Facebook

30 Temmuz 2013 Salı

SİLİVRİ ORGANİZATÖRLERİ / Bülent ERANDAÇ




Ergenekon'da sona yaklaştık. 5 Ağustos'ta Silivri'de önemli bir davada önemli bir karar verilecek. Şimdi yine internet medyasında ve sosyal medyada, Gezi ve Taksim olaylarında olduğu gibi belli yerleri harekete geçirecek "Silivri'yi işgal et" şeklinde bir kampanya başlatıldı. "Silivri'yi işgal et" kampanyasının işaret fişeği geçen hafta atılmıştı.
ERGENEKON davasının tutuklu gazetecileri Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan, mektup yazarak, çeşitli odakları karar duruşması için Silivri'ye çağırmış, "31 Mayıs'taki ateş, özgürlüğün, adaletin ve barışın habercisi. Dört gözle bekliyoruz" demişlerdi.
İşaret fişeğini, malum gezi-taksim organizatörleri aktif hale getirmekte gecikmediler.
Sosyal medya üzerinden operasyona başladılar. Sosyal medyadaki sloganlara bakıyorum. "Bu ne hırs, bu şiddet" demekten kendimi alamıyorum.

KAOS PLANI: İKİNCİ AŞAMAŞimdi önemli bir soruya birlikte cevap arayalım. Taksim gezinin arka planında neler var?
Geziyle, neler hedeflendi?Taksim Gezi olayları, 28 Mayıs'ta başladı.
Aradan objektif değerlendirme yapabilecek bir zaman geçti. Gezi Parkı olayını doğru okumak için arka plana dikkatle bakmalıyız.
2023 vizyonu açıklandığından beri dış odakların ve onlara bağlı iç odakların rahatsızlığı duyuluyordu. Türkiye'nin2023 vizyonuna bakacak olursak; dünyanın ilk 10 ekonomisi içine girmiş, milli geliri 2 trilyon dolar seviyesinde, ihracatı 500 milyar dolara, dış ticaret hacmi ise 1 triyon dolara ulaşmış bir Türkiye tasvir edildiğini görebiliriz.
Türkiye'nin önünü kesmek için, Taksim Gezi üzerinde kurgulanan oyunlara giriştiler.
Organizatörler, Gezi Parkı ile başlayan protestoyu iç ve dış desteklerle siyaset dışı bir müdahale yani 'darbe girişimi'ni hazırlamaya yönelttiler.
Şiddeti ve darbeciliği temel varlık nedenleri olarak gören çevrelerin hemen devreye girmesi gözlerden kaçmadı. Yıllar süren vesayet devletinin unsurları, derin yapılar ve onun sivil uzantıları Taksim Gezi'yi kullanmaya kalktılar. Olayların büyümesinde, memleket sathına yayılmasında, bir 'beyin'in olduğu şüphesizdi. Olaylar devam ederken yazılarımızda, Taksim Gezi Parkı olaylarının hedefinin ülkedeki siyasi ve ekonomik istikrar olduğunu söylemiştik.
Protesto olayları ile Türkiye'yi siyasi ve ekonomik istikrar bakımından sarsmak, sonrasında da ekonomik istikrarsızlığın amaçlandığını, sonunda Başbakan Erdoğan iktidarının, sokak yoluyla sarsılmak istendiğini sık sık vurgulamıştık.
Yeni bilgiler, gelişmeler, konuşmalar, itiraflar, bu gerçeği apaçık ortaya çıkardı.
Yapılanların bir plan dahilinde yürütüldüğü gerçeğini unutmadan, ikinci aşamaya 5 Ağustos - "Silivri'yi işgal et" kampanyası ile geçileceğini dikkatle takip etmeliyiz. Kaos ve krize oynayanlar, sokağı harekete geçirmek, meydanları ısıtmak suretiyle Türkiye'yi yönetebilir olmaktan çıkarmaya devam edecekler.
Hazırlıkları uzun süredir yürütülen bir çalışma, 1 Haziran itibariyle devreye sokuldu. 5 Ağustos ve sonrasında provalar yaptırılacak. Türkiye'de her olayı ajite edebilecek güçler var.

NELER YAPABİLİRLER? 
Farklı günleri kendi amaçları bakımından çok önemli saydıkları için o günlerde bir takım davranışlarda bulunabilirler. Eylül'den sonra üniversitelerin açılmasıyla, okullarda direnişler başlatılır. Spor gösterileri bahane edilir. Önümüzdeki protesto eylemleriyle mahalli seçimlere giden süreç içinde Türkiye'yi daha çok karıştırmayı,herkesi bir korku ve endişe içerisine koymayı, hükümeti bu yollarla daha kolay yıpratabileceklerini düşünenlerinTürkiye'nin geleceğine darbe vurduklarını görmeden geçemeyiz.

SONUÇ: "Bu bir son olmayacak mücadele yeni başlıyor' diyenlerin, "Gelin gelecek için son kez kucaklaşalım" ifadelerini kullananların son hedefleri şudur: 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi. Daha önceki Cumhurbaşkanlığı seçimleri hep, 'Çankaya savaşları' olarak gerçekleşti. Darbelerin, muhtıraların, ara rejimlerin arkasında hepÇankaya savaşı yatıyordu. Vesayetçi zihniyet ve kadroları, Çankaya'yı son kale olarak görüyorlardı.
Önemli seçimler dönemine girerken, olanları ve olacakları aynı parantezde analiz edelim, BÜYÜK FOTOĞRAF'ı hiç aklımızdan çıkarmayalım.

0 yorum:

Yorum Gönder