Facebook

14 Temmuz 2014 Pazartesi

RECEP TAYYİP ERDOĞAN BU DEVRİN TALUT'UDUR

Gazeteci Yazar Mustafa Özcan bir hadisi şerife dayanarak yaşadığımız devri deccaller ve cebbarlar devri olarak tasnif ederken, Başbakan Erdoğan'ın da bu devrin "Talut'u" olduğunu belirtti.


Röportaj: Umut Yavuz / ROTAHABER - ÖZEL
GİRİŞ: Ortadoğu ve İslam dünyası denilince ilk akla gelen isimlerden biri olan Mustafa Özcan geçtiğimiz günlerde Akit gazetesindeki köşesinde iki gün üst üste “Talut ve ordusu” ve “Tarihin Geçiş Devirleri” başlıklı makaleler yayınladı. Özcan bu Makalelerinde bir Hadis-i Şerif’ten yola çıkaran tarihin beş devre ayrılabileceğini bunların, “Birincisi, nübüvvet dönemi… İkincisi nübüvvet veya peygamberlik metodu üzerine hilafet dönemi… Üçüncüsü ısırıcı saltanat veya ümera dönemi… Dördüncüsü cebabire ve decacile dönemi. Beşincisi ise başa dönüş yani peygamberlik ve nübüvvet yöntemi üzerine hilafete geri dönüş dönemi” olarak tasnif edilebileceğini ifade etti. Özcan şu anda bizim yaşadığımız dönemin ise “dördüncü dönem olan decacile ve cebabire yani ‘Deccaller ve Cebbarlar’ dönemi olduğunu kaydetti.

Özcan bu iddiasını bir adım daha ileri götürerek Erdoğan’ın dördüncü dönem ile beşinci
dönem arasındaki geçiş lideri olduğunu yazdı. Özcan, Erdoğan’ı Hz. Musa’ya, Gül’ü de Harun’a benzetenlere mukabil, “Ben daha ziyade Recep Tayyip Erdoğan’ı yine Beni
İsrail tarihinden başka bir döneme tekabül eden ve o dönemde zuhur eden Talut’a benzetiyorum” dedi.

Özcan'ın bu iddiası geçtiğimiz günlerde yine Rotahaber'in gündeme getirdiği Bediüzzaman'ın "4. devir" yorumunu ve Erdoğan'ı dördüncü devrin temsilcisi olarak yorumlayan haberi akıllara getirdi. Erdoğan hakkında bu kadar çok benzetme ve yorumların yapılıyor olması şüphesiz onun ve AK Partililerin dini söylemleri ve dine çok fazla referans veren siyaseti sebebiyle yaşanıyor. Özcan'ın yorumu da bunlardan biri...

Daha önce uzun yıllar teşriki mesai ettiğimiz ve bir anlamda hocamız sayılan Mustafa Özcan’a bu ilginç makaleleri üzerine ulaşarak ne demek istediğini sordum. Çok
yoğun olduğundan kısa kısa cevaplamak nezaketini gösterdi.

İşte Özcan’a yönelttiğim sorular ve cevapları:


ERDOĞAN DİNİ BİR FİGÜR MÜ SİYASİ BİR FİGÜR MÜ?

-Başbakan'ın devr-i iktidarını ilahi dinler tarihinde Hz. Musa döneminden ziyade Talut ve dolayısıyla Davud Aleyhisselam öncesi döneme benzettiniz. Bu tarz bir benzetme ihtiyacı Erdoğan'ın siyasi bir figür olmaktan öte, "dini" bir figür olarak algılandığı anlamı çıkarır mı?

Elbette benim yaptığım tarihi dilimler ve şahsiyetler arasında karşılaştırma ve mukayese yapmaktır. Elbette Talut bir kral ve Allah tarafından Beni İsrail’e
gönderiliyor. Süleyman Aleyhisselam gibi kral peygamber değil. Beni İsrail’in ona karşı kusurları olduğu gibi o da hatalardan münezzeh olmayan bir kimsedir. Başbakan için dini bir figür benzetmesi yapılabileceği gibi dini olmayan bir figür olarak da görülebilir. Bu hususta bir netlik aranmamalı. Arapların deyimiyle hammalu evcüh. Yani hem oraya hem buraya çekilebilir yönleri var. Net bir tanım yapmak zor. Dini anlamda bazı iyileştirmeleri olduğu gibi sekülerleştirme etkisi de oldu. Ters etkiyle birlikte rejimi tahkim ettiği de söylenebilir.


TALUT’UN NEHRİNDEN SU İÇEN MÜCAHİTLER, MÜTEAHHİT Mİ OLDU?

-Bu benzetmenizde Talut'un ordusunun Ürdün nehrinin suyundan kana kana içip savaşamayacak hale gelmesini AKP devrinde muhafazakarların, mücahitlikten-müteahhitliğe geçişiyle bağdaştırıyorsunuz. Günümüz muhafazakarları için bu büyük bir imtihan ve badire değil mi? Bunun müsebbibi kim ve çaresi nedir?

Talut’un ordusu Ürdün nehrinden kana kana su içtiği gibi zamanımızın dindarları da dünya nehrinden kana kana içtiler. Peygamberimiz de ümmetinin imtihanının dünya ile olacağını haber vermiştir. Yaşananlar hadisin tasvirine de uygundur. Pratiğimiz Peygamberimizin koyduğu teoriyi tasdik ediyor. Meselenin sorumlusuna gelince: Burada da işler karışık. Elbette AKP’nin sorumluluğu var. Ama külli bir sorumluluk değil. 28 Şubat sürecinden sonra İslami kesimler duvara toslamışlardı. Çıkış yolu görünmüyordu. Başbakan Erdoğan dini değerler ve özellikle söylem bazında kitleyi geri vitese aldı. Bu yanlış, zorunlu bir yanlıştı. Bu zorunlu yanlış içindeki doğrular daha fazla öne çıkabilirdi. Dindarlar hırsı, dünyayı değil de paylaşımı ve ahlakı daha fazla öne çıkarsalardı bu süreçten hepimiz daha kazançlı çıkabilirdik. Buradaki zincirleme sorumlulukta elbette Başbakan Erdoğan’ın payı olduğu kadar seleflerinin ve ondan öte rejimin aman vermeyen yapısının ve dünya sisteminin de payı vardır. Dünyevileşme cereyanı dünyadan bağımsız değildir. Ama yalıtımın azlığı ve geçirgenliğin yüksekliği noktasında muhafazakarların kusuru çok. 

ERDOĞAN TALUT İSE PEKİ YA DAVUD KİM?

-Eğer Erdoğan, Talut devrinin temsilcisi ise Davud kim olacak? Böyle bir beklenti ve ümit mi var?

Davud kimdir? Bölgede yeni düzeni kuran adam, zamanın Davud’u olmaya namzettir. Elbette onun makamının temsilcisidir. Buna Mehdi diyenler olabileceği gibi salih adam veya halife diyenler de çıkacaktır. Bu isimlendirmelerden hiçbirisi yanlış olmayacaktır. Her biri diğeriyle türdeştir. 

ERDOĞAN’I TEMSİL EDEN EL BADHİ EDGAM KİMDİ?

-Yine köşe yazınızda İslam tarihini beş devre ayırıyorsunuz. Daha doğrusu bu tasnifi ilgili hadis-i şeriften yola çıkarak yapıyorsunuz. Erdoğan iktidarının 4. Dönemdeki yahut beşinci döneme geçişteki El Badhi Edgam olduğunu söylüyorsunuz. Edgam kimdir ve özellikleri nedir?

Tunuslu bir rüya yorumcusu içinden geçtiğimiz dönemle alakalı ilginç bir rüyayı naklediyor ve yorumluyor. Yolun ortasında Zeynelabidin Bin Ali’yi görüyorlar. Onu kenara çekiyorlar. Ardından Mübarek’i yolun ortasında görüyorlar ve çekil diyorlar çekilmiyor. Çekil diyorlar çekilmiyor sonra da çekilmek zorunda kalıyor. Bu kareden sonra rüyada hatıftan/gaipten bir ses El Bahi el Edgam gelecek ardından da peygamberlik metodu üzerine hilafet zuhur edecek diyor. Tabirci burada el Bahi el Edgam üzerinde duruyor. El Bahi el Edgam, Burgiba döneminde Tunus başbakanlığı yapmış bir isim. Gelecekte değil geçmişte yaşayan bir adam. Lakin bugün peygamberlik metodu üzerine hilafete mukaddime olacak bir adama benzetiliyor. El Bahi el Edgam Tunus’ta cumhuriyet sistemini kurmuş ve milli orduyu teşkil etmiştir. Kara Eylül sonrasında Arafat ve Filistinlilerle Ürdün Kralı Hüseyin arasında arabuluculuk yaparken, barıştırmaya çalışırken Burgiba tarafından merhum Muhammed Mzali gibi azledilmiştir.

Bu rüyayı tabir edenler bunu şöyle yorumluyorlar: Gelmekte ve yaklaşmakta olan hilafetten önce ara bir devreden geçilecek. Bu devrenin aktörü de el Bahi el Edgam suretindeki adam ve sistemi olacak. Arap yorumcular rüyada Mübarek ve sair tağutların devrilmesinden sonra el Bahi el Edgam gelecek ve ardından da Peygamberlik metodu üzerine hilafet zuhur edecek ifadesini şöyle yorumluyorlar: Arap Baharıyla birlikte despot liderler yıkılacak ve eseren bade ayn olacaklar. Yani bir varmış bir yokmuş haline gelecekler. Gümbür gümbür gidecek ve tepetaklak olacaklar. Bunların yerini ise El Bahi el Edgam tarzı bir idare alacaktır. Yine bu yorumculara göre El Bahi el Edgam elbette ölen Tunus başbakanının yeniden dirilmesi değil; Tayyip Erdoğan modelinin Arap dünyasında hakim olmasıdır. Hemen bunun ardından da hilafet-i raşidenin yeniden doğmasıdır. Zeynelabidin Bin Ali’nin devrilmesinden sonra başbakan olan Hammadi Cibali ilk konuşmalarından birisinde raşit hilafeti müjdelemiştir!


ŞİİLER ERDOĞAN’I SÜFYAN’IN ADAMI OLARAK GÖRÜYOR

Bu dönemden sonra insanlar yeniden dinde derinleşecek ve gri alanlar kaybolacak ve hızla beyaza dönüşecektir. . Arap Sünniler Recep Tayyip Erdoğan ve onun modelini alan Arap Baharını hilafetin hazırlayıcısı olarak görürken Şii yorumcular ise başka telden çalmaktadır. Bunlardan birisi olan Ebu Ali Şeybani, Recep Tayyip Erdoğan’ı Süfyani’nin adamı olarak nitelendirmektedir.

ERDOĞAN DÖNEMİ BİR GEÇİŞ DÖNEMİDİR

-Bu devri "cebabire ve decacile" dönemi olarak niteliyorsunuz. Bu "cebbar" ve "deccaller" mücessem ve müşahhas olarak kimlerdir. Erdoğan'ın dönemi de bir nevi "istibdat" dönemine benzemiyor mu?

Osmanlı’dan sonra gelen yöneticilerin tamamına yakını bu kategoriye giriyor. İstisnalar elbette var ama istisnalar kaideyi bozmaz. İdeolojik olarak İslam’ın dışında referans arayan ve şuranın dışında istibdatla iş görenlerin tamamı kastediliyor. Medine yerine siyasi başkent ve model olarak Paris’i ve Fransız Devrimini esas alanlar yine bu kategoridedir. Hadislerde bunlara dair ipuçları var. Bu tasvire göre, Erdoğan dönemi geçiş dönemi olduğundan, kapıları hem doğruya hem de yanlışa açılabiliyor. İyiye doğru bir seyir olmakla birlikte yetersiz ve alacalıdır. 

Röportaj: Umut Yavuz / ROTAHABER - ÖZEL

http://haber.rotahaber.com/recep-tayyip-erdogan-bu-devrin-talutudur_474160.html


0 yorum:

Yorum Gönder