Facebook

30 Mayıs 2013 Perşembe

SURİYE – İSRAİL ÜZERİNE YORUMLAR

Onyedinci Hilal Blogunu dikkatle ve ilgiyle izliyorum. 30 Mayıs 2013 tarihinde blogda bir yazı yayınlandı. Bu yazıda Suriye’nin Rusya’dan temin ettiği S-300 füzeleri ile ilgili yorum yer almaktaydı. 

Bu yorum benim ufkumu açtı. Zira Abdullah Dağistani, Abdullah Gürbüz Baba ve Beykozlu Osman Akfırat Efendi gaybi haberlerinde İsrail’in Suriye’yi işgal edeceğini ve Şam’a gireceğini ifade etmişlerdir.


Zihnimde bu olayın ne zaman olabileceğine dair düşünceler vardı. Şimdi bugün yayınlanan haberler Rusya’nın Suriye’ye S-300 füzeleri verdiğini gösteriyordu. Bu durumun kuvvetle muhtemel neticelerinden birisi İsrail’in bu durumda boş durmayacağı ve tehdit algısının hassaslaşacağı yönündedir. 

Bilindiği üzere Suriye iç savaşında her ne kadar Esed ve İsrail düşman kampta yer alıyor görünse de Esed’in gitmesi halinde Suriye’de Selefi, El-Kaide tarzı bir yönetim İsrail’e Esed’den daha fazla tehdit oluşturacağı için İsrail halihazırda Esed’in gitmesini istemiyor. Hatta Suriye’nin bir takım silah tesisleri bu grupların eline geçmemesi için İsrail Suriye’de birçok hedefi vurmaktadır. 

Şimdi S-300 füzeleri tahminen durumu daha hassaslaştıracak ve günün birinde İsrail hızla Şam üzerine yürüyecektir. 



Suriye'de Esed ortadan kaldırılacak, ancak ardından Suriye'de hadislerde Süfyani diye anılan çok kanlı bir rejim gelecektir. Süfyani ve Mehdi aynı zamanda peşpeşe zuhur edecektir. 

Amik ovasındaki melhame-i kübra hadisinde ilk düşman saldırısının ardından müslümanlara yardımcı olan hristiyanların 9 ay toplanıp ardından müslümanlara saldırmasını süfyani'nin hüküm süresi olan 9 ay ile beraber değerlendirirsek, sanki ilk savaşın ardından Suriye'de yeni sömürgecilerin getirdiği bir adamın hakim olacağı anlaşılıyor. 

Bu olayı şimdilik gaybi haberlerde hangi sıralamaya koyacağımızı bilemiyorum. Böyle bir olay haber verilmiştir. Ancak bu olay tekil mi kalacak yoksa bir olaylar zincirinin parçası mı olacak, onu Allah bilir.

Diğer yandan İsrail muhtemelen İran’a da saldıracaktır. İşin tuhafı görünüşte İsrail-Suriye arasında görülen düşman kardeşler gizli dayanışması, İsrail-İran arasında da bulunmaktadır. Adeta bu devletler birbirlerine düşmanlık görüntüsü altında uluslararası arenada yer bulmaktadır.

İsrail muhtemelen İran’a saldırarak ABD’yi de bu savaşın içine çekmiş olacaktır. Abdullah Dağistani İsrail’in Suriye’ye ve İran’a saldırısını haber vermiştir. Ancak bunların zamanını belirtmemiştir. Bu iki olay aynı anda da olabilir. Başka zamanlarda olabilir. Ya da zincirleme birbirini tetikleyebilir.

Bu olaylar karşısında Türkiye’nin konumu okumaya çalıştığımızda şunları görüyoruz.

İsrail’in Suriye’ye girip hızla işgal etmesi nerede duracaktır? Abdullah Gürbüz Baba rivayetinde İsrail’in Hatay’a dayanıp oradan Türkiye’yi vuracağı anlaşılıyor. Hatta ülkemizden bir kısmı insanlar “Biz de Yahudiyi ülkemizden çıkaralım” diyeceklerine göre –bu Yahudi eğer İsrail ise- o zaman İsrail Hatay’a girmiş demektir. Eğer Yahudi’den kasıt Birleşmiş Milletler askerleri görüntüsü altında Yahudilerce toplanan askerler ise o zaman bu ordular bir anlamda belki de bizi kurtarmaya (!) gelen BM barış gücü olabilir.

Savaş başlamadan kısa bir süre önce İzmir depremi olacaktır. Bu deprem muhtemelen Türkiye’nin Ortadoğu’ya müdahale etmesini istemeyen Haarp türü silah sistemlerine sahip güçler tarafından yaptırılacaktır. Türkiye kendi yarasını sarmaya çalışacaktır. Çünkü “büyük savaştan önce büyük deprem olacaktır”.

Bu arada Nazım Kıbrısi’nin haber verdiği sol ve mezhepçi tertibi de unutmamak gerekir. Bazı entrikacılar Türkiye’nin halihazırdaki müspet durumunu bozmaya ve kendi çıkarlarına çevirmeye çalışacaktır. Bunlar dümeni Rusya lehine çevirmeye çalışacaktır. Unutmayınız ki bütün evliyaullah Türkiye’nin saldırıya uğradığında başımızda Müslüman insanlar bulunacağını haber vermiştir.

Her neyse anlaşılan bu durumda aniden İsrail ile Yunanistan arasındaki askeri işbirliği gereği Yunanistan bizim gücümüzü ikiye bölmek için Batı Anadolu’ya, İstanbul ve çevresine saldıracaktır. Zaten bu arada Rusya işin içine girip iş büyüyecek, Türkiye kuzey-doğudan Rusya işgaline girecektir.

Savaşın başında çok zor duruma düşen Türkiye’de inşallah halen mevcut ancak kim olduğunu Allah’tan başka kimsenin bilmediği bir lider zuhur edecektir. Bu lider hem Türkiye’yi, hem de neredeyse toptan işgal edilmiş İslam Yurtlarını kurtaracaktır.

Bütün bu olaylar ve savaşlar zinciri uluslararası yeni sömürgeciler tarafından İslam ülkelerinin zenginliklerinin talan edilmesi için yapılmaktadır. Suriye sorununun temelinde Kıbrıs, Suriye, İsrail üçgeninde yer alan deniz altındaki doğal gaz meselesi yatmaktadır.

Halen dünyadaki zenginlikler üzerinde çatışan iki dünya gücü Ortadoğu’yu paylaşamıyor. Bir güç kendi menfaati için Osmanlıyı parçalamış, başta Türkiye ve birçok islam ülkesinde islama soğuk bakan rejimler kurmuş, İsrail’i bu coğrafyaya bir hançer gibi sokmuş olan belli ailelerin tekelindeki finans-kapitalci faizci güçtür. Diğer güç ise yine dünya egemenliğini sağlamaya çalışan ve ülkelerin derin milli devletlerine dayanan güçtür.

Hadislerde İsa AS.’ın inip namazda Mehdi’ye tabi olmasını işaret eden hakikati Bediüzzaman “dünya üzerinde savaşan güçlerden birisi Kur’ana ve İslama kuvvet verecek, İncil Kur’ana tabi olacak” şeklinde yorumlamıştır. Mehdi Kudüs’te deccal tarafından abluka altında tutulduğu bir sırada bu gaybi hakikat zuhur edecektir.

Şimdilik en büyük tehlike İslami güçlerin Sünni ve Şii olarak parçalanmış olması, sinelerin toplu değil farklı olmasıdır. Maalesef bu durum bütün islam ülkelerinin işgale uğraması sonucunu verecektir. Kurtuluş ondan sonra gelecektir.  Unutulmamalıdır ki: Mehdi rahat döşeğinde gelmeyecektir. Mehdi at sırtında uzun seferler yapacaktır. Onun elbisesi sert ve yiyeceği hep tatsız olacaktır.

Gaybi Haberler




0 yorum:

Yorum Gönder