdis (Kudüs)’e gelir. Arab ve Acem savaşçılar, Rum ehli ve onların dışındaki pek çok insan da biat için Mehdi’ye gelirler. Hatta Hz. Mehdi, Konstaniyye ve diğer şehirlerde mescidler inşa eder.

-zürare bin a’yan der ki:
imam caferi sadık aleyhisselam’a şöyle arzettim: Allah sana maslahat versin. ben kaim aleyhisselam hakkında şaşırıyorum. çölde birçok ordular yerin dibine girmesi ve gökten bir nida gelmesine rağmen nasıl ona karşı savaşacaklar?
buyurdu ki: şeytan onların peşini bırakmayacak öyle ki tıpkı Resulullah’a akabe günü biat edilirken nida ettiği gibi nida edecek.
56)Fırat altından bir hazineyi nerede ise ortaya çıkaracak. Kim onda hazır bulunursa ondan bir şey almasın. (Bu hadise Buhari ve Müslim’de tahric etmişlerdir.)
-Naim b. Hammad Fiten isimli Kitabında tahric etti ki: Fırat neredeyse altından bir dağı ortaya çıkaracak, insanlar bunu duyduklarında oraya gelirler ve oradaki bir kimse: “Vallahi insanlar bırakılsa bunun hepsini alıp götürebilirler” der. Bunun üzerinde bir birbiriyle savaşırlar. Bu savaşta her yüz kişiden doksan dokuzu ölür. (Bu hadisi Ahmed b. Hanbel’de tahric etmiştir. )
-Ebu Davud, Ebu Hureyre’den tahric etti. Buyurdu: Fırat altından ve gümüşten bir dağı ortaya çıkaracak. Bunun üzerinde her dokuzundan yedisi öldürülür. Siz ona yetiştiğinizde ona yaklaşmayın.
(Bu hadisi Naim b. Hammad’a Ebu Hureyre’den nakille Fiten isimli kitab’da yazmaktadır.)
-Müslim, Ubey’den tahric etti. Dedi ki: Fırat altından bir dağı açığa çıkarmadıkça kıyamet kopmayacaktır. O zaman insanlar onun üzerinde savaşacak ve her ondan dokuzu ölecektir. (Bu hadisi İbni Mace’de Ebu Hureyre’den rivayet etmiştir.)
-Tabarani, Übey’den tahric etti. Dedi ki: Üzerinde insanların her yüz’den dokan dokuz’unun öldürüleceği altından bir dağı Fırat ortaya çıkarmadıkça kıyamet kopmaz. Onlardan herbirisi “Keşke ben almış olsaydım” diyecektir.  (Müslim de bu hadisi Ebu Hureyre’den tahric etmiştir.)
-Ebu Hureyre (r.a.)'dan rivayetedildi Rusulullah (s.a.v.) buyurdu: 4'üncü fitne on sekiz gün (veya/yıl) sürer. Sonra açılır. O zaman Fırat altından bir dağı ortaya çıkarmış olur. Ümmet ona üşüşür. Bunun üzerine her dokuzdan yedisi öldürülür.
-Fırat altından bir dağı ortaya çıkarır. Onun üzerinde insanlar çarpışırlar. Her yüzden doksan dokuzu’nun öldürülür. Kıyamet ancak gündüzün kopacaktır. (İbn Asakir, Ebu Hureyre’den tahric etmiştir.)
-Ka’b tan, şöyle rivayet edildi:

Lam nahiyelerinde biraz ötesinde Fırat etrafında büyük bir ordu toplanır, mal üzerine savaşırlar. Her bir dokuz kişiden yedisi öldürülür. Bu, Ramazan ayında işitilen şiddetli ses ve korkudan sonra ve üç sancağın ayrılmasından sonradır.  Onlardan her biri mülkü (idareyi) kendileri için ister, içlerinde Abdullah isminde biri kişi vardır.”
-Naim b. Hammad ve Hakim Sahih diyerek, Hz. Ali İbni Ebi Talib (r.a.)’dan tahric ettiler, Buyurdu ki: “Öyle bir fitne olacak ki insan o fitneye, altının cevherde bulunması gibi karışmış olacaktır. Siz, zalimleri hariç Şam ehli hakkında fena söz söylemeyin. Zira onların arasında ebdallar vardır. Allah Teala, onları darmadağın edecek olan şiddetli bir yağmuru semadan boşaltacak, öyle ki savaşsalar tilkiler bile onlara galip gelecektir. Bu sırada Allah, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin soyundan bir Reculü, az olursa on iki, çok olurlarsa on beş binden müteşekkil üç bayrak üzere bir ordu arasında gönderir. Parolaları ‘Emit emit’ dir (öldür, öldür’dür). Ve bunlar yedi bayrak ehli ile savaşırlar. (Bu yedi bayraktan) Her birinin sahibi, mülkün kendisinin olacağına tamah ederek çarpışırken, hezimete uğrayacaktır. Sonra Haşimi (Hz. Mehdi) muzzaffer olur ve Allah Teala, Müslümanlara onun ülfet ve muhabbetini yerleştirir. Bu hal Deccal çıkıncaya kadar devam eder.”

57)Kesai, Ka'b-ul Ahbar'dan şöyle rivayet etmiştir:
"Ay üç gece üst üste tutulacak, sonra Mehdi zuhur edecektir."

58)…ebu basır’den:
imam muhammed bakır aleyhisselam şöyle buyurdu:
halk tam zuhurdan ümidini kestiği anda o zuhur edecektir! onun zamanında yaşayıp ona yardım edenlere ne mutlu! ona düşmanlık besleyip, ona ve onun emrine karşı çıkanlara ve onun düşmanlarından olanlara eyvahlar olsun!
ve buyurdu ki: zuhur ettiğinde yeni bir emir, yeni bir kitap, yeni bir sünnet ve yeni bir hükümle zuhur edecektir.
bu, araplara çok zor gelecektir. onun şanı sadece katletmektir. hiçbir münafığa yaşaması için mühlet tanımayacaktır. Allah yolunda yaptıklarından dolayı onu kınayanların kınamasına aldırmayacaktır.

59)''Mehdi (a.s.) aşure günü günü yani muarrem ayının 10'unda zuhur eder. O gün cumartesiye denk gelir.''
(C.suyuti.hazreti mehdinin alametleri ve zuhuru)
-Bir Hadis-i şerif’te şöyle buyuruluyor:
“Mehdi aşure günü zuhur eder. O gün Hüseyin bin Ali şehid edilmiştir ve o Muharrem ayının onuncu cumartesi günü olmuştur. O Rûkun ile Makam arasında kaim olur. Cebrail Aleyhisselâm onun sağında, Mikail Aleyhisselâm ise solunda olur. Arzın muhtelif yerlerinden gelen taraftarları toplanırlar ve ona biat ederler. Böylece, yeryüzü daha önce zulüm ile dolduğu gibi, şimdi de adaletle dolar.”(İmam-ı Suyûtî)

60)Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz diğer bir Hadis-i şerif’lerinde muhtelif İslâm beldelerinden yedi hakiki âlimin Mekke’de buluşup Mehdi Aleyhisselâm’a biat edeceklerini haber vermektedir:
“Ticaret ve yolların kesildiği ve fitnelerin çoğaldığı zaman, muhtelif beldelerden yedi âlim, her birinin beraberinde üç yüz on küsür kişi olduğu halde, birbirlerinden habersiz bir şekilde Mekke’de bir araya gelirler. Biri diğerine ‘Burada ne arıyorsun?’ diye sorar. Ona şöyle derler: ‘Biz o şahsı aramak için geldik ki, fitneler onun eliyle sönebilir. Konstantiniyye onunla feth edilir. Biz onu ismi ile ve anasının, babasının ismiyle ve ordusu ile tanırız, Mekke’de olduğunu da biliyoruz.’ Bu yedi âlim bu konuda birleşirler onu ararlar ve Mekke’de bulurlar. Ve kendisine ‘Sen falan oğlu falansın’ derler. O ise ‘Ben sadece Ensar’dan birisiyim’ der. Onların elinden kurtulur. Onu tanıyan ve bilenlere anlatırlar, bunun üzerine ‘Aradığınız sahibiniz odur ve Medine’ye gitmiştir.’ denilir. Bu defa onu ararlar, halbuki o tekrar Mekke’ye dönmüştür. Onu tekrar Mekke’de bularak yine, ‘Sen falan oğlu falansın, annen de filân kızı filânedir, sende şu şu alâmetler vardır, birinci defa bizden kurtuldun, uzat elini sana biat edelim.’ derler. Bunun üzerine o ‘Ben aradığınız değilim.’ der ve tekrar Medine’ye gider. Medine’de yine aranınca tekrar Mekke’ye döner. Mekke’de kendisini Rükûn’da bularak şöyle derler: ‘Eğer biatlarımızı kabul etmezsen, bizi aramakta olan ve başında Haddam’dan birisinin bulunduğu Süfyani ordusuna karşı korumazsan, günahlarımız senin üzerine ve kanlarımız da boynuna olsun.’ derler. Bunun üzerine Mehdi, Rûkun ile Makam arasına oturur ve elini uzatarak biatları kabul eder. Allah da onun muhabbetini insanların sinelerine yerleştirir. O daha sonra gündüz aslan, gece ise âbid olan bir kavimle beraber olur.” (İmam-ı Suyûtî)
-Şam ehlinden, Bedir savaşçıları adedince insan yanına gidecek ve Hz. Mehdi'yi Mekke'den çıkararak Safa'daki bir evde, kendisi istemediği halde ona biat edilecektir. Daha sonra Hz. Mehdi, onlara 2 rekat namaz kıldıracak ve Makam'ın yanında minbere çıkacaktır. (Kütüb-i Sitte, Sahabe'den intikal eden rivayetler kısmından)
-Keza (N.b. Hammal) İbni Mes’ud’dan tahric etti, O şöyle dedi: Muhtelif beldelerden yedi alim, birbirlerinden habersiz olarak gelip, Mekke’de buluşur ve Hz. Mehdi’ye biat ederler. Halbuki bunlardan her birine de üç yüz on küsur kişi biat etmiştir. Mekke’ye toplanan bu insanlar Mehdi’ye biat ederler. Allah Teala insanların kalplerine O’nun muhabbetini yerleştirir. O, başlarında Hazim (Kelb) Kabilesinden bir adamın (Sahari=Hz. Mehdi (a.s.)’nin amcazadesi) bulunduğu ve Süfyani’ye biat etmiş Mekke’li gruplara karşı yürür. Hz. Mehdi, yanındakileri arkasına alarak, üzerinde bir entari ve cübbe olduğu halde çıkar ve Hazim’e (Hicaz’a) gelir. Burada da biatları kabul eder. Ancak Kelp kabilesi, onların biatlarına kızarak bir ordu hazırlar, fakat Hz. Mehdi onları yenerek yok eder ve Allah O’nun eliyle Rumları da hezimete uğratır. Allah O’nun eliyle fakirliği giderir ve Mehdi Şam’a iner.



61)Yakub-u Serrac şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “On üç şehir ve halk Kaim’e (İmam Mehdi’ye) karşı savaşacak, o da onlara karşı savaşacak: Mekke’liler, Medine’liler, Şam’lılar, Ümeyyeoğulları, Basra’lılar, Dest Meysan’lılar (Basra ile Ahvaz arasındaki bir ilçenin adıdır), Kürtler, Araplar, Zabbe, Ganı, Bahiler, Ezr’liler ve Rey’liler.”

62)Hz. Mehdi (a.s.) kendisine Mekke’de biat edenlerle beraber Mekke’den yola çıkınca Süfyâni ondan önce davranıp Şam'dan onun üzerine başka bir ordu çıkaracak. Onlar Hicaz topraklarında Mehdi'ye yetişecekler.
O gün Mehdi (kendisine yardım için yola çıkan büyük ordularla karşılaşmadığı için) Bedir Ehli adedince üçyüzonüç kişi olan bir cemaat içerisinde bulunacak. O esnada:
"Allah'ın dostları Mehdi'nin adamlarıdır" diye bir nidâ duyulunca, o ordudan bir kısmı Mehdi'ye biat edecek, kimi de bozguna uğrayarak kaçıp Süfyâni'ye durumu bildirecek. Bu sırada Süfyâni kafirliğini tamamen açıklamış ve yeryüzünde bozgunculuğu arttırmış bir vaziyette olacak.
« Ebû Amr ed-Dânî, Ali el-Müttakî, Kitâbu'l-Burhân fî alâmâti Mehdiyyi âhiri'z-zemân, no:152, 2/691 | Berzencî, el-İşâ'a li eşrâti's-sâ'ah, sh:209 »




63)Hz. Huzeyfe (RA) anlattığına göre;
Süfyani Dımışk mescidinde herkesin içinde bir kadınla ilişki kuracak ve kadın mihrapta duran Süfyani'nin kucağına oturacak (Artık iş Şam (Emevî) Cami-i'nin mihrabında içki meclisi kurulup, gündüz gözüyle kadınlarla cimâ edilecek raddeye varacak).
Bu sırada Müslüman bir kişi ayağa kalkacak ve: "Yazıklar olsun size! İmandan çıkıpta kafir mi oldunuz? Şüphesiz ki, bu davranış helal değildir." Diyecektir. Bunun üzerine Süfyani kalkıp onun boynunu vuracaktır. Onunla ayın görüşte onların da öldürecektir. -Ebu Amr "Sünen"inde tahric etmiştir.
Allah (c.c.)'ın haram kıldığı her şeyi helal kılacak, yapmadığı hiçbir zulüm ve işlemediği hiçbir mel'anet kalmayacaktır. Resulullah (SAV)'ın Ehl-i Beyt'ine düşman olduğu için isimleri Muhammed, Ahmet, Ali, Ca'fer, Hamza, Hasan, Hüseyin, Fatıma, Zeynep, Ümmü Gülsüm, Hatice ve Atike olan herkes öldürülecektir. Sonra etrafa adamlarını salacak, küçük çocukları toplayacak ve onları kızgın yağda haşlayacaktır. Sonra Dımışk mescidine girip, orada içki içecek ve günah şeyler yapacak, adamlarına da öyle yapmaların emredecektir.
Sonra Süfyani elinde bir mızrak olduğu halde dışarı çıkacak ve adamlarından birine yol ortasında alenen hamile bir kadına tecavüz etmesini ve karnının deşip çocuğu karnından dışarı çıkarmasını emredecektir. Onun bu emrini değiştirmeye hiçbir kimsenin gücü yetmeyecektir. Bunun üzerine gökyüzünde melekler feryad edecekler ve Allah (c.c.) Cebrail Aleyhisselam'a, Dımışk şehrinin surları üzerinde şöyle seslenmesini emredecek:
"Dikkat edin ve uyanık olun ey Muhammed (SAV) ümmeti! Size imdat geldi. Mehdi Aleyhisselam Mekke'den zuhur etti. Onun davetine uyunuz."

64)Mehdi Şam ile Hicaz hududuna (Medine'nin Şam cihetine doğru iki merhale mesafede bulunan Vâdi'l-Kurâ'ya) gelince orada duracak. Kendisine “Ne duruyorsun. Yürü! Denilince şu cevabı verecek. “Önce amcazademe (Sahari’ye) yazayım, eğer bana boyun eğmezse üzerine yürürüm.” 
(Kıyamet Alametleri, 175)

65)Hz. Huzeyfe'nin anlattığına göre, Resulullah Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"...(Mehdi) Şam'a gidecek ve dalları, Taberiye Gölüne doğru uzayan bir ağacın altında Süfyani'yi keserek öldürecektir."
-Dani, Huzeyfe’den tahric etti. O dedi ki: Resullullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
Süfyani (Hz. Mehdi (a.s.) tarafından) dalları Hire ve Taberiye’ye doğru uzanan bir ağacın altında öldürülür. Kelp kabilesi de yok edilir. Orada imkansızlık nedeni ile de olsa bulunamayan hüsrana uğramıştır. “Onlar tevhid ehli olduğu halde, onlarla savaşmak nasıl doğru olabilir?” şeklindeki sualini de Rellullah (s.a.v.) şöyle cevaplandırmıştır. Onlar mürted’dirler. Zira şarabı helal sayarlar ve namazı da kılmazlar.”
-İslâm Deccalı (Süfyani) öldüğünde de, ona hizmet eden şeytan, İstanbul'da Dikilitaş'ta "O öldü!" diye bütün dünyaya bağıracak ve herkes o sesi işitecek. (Nursî, Şuâlar, s. 500.)
AÇIKLAMA=Hz. Mehdi (a.s.) kendisine Mekke’de biat edenlerle ve sonra yine Mekke’de kendisine biat edip onun ordusuna katılacak olan Mansur ve ordusuyla beraber Mekke’den yola çıkarak önce Süfyani’ye uyan Mekkelilerle harp edecek, sonra Medine’ye geçip orada da Süfyani’ye biat eden ya Selefi ya da Vahhabi taraftarı Medine’nin o zamanki en büyük alimi ve tarafları Hz. Mehdi (a.s.)’ye karşı gelecekler.
İMAM-I RABBANİ HAZRETLERİ MEKTUBAT'INDA BUYURUYOR Kİ: "MEHDİ (AS) ÇIKTIĞI ZAMAN MEDİNE'NİN EN BÜYÜK ALİMİ KARŞI GELECEK." ... "MEDİNE'NİN EN BÜYÜK ALİMİ DİYECEK Kİ, BU ADAM BİZİM DİNİMİZİ ORTADAN KALDIRMAK İSTİYOR" diyecek Hz. Mehdi (a.s.) için. Çünkü o alim, bidatları (uydurmaları) din namına tutmuş hakiki sünnetleri terk etmiş olduğu için dini bidattan ibaret olmuş. Hz. Mehdi (a.s.) de bidatları kaldırmaya çalışınca, o alim: "DİNİMİZ ELDEN GİDİYOR" diye bağıracak. Hz. Mehdi (a.s.) da o alim ve tarafları için yanında bulunan ordusuna infaz edilmeleri hükmünü vererek onları katlettirecek.
Daha sonra Hz. Mehdi (a.s.) ve ordusu Hicaz’a vardığında Süfyani’nin onun üzerine Mekke’den yola çıktığı vakit üzerine göndermiş olduğu ordusuyla karşılaşacak ve bir münadinin gökten yaptığı nidanın ardından oradaki Kelp kabilesinin bir kısmı Hz. Mehdi (a.s.)’nin safına geçecek, bir kısmı öldürülecek ve çok az bir kısmı da durumu Süfyani’ye bildirmek üzere kaçacak. Sonra Hz. Mehdi (a.s.) ve ordusu Şam ile Hicaz hududuna; yani Medine'nin Şam cihetine doğru iki merhale mesafede bulunan Vâdi'l-Kurâ'ya varınca o civarlarda yine Kelp kabilesinden Süfyani taraftarı olan amcazadesi Sahari’ye kendisine biat etmesi hususunda mektup yazarak bir elçisiyle gönderecek. Sonra Hz. Mehdi (a.s.) ordusuyla Irak’a geçerek oradaki Süfyani ordusunu mağlup ederler. Ardından Hz. Mehdi (a.s.) ordusundan bir kısmını İran’a ve diğer doğu ülkelerine yollayacak. Sonra Hz. Mehdi (a.s.) kalan ordusuyla Şam’a gelerek ordusu Süfyani’nin ordusu olan Kelp kabilesini öldürürken, kendisi de Süfyani ile savaşarak onu dalları Hire ve Taberiye’ye doğru uzanan bir ağacın altında boğazını keserek öldürecek. Bu arada Şuayb bin Salih de onun için Kudüs’te bir bina inşa etmiş olur.
Daha sonra Hz. Mehdi (a.s.) ve ordusu Türkiye’yi komple ta İstanbul (Konstantiniyye)’a kadar fethederek  ülkemizdeki Süfyani ordusunu temizleyecekler, İstanbul (Konstantiniyye) sınırına geldiklerinde ise buradaki Süfyani ordusuyla savaşmadan şehri tekbirlerle fethedecekler ve Hz. Mehdi (a.s.) bu şehirde bulunan kutsal emanetleri teslim alacak ve burada 1 sene kalacak. Hatta Hz. Mehdi (a.s.) Hatay (Antakya) ilinde bulunan Antakya Mağarasından Tabut-u Sekine (Kutsal Sandık)’yi çıkarır (diğer rivayette; Şam’daki Taberiye gölünden çıkaracağı yazıyor) ve Kahramanmaraş ilinde bulunan Efsus (Yarpuz)-Afşin yöresindeki Ashab-ı Kehf ‘in uyuduğu gizli mağaranın içine girerek onları uyandırır, ayrıca Şam coğrafyasından namaz kılıp/kıldırıp biat alacağı 7 konaktan 3 tanesi Türkiye’dedir (Konya, Bursa, İstanbul).
Hz. Mehdi (a.s.)’nin Antakya Mağarasından Ashab-ı Kehf’i uyandıracağına dair rivayetler:
*"İbni Merdüye, tefsirinde İbni Abbas hadisini merfu olarak tahric etti. O şöyle dedi: "Ashabı Kehf, Mehdi'nin yardımcıları olacaktır."
İmam Ebu İshak Salebi Kur'an tefsirinin Ehli Kehf Kıssasını anlatırken diyor ki: "Mehdi çıktığı zaman, Ehli Kehf'e gidip selam verince, Allah onları diriltecek ve Mehdi'nin yanında yerlerini alacaklardır. Daha sonra yattıkları yere dönüp kıyamete kadar da kalkmazlar." (Kitabü'l-Burhan, VI. Bölüm.)

*Hz. Huzeyfe (ra) dan rivayete göre; Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: 
"Mehdi zuhur edinceye kadar ümmetim haşrolunmaz. Allah (cc) ona üç bin melek ile yardım edecektir Ashab-ı Kehf de onunla beraber bulunup kendisinin yardımcılarından olacaklar."
"İmam-ı Suyuti diyor ki:"
"Ashabı Kehf'in uykusunun bu zamana kadar tehirinin sebebi, Allah'ın onlara bir ihsanıdır. Çünkü onlar Mehdi'ye yardımcı olacak ve böylece ümmeti Muhammed'e dahil olma şerefi kazanacaklardır." (Celaleddin Suyuti'nin tasnifinden hadisler, Ahir Zaman Mehdisi'nin alametleri.)
Hz. Mehdi (a.s.)’nin Tabut-u Sekine (Kutsal Sandık)’yi çıkaracağına dair rivayetler:
*"Hz. Mehdi (a.s.), Tabut-u Sekine'yi (Kutsal Sandığı) Taberiye gölünden çıkaracak." (Ikdı'd Dürer, sf.51-a)
*"Ona Hz. Mehdi (a.s.) denilmesinin nedeni, Şam'da bulunan dağlardan birine yönelmesidir. Oradan (gerçek) Tevrat kitaplarını çıkaracak, Yahudilere karşı delil getirecektir." (Suyuti, el-Havi li'l Feteva, II. 81)
*"Ona Hz. Mehdi (a.s.) denilmesinin nedeni, gizli olan bir şeyin yolunu göstermesidir. Antakya denilen bir yerden Tabut'u (kutsal emanetler sandığını) ortaya çıkaracaktır." (Suyuti, el- Havi li'l Feteva, II. 82)
*O, Tabut-u Sekine’yi Antakya Mağarasından çıkarır. (Nuaym bin Hammad, Kitab-ül Fiten)
*Hz. Mehdi (a.s.), Tabut-u Sekine’yi Antakya Mağarasından çıkaracaktır.  (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 54)
Hz. Mehdi (a.s.) ve ordusunun İstanbul (Konstantiniyye)’u savaşmadan tekbirlerle fethedeceklerine dair rivayetler vardır, ancak 1 tanesi hariç diğer rivayetlerin hepsi Deccal’in çıkışından evvel cereyan edecek olan Melhame-i Kübra Savaşı (Büyük Kahramanlık Savaşı) sürerken Rumistan (Roma) ülkesinden önce fethedilecek İstanbul (Konstantiniyye) şehrinden bahsetse de, bir rivayet Hermeciddun (Armagedon) Savaşı’nın ardından İstanbul (Konstantiniyye)’un Hz. Mehdi (a.s.) ve ordusu tarafından ilk kez fethedileceğini göstermektedir. Demek ki extra olarak şu hususu belirtmekte fayda var ki; Konstantiniyye (İstanbul) Hz. Mehdi (a.s.) ve ordusu tarafından 2 kere fethedilecektir.
İstanbul (Konstantiniyye)’un Hz. Mehdi ve ordusu tarafından ilk kez fethedileceğini bildiren rivayet:
*Şeyhül Ekber Muhyiddin-i İbn-i Arabi -kuddise sırruh-’nin Fütuhat’ül Mekkiye’sinin 66. babında Mehdi şöyle anlatılmaktadır:
“Allah’ın bir halifesi daha vardır ki, yeryüzü zulüm ve haksızlıklarla dolu olduğu zaman zuhur edecektir. Yeryüzünü adalet ve sükûnetle dolduracaktır. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in yolundan gidecektir. O hiç yanılmayacaktır. Çünkü onun, görmediği yerde doğrultan meleği vardır. Hakkı ayakta tutanlara yardım edecek, dediğini yapacak, bildiğini söyleyecek, Allah ona o kadar güç verecek ki, bir gece içinde zulmü ve ehlini ortadan kaldıracak, dini ikâme edecek, İslâm’ı ihya edecek, önemsenmez bir hale geldikten sonra ona tekrar kıymet kazandıracak, onu ihya edecek. Asrında cahil, bahil ve korkak olan bir adam, hemen âlim, cömert ve cesûr olacak. Kendisine karşı geleni ve kafa tutanı perişan edecek. Dini, Resulullah’ın -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında olduğu gibi aynen tatbik edecek. Halis ve hakiki dinden başka hiçbir mezhep kalmayacak. Mehdi İstanbul şehrini Süfyan (orduların)’ın elinden alacak. Düşmanları, ehli içtihad alimlerinin mukallidleri olacak. Çünkü onlar, Mehdi’nin kendi imamlarının tersine hükmettiğini gördüklerinde bundan hoşlanmayacaklar, fakat karşı da gelemeyecekler. Onun kılıncı kardaşlarıdır. Kılıncından korktukları için ister istemez hâkimiyetine boyun eğecekler. Onun açık düşmanları fukaha olacak. Elinde kılıncı yani kardaşları olmasa idi katliyle fetva verirlerdi. Lâkin Cenâb-ı Hak, onu keremiyle ve kılınç ile tathir edecek, onlar ona itaat edeceklerdir. Çünkü halk arasında imtiyazları kalmayacak, hatta ahkam hususunda ilimleri de azalacak. Mehdi’nin gelişiyle alimlerin hükümlerindeki ihtilâflar da giderilecek. Ondan hem korkacaklar hem de bir şeyler umacaklar. Kalben ondan nefret edecekler, fakat buna rağmen ister istemez hükmünü kabul edecekler.”

AÇIKLAMA=Sonuçta İstanbul’u ele geçirecek olan Rus kuvvetleri ve müttefikleri Süfyani taraftarları olacakları için, İstanbul’u Süfyani ele geçirmiş sayılmaktadır.

Evliyalar Sultanımız Şeyh Nazım Kıbrısi el-Hakkani el-Rabbani Hazretleri’nin bildirdiğine göre; Hz. Mehdi (a.s.)’nin Şam coğrafyasından namaz kılıp/kıldırıp biat alacağı 7 konak:
Humus, Trablusgarp, Konya, Bursa, İstanbul, Halep, Hama.
Hz. Mehdi (a.s.)’nin özel 7 veya 9 veziri olacak ve bunları belli yerlere atayarak oraları hilafet merkezi ilan edecek. Bu vezirlerin de her birini tıpkı Hz. Mehdi (a.s.) gibi yanlış yapmamaları hususunda özel melekler onlara da ilham ederek doğru bir şekilde yönlendireceklerdir.

66)Mehdi’nin mektubu ona (Sahari’ye) ulaşınca yanındaki arkadaşları şöyle dediler “İşte Mehdi çıkmıştır. Ya ona uyacaksın ya seni öldüreceğiz.” Bunun üzerine Kudüs’e gelecek… 
Sonra Kelp kabilesinden Kenane isimli bir adam çıkıp Sahari’ye gelecek şöyle diyecek “Biz sana biat ettik yardımda bulunduk. Fırsat tam eline gelince bu adama (Mehdi’ye) biat ettin. Yazıklar olsun sana! Allah sana bir gömlek giydirdi, sen ise çıkardın onu! “ 
“Yani verdiğim sözü bozayım mı dersiniz” Evet” 
Diğer bir rivayette şöyle denmiştir: O (Sahari) aradan üç yıl geçtikten sonra ahdini bozacak ve anlaşmayı kaldıracak. 
(Kıyamet Alametleri, 175)
O zaman Mehdi onlar üzerine bir sancak yöneltecek, onun zamanında en büyük sancak yüz kişiden ibaret olacak. Bu durum karşısında Kelb Kabilesi süvarilerini, piyadelerini, develerini ve koyunlarını safa dizecek. İki ordu birbirinin kokusunu alır almaz Kelb Kabilesi hezimete uğrayacak. Mehdi'nin ordusu onların kimini katledip, kimini de esir alacak. İşte Rasûlüllah (s.a.v) in: "İşte Kelb'in ordusu budur ki, Kelb'in ganimetinde hazır bulunmayanlar çok zarar edeceklerdir." hadis-i şerifinde bahsettiği ganimet(lerden biri de) budur.
 « Ebû Dâvûd, Mehdî:1, no:4286-4289, 2/510-511 »
Bu esnada Sahari yakalanıp esir olarak Mehdi'ye getirilecek, o da onu (Safa tepesinde/Rahmet kapısında) koyun boğazlar gibi kesecek/emir vererek kestirecek."
 « Berzencî, el-İşâ'a li eşrâti's-sâ'ah, sh:203-214 | Ali el-Müttakî, Kitâbu'l-Burhân fî alâmâti Mehdiyyi âhiri'z-zemân, no:144, 2/676-677 »



☆☆☆Bundan sonra Hz. Mehdi (a.s.)’nin önünde dünya duramayacak. Hz. Mehdi (a.s.) Heraklius ehlinden bir adam vasıtasıyla Rumlarla (Batılılarla) 7 veya 9 senelik bir sulh anlaşması yaparak ordusu onlarla (Rumlarla) birlikte şirk beldelerini fethedecek, hatta Hint Kralları zincirlerle bağlanarak onun (Hz. Mehdi (a.s.)’nin) önüne getirilecek. Bu sulh, Hz. Mehdi (a.s.)’nin bir grup ordusunun Rumlarla birlikte yine bir savaştan muzaffer çıkıp ganimet aldıktan sonra yeşil bir ovaya konup bir Rum neferinin haç galip geldi iddiası üzerine orada bulunan Müminlerden birinin onu öldürmesiyle oradaki Müminlerin şehadet şerbetini içmeleri ve ardından Rumlar’ın Hz. Mehdi (a.s.)’ye gadredip (kinlenip) hamile bir kadının karnında çocuğunu taşıdığı bir süre olan 9 ay içinde Hz. Mehdi (a.s.) ve Müminler için 80 sancak ve her bir sancak altında 12 bin asker oldukları halde toplanmalarıyla Deccal’in çıkışından evvel gerçekleşecek olup 6 sene sürecek olan ve de Amuk (Amik) Ovası-Şam-Halep civarında cereyan edecek olan Melhame-i Kübra Savaşı’na (Büyük Kahramanlık Savaşı’na) kadar devam edecektir.

NOT:Melhame-i Kübra Savaşı (Büyük Kahramanlık Savaşı) ile ilgili Cübbeli Ahmet Hoca’nın videosunu İnternet adresinden izlemek isteyenler: ‘http://www.youtube.com/watch?v=NT9iMwXxxGQ’ adresini ziyaret edebilirler.

SON SÖZ: Yazmış olduğum hadislerin ve rivayetlerin tevillerini müteşabih (kapalı anlatım) dile kaçmadan zahiri (gerçek anlatım) dille ele alan ulemalar ve hocalardan esinlenerek yaptım. Ancak bunların bir kısmı, özellikle Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuruna kadar olan kısımları müteşabih olabilir. Zira bir kısım ulemalar ve hocalar bunu savunmaktadırlar. Eğer öyleyse Allah Teala’dan sonsuz kere tevbe ve af dilerim, sizlerden de özür dilerim. Tüm bunlar ancak zamanla anlaşılacağından ötürü küfür tehlikesine kadar düşmemek için hadislerin ve rivayetlerin tevilini direkt zahiri (gerçek anlatım) dille yapmayı daha uygun gördüm. Selam ve dua ile…


                                                                                                                            Samet AKÇAY
                                                                                                                             01.06.2013



0 yorum:

Yorum Gönder