Facebook

21 Şubat 2014 Cuma

Hey Türkiye Nereye? - Hayrettin Ökçesiz

Hey Türkiye Nereye? - Hayrettin Ökçesiz
Yüzlerce TIR Suriye'ye silah taşıdı. Daha da taşıyacaklar. Büyük Kürdistan Devleti kuruluyor. Yeni Gayrı Milli Eğitimle halkın çocukları kitleler halinde İmam Hatip Okullarına yazdırılıyor. 130 milyar dolar ve daha fazlası haraç, rüşvet ve başka yollardan özel ellerde depolanıyor. ABD ve AB AKP'yi istemiyor. Kontrollerinden iyice çıktı ve kendi rotasına yöneldi.  Tasfiye edilmesi gerekiyor. Kapıda çok ciddi bir iktisadi kriz bekliyor. Ülkenin istatiksel verileri hiç bir güvence ve güven vermiyor (Bkz. O. Bursalı, Hey Türkiye Nasılsın? 2. Baskı).

RTE'nin yoluysa belli ve çok büyük bir hedefe yönelik: İslam Dünyası'na Halifesini yeniden kazandırmak, Yeryüzünde İslam egemenliğini ve yeni bir "İslam Medeniyeti" kurmak istiyor... (Yeni bir "Lawrence" de olabilir tabii ki.) Karanlık bir durum…

Olası ve belki kurguladığı bir iç savaş için (Suriye'de ve/ya da başka bir yerde) silah depolamak gerekiyor. TIR'lar bu silahları taşıyor. O güne kadar bunları oralarda kimse kullanmayacak. Burada kullanılacaklar. Para da lazım elbette. Silahlar ve başka herşey için daha çok lazım. O güne kadar kendi "haşhaşi"leri de yetişmiş olmalı yeterince.

Bu ya da buna benzer başka bir "yüksek ideal" veya "görev" söz konusu değilse, akla hayale gelemeyecek kadar bir miktarda parayı şu ölümlü dünyada bir insan niye "çalar" diye sormalıdır. Bunun için kişi(ler) ya ruh hastası olmalı ya da bu "icraat" bir Mafia'nın kendi işleyişi gereği ortaya gelmelidir. Böyle bir kişisel ya da çetesel duruma, işin içinde olmayan hiç bir partili ve hükumet üyesi katlanamaz. Böyle bir kimse partisinden hâlâ güçlü destekler alıyorsa, O'nun bu programa inanmış, bu misyona katılan yeminli yakın ve kalabalık bir çevresinin bulunduğunu düşünmelidir.

Varsayımımız doğruysa, Devletin tüm olanaklarından yararlanmalı, onu amaca uygun bir biçime dönüştürmelidir. Örneğin Kuvvetler Ayrılığı ilkesini kullanılamaz bir duruma getirmeli, şiddet tekelini partinin kontrolünde tutmaya çalışmalı, memur sadakatini partiye sadakate çevirmelidir. Bunlar da uzun bir süredir yapılan işler arasındadır. Öte yandan günün postdemokratik, küresel ve postkapitalist tüm nimetleri bu başarıyı vaat etmekte, güvence altına almaktadır. Devletin hilafet uğruna fethi yine de riskli olduğundan ondan olabildiğince yararlanırken, yukarıdaki gibi bir servis yolunun açılması zorunludur. Her bakımdan da gereklidir. Devletdışı paramiliter bir potansiyelin hazırlanması ve hazır tutulması gerekmektedir.

Öyle sanıyorum ki, böylesine bir "Megalo İdea"yla ve buna yaraşır bir megaloman oligarşiyle karşı karşıyayız. Bu hülya dünyayı kana bulayacak bir uğursuzluktadır. Asla gerçek olamayacak kadar da ham hayaldir.
Enver / Hitler karışımı bir hayal- ve iktidarperestle karşı karşıyayız. Aklımıza havsalamıza sığmayacak bir tehlikeyle karşı karşıyayız.

Çok fazla abarttığımı söyleyenler için son bir olasılık şudur: In dubio pro reo! İsnat sabit oluncaya kadar, gerçek değildir. Gerçekte de bunların hiç biri olmamıştır. Bu izlenimi veren, kör tesadüflerdir, pek çoğunun aslı faslı yoktur.  Varsa da, Türk Adaleti suçluların cezasını verecektir... Bu noktada, Yargıya karşı giriştikleri etkili müdahaleler sonucunda suçsuzluklarını mahkemelere onaylatarak, ya varsa büyük maceranın yolu daha da açılmış olacak ya da bugüne kadar geldiği tarzda talan sürüp gidecektir. Bu kırk katır kırk satır meselinden başka bir şey değildir.

Bir mahkumiyetler zinciri ufukta göründüğündeyse, failler olayın kamuoyunca benim sandığım gibi görülmesine çalışarak kendi dava çevrelerinde aklanmaya bakacaklardır. Sonuçta, böyle bir plan güçlenerek sürecek ya da bu aşamada ciddiyetle başlayacaktır.

Tüm bu sözlerim karşısında her bakımdan hepimize yürünecek tek yol kalıyor: "Atatürk Cumhuriyeti" için "Uygar Direniş"e, "Kurtuluş Kongresi"ne hayat vermek, yeniden bir kurtuluşu başlatmak ve başarmak!

 Hayrettin Ökçesiz

0 yorum:

Yorum Gönder