Abdullah Muradoğlu

Kırım'da 30 Mart'ta sözde 'bağımsızlık' referandumu yapılacak. Ruslar çoğunlukta olduğu ve Rusya askerleri sahaya indiği için sonuç şimdiden belli. Kırım'ın asıl sahipleri olan Tatarlar ise 'Ukrain'lerin ardından üçüncü sırada yer alıyorlar. 25 yıl önce Kırım'da 'Tatarlar' mevcut değildi. Zira Tatarlar 1944'de Stalin'in emriyle bir gecede hayvan vagonlarına doldurularak Sibirya'ya ve diğer bölgelere sürgün edilmişlerdi. Binlerce Tatar vagonlarda açlıktan, hastalıktan can vermişti. 1990'larda Kırım'a döndüklerinde ne evleri barkları, ne camileri medreseleri kalmıştı. Tatar müslüman kimliği binlerce yıl önce Kırım'da yaşamış insanlardan kalma bir arkeolojik mirasa dönüşmüştü. Kırım'da dinlediğim 'dönüş hikayeleri'ni hatırladıkça tüylerim diken diken oluyor. Genç Tatarlar için 'Geçmiş' sürgün, kıyım, aşağılanma ve yok sayılmadan ibaret. Ve hepsinde de 'Rus' damgası var.
1783'de Kırım'ı işgal ve ilhak eden Çariçe II. Katerina Tatarların arazilerini memurlarına ve subaylarına dağıttı. İlhakı izleyen yüz yıl içinde Tatarlar dalgalar halinde Osmanlı topraklarına hicret ettiler. Yine de, 1917'de Çarlık rejimi devrildiğinde 'Kırım Tatar Muhtar Cumhuriyeti' kurabilecek durumda idiler. Sivastopol'daki Rus donanmasından destek alan 'Bolşevikler (Komünistler)' 1918'de bu hükümeti yok ettiler. Hükümet Reisi Numan Çelebi Cihan ve arkadaşları kurşuna dizilerek cesetleri Karadeniz'e atıldı. 1921'de kurulan 'Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti' ise kağıt üstünde kaldı. Aynı hükümetin iki reisi de (Veli İbrahim, İlyas Tarhan) 1928 ve 1938'de kurşuna dizildi. 1921-1940 arasında büyük kıtlıklar ve kırımlar yaşayan Kırım 1946'da Rusya'nın vilayeti yapıldı.
Tatarların yurtlarına dönebilmeleri kolay olmadı. Bu uğurda seslerini duyurmak için can verenler oldu. Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'nun 1970'lerdeki efsanevi açlık grevi ise hala hafızalarda. 'Kırım'a dönüş' mücadelesini de Kırımoğlu liderliğindeki 'Kırım Tatar Milli Meclisi' başlatmıştı. Kırım'a dönebilen Tatarlar yeni bir hayat kurmak için büyük bir mücadele verdiler. Boş buldukları arazilere barakalardan mahalleler kurdular. Tatarlar haklarını sivil bir yapı olan 'Kırım Tatar Milli Meclisi' eliyle seslendirebiliyorlar. Yani, 300 bin Tatar 'Kırım Meclisi'nde temsil edilmiyor. 1954'de Ukrayna'ya bağlanan Kırım, Rus tazyikiyle 1991'de yapılan referandum sayesinde yeniden özerk cumhuriyet olmuştu. 1993'te Meclis'te Tatarlara 14 kontenjan ayrılmıştı. O kontenjan birkaç yıl sonra kaldırıldı. Ukrayna'daki partiler aday gösterirler ise bir iki Tatar 'Ukrayna Meclisi'ne girebiliyor.
Şimdi Kırım Rus tanklarının hedefinde. Parlamento ve Hükümet Rus asıllı vekillerin elinde. Rusya her an Kırım'ı işgal ve referandum sonrasında da ilhak edebilir. Tatarlar Kırım'ın Ukrayna toprak bütünlüğü içerisinde kalmasını tercih ediyorlar. Sivil ve demokratik bir mücadele ile, er ya da geç, hak ettikleri konuma ulaşabileceklerini düşünüyorlar. Kırım Rusya ile AB/ ABD /NATO arasında uluslararası bir mesele halini aldı. Sanki 'Soğuk Savaş ruhu' hortladı. Tatarlar bu kanlı santranç oyununda harcanan taşlar olmak istemiyorlar. Biz bu oyunu 1783'te Ruslar Kırım'ı ilhak ettiğinde ziyadesiyle tecrübe etmiştik. Ne Tatarların ne de Ukrayna'nın Rus askeri gücü karşısında yapabilecekleri pek bir şey yok. Türkiye ise elbette taraflar nezdinde Kırım Tatarlarının hak ve hukukunu koruyacak girişimlerde bulunacaktır. Tatarlara gerçek anlamda arka çıkacak başka bir güç de yok.