Facebook

4 Haziran 2013 Salı

GEZİ PARKI OLAYLARINDAKİ TUHAFLIK

Gezi Parkında başlayan eylemlerde polisin tavrına baktığımda bu işte bir tuhaflık olduğunu sezmiştim. Polisin neden gereksiz yere şiddet kullandığını ve üzerine varılmasa büyümeden enerjisi sönecek bir gösteriyi nasıl olur da bir isyana dönüştürdüklerini düşünüyordum. 


En nihayet Akşam gazetesinden Özlem Çelik Akarsu 2 Haziran 2013 Pazar günkü “Taksim ateşini kim yaktı, kim devraldı? İDDİALAR...” başlıklı yazısında eylem alanlarında konuşulanları sansürlemeden aktardığı yazısında kafamdaki sorulara cuk oturan cevapları veriyordu.

Dileyen yazının tamamını okuyabilir. Ben burada bir kısmını alıntılıyorum:

“Polis, yaşadığı kente sahip çıkan bir grup insanın Taksim Gezi Parkı için başlattığı eylemi, ülke genelinde bir isyana dönüştürünce, bunun polisin içindeki bir grup tarafından bilinçli organize edildiği iddiası yayıldı.

Bunları, televizyonlara çıkan sözde uzmanlar değil, basbayağı halk konuşuyor. Meydanlara inen, sokaklarda tencere-tava çalanlar... Eylem alanlarında konuşulanları sansürlemeden yazıyorum.

İddialar şöyle:

- Emniyet içindeki bir grup, Hükümet’i köşeye sıkıştırmak istedi, başardı.

- Cumhurbaşkanı Gül’ün devreye girmesiyle polisin Taksim’i eylemcilere bırakması, Başkanlık yarışının provası niteliğindeydi.

- Emniyet İstihbarat’taki üst düzey bürokratları görevden alan Hükümet, Gülen Cemaati’nin tepkisini çekti.

- Başbakan’ın talimatı üzerine Fethullah Gülen ile görüşen Bülent Arınç’ın Pensilvanya ziyareti, kamuoyuna aktarıldığı kadar iyi geçmedi.

- ABD’nin “Kaygılıyız!” açıklaması, Amerikan medyasının eylemlere ilgisi, ABD’nin Erdoğan Hükümeti’ne uyarısıydı.

- Obama-Erdoğan görüşmesinin akabinde gerçekleşen eylemler, “Birileri düğmeye bastı!” klasiğini dolaşıma soktu.

- Suriye politikasında, herkesten daha şahin olan Hükümet’e birileri “ayar verdi”.

Bunlar eylemin arkasında başka güçler arayanların yorumları. Ki, bu kesimler eyleme sonradan dahil oldular.”

Bu arada ulusalcı yazar Banu Avar’ın yazısından bir pasaj aktarıyorum.

“Yarın ne olacağının, işlerin nereye evrileceğinin, birilerinin ajandasında yazılı olduğuna pek emin değilim. Denklem fazla karışık… Hukukçu bir arkadaştan duyduğuma göre, ortada gezen "olay bir gün daha sürerse hükümet düşecek" lafı doğru değil ama Cumhurbaşkanı'nda yetki var, hükümeti görevden alabilir ama Gül bunu yapar mı? Tayyib'i düşürüp, pazartesi günü çıkacak sürpriz faturayı üslenir mi? Bana mümkün gibi gelmiyor, aslında faturaya bakınca Akp'nin ne şekilde dağılacağı da anlaşılır. Abd ve Ab, bu filme kaldığı yerden başka aktörle devam etmek isteyecek, ama bunu YChp-Bdp alternatifiyle yapabilmesi bana mümkün gelmiyor. Olaylar, Abd ve Ab'ye, kağıt karmaya zaman tanıyacak şekilde gelişmemişe benziyor, mutabakat içinde hareket etmeyi deneyecekler çünkü korktular.”  Banu Avar olayı bu tarafından görmüş ve aktarmış…

Burada sadece bu iki yazıyı alıntıladım. Okurlar kendi kararlarını okuduktan sonra kendileri vereceklerdir.

Başkanlık sistemi üzerindeki "iç çekişmeler" Akparti’nin sonunu getireceğe benzemektedir.  Gaybi haberlere bakıldığında Akparti’nin 12 yıl ömrü olduğu görülmektedir. Acaba devletin sonunu getirecek en sondaki "hatiat" hatalar bu olabilir mi?

Dünya üzerinde çarpışan iki taraftan birisi Amerikanın derin milli devleti ile diğeri finans kapital denilen bloku oluşturan Amerikanın neoconları, İngiltere, Avrupa, İsrail'den oluşan global yahudi sermayesidir. Bu iki gücün dünya egemenliği savaşında her iki blok Türkiye'yi yanına almak için son kozlarını oynamaktadırlar. Türkiye'yi elde eden dünyaya hakim olacaktır. 

Bediüzzaman eserlerinde dünya üzerinde çarpışan taraflardan birisinin İslama kuvvet ve destek vereceğini haber vermiştir. Bu haberin esas dayanağı ise Hz.İsa'nın inerek Hz.Mehdi'ye namazda tabi olacağını ifade eden hadis-i şeriftir. 

Gaybi Haberler


0 yorum:

Yorum Gönder