Facebook

26 Aralık 2013 Perşembe

MEVDUDİ TEFSİRİNDEN MERYEM OĞLU İSA' (A.S) NIN GELİŞİ İLE İLGİLİ HADİSLER



Meryem Oğlu İsa'nın (a.s) İkinci Kez Gelişiyle İlgili Hadisler.

1) Ebu Hureyre'nin rivayetine göre Rasûlullah şöyle buyurdu: "Nefsim elinde olan'a yemin ederim ki, Meryem oğlu İsa adil bir yönetici olarak aranıza inecektir. Sonra haçı kıracak, domuzu öldürecek ve harbe son verecektir. (Başka bir rivayette Harb kelimesi yerinde Cizye kelimesi mevcuttur. O zaman manâ "cizye'yi kaldıracak" olur.

O zaman servet öylesine bollaşacak ki, hiç kimse onu kabul etmeyecek ve (bu şartlar altında) Allah huzurunda bir secde'de bulunmak dünya ve içindekilerden daha hayırlı görülecektir. (Buhari: Kitab-ül-Ehâdis'il-Enbiya, Bâbü Nüzûl'i İsa İbn Meryem'; Müslim: Bâbü Nüzüli İsa; Ebvâb el-Fiten, Bâbün fi Nüzûli İsa; Müsned-i Ahmed: Merviyyatü Ebi Hureyre)

2) Hz. Ebu Hureyre'den gelen bir başka rivayet şöyledir: "Meryem oğlu İsa, nüzül etmedikçe kıyamet kopmayacaktır..." (Bu ifadeleri yukardaki hadiste rivayet edilen aynı temalar izlemektedir) (Buhari, Kitab-ül-Mezâlim, Bâbü Kesris-Salih; İbn Mâce, Kitab-ül-Fiten)

3) Hz. Ebu Hureyre'nin rivayetine göre Rasûlullah şöyle buyurdu: "Meryem oğlu İsa aranıza nüzul ettiğinde ne durumda olacaksınız? O zaman imamınız da kendi içinizde olacak..." (Buhari: Kitabü Ehadis-i Enbiyâ, Bâbü Nüzuli İsa, Müslim: Nüzülü İsâ; Müsned-i Ahmed)

4) Hz. Ebu Hureyre'nin rivayetine göre Rasûlullah şöyle buyurmuştur: "Meryem oğlu İsa nüzül edecek, haçı parçalayacak; domuzu öldürecek, onun için cemaatler namaz kılmak üzere bir araya gelecek ve halka öyle çok servet dağıtacak ki, halk artık doyup almayacak, haracı kaldıracak, Ravha mevkiinde konaklayacak ve buradan haccı yahut umreyi ya da her ikisini birden (Ravi, Rasûlullah'ın (s.a.) hangisini dediği konusunda mütereddittir) ifa etmek üzere harekete geçecektir. (Müsned-i Ahmed: Merviyyâtü Ebu Hureyre, Müslim: Kitâb el-Hacc.)

5) Hz. Ebu Hureyre; Rasûlullah'ın (s.a.) (Deccâl'ın zuhuruyla ilgili haberleri zikrettikten sonra) şöyle dediğini rivayet etmektedir: Müslümanların onunla (Deccâl'la) savaşmak üzere hazırlık yapıp, saf bağlayıp ikame'de bulunulduğu sırada nüzûl edecek ve onlara namaz kıldıracaktır. Ve Allah'ın düşmanı (yani, Deccâl) onu görür görmez tuzun suda eridiği gibi erimeye başlayacaktır. Eğer İsa onu kendi haline bırakırsa, öyle eriyip ölecektir. Fakat Allah onu İsa'nın eliyle öldürecek ve İsa mızrağı üzerindeki kanını Müslümanlara gösterecektir. (Mişkât: Kitab ül-Fiten; referans Müslim'edir.)

6) Ebu Hureyre'nin rivayetine göre Rasûlullah şöyle buyurmuştur: "Onunla (yani İsa Mesih ile) benim aramda peygamber yoktur ve o nüzül edecektir. Şu halde onu gördüğünüzde tanıyın. Orta boylu, açık tenlidir. İki parçalı sarı bir elbise giymiş olacaktır. Saçları adeta üzerinden su damlıyor gibi olacaktır ama ıslak olmayacaktır. İslâm uğruna hasımlarla savaşacak, haçı kıracak, domuzu öldürecek ve cizye' yi kaldıracaktır. Allah İslâm'ın dışındaki tüm ümmetlere son vererek ve Mesih, Deccâl'ı katledecek ve dünyada 40 yıl kalıp ölecek ve cenaze namazını Müslümanlar kılacaktır. (Ebu Dâvud: Kitâb el-Melâhim; Müsned-i Ahmad: Merviyyât-, Ebû Hureyre).

7) Cabir bin Abdullah Rasûlullah'tan (s.a.) şöyle işittiğini söylüyor: "Sonra Meryem oğlu İsa, nüzul edecek, Müslümanların imamı kendisine: "Gel bizimle namazda imam ol" diyecek fakat O: "Hayır birbirinize imam siz kendiniz olursunuz". O, Allah'ın bu ümmete bahşettiği şerefi gözönüne alarak böyle diyecektir. (Müslim:Beyanu Nüzuli Isa'ibni Meryem, Müsned-i Ahmed: Merviyyatü Cabir bin Abdullah).

8) Câbir bin Abdullah (İbn Sayyâd'ın hadisiyle ilgili olarak) şöyle rivayet ediyor: "Sonra, Ömer İbn el-Hattâb şunları söyledi: "Ey Allah'ın Rasûlü, izin ver onu öldüreyim." Rasûlullah cevapladı; "Eğer o (Deccâl ile) aynı şahıs ise, onu öldüremezsin. Çünkü o, Meryem oğlu İsa tarafından öldürülecektir. Eğer o, (yani Deccâl) değilse zimmîlerden birini öldürmeye hakkın yoktur." (Mişkât: Kitab-ul-Fiten).

9) Câbir bin Abdullah, Rasûlullah'ın (s.a.) (Deccâl'dan söz ederken) şöyle dediğini rivayet ediyor: "İşte tam o sıralarda Müslümanlar arasında Meryem oğlu İsa Aleyhisselâm zuhur edecektir. Sonra insanlar namaz için kalktıklarında kendisine sorularak "Öne geç ey Allah'ın Ruhu: (ve bize namaz kıldır) Fakat O, "Hayır, sizin kendi önderiniz geçip namazı kıldırmalıdır." diyecektir. Sonra sabah namazını edâ ettikten sonra, Müslümanlar Deccâl ile savaşmaya çıkacaklardır. Buyurdu ki: "O yalancı, İsa'yı görünce tuzun suda eridiği gibi eriyecektir. Sonra İsa ona doğru ilerleyecek ve onu katledecektir. Ve öyle bir durum olacaktır ki, ağaçlar ve taşlar "Ey Allah'ın Ruhu, arkamda bir Yahudi gizleniyor " diye bağıracaklardır. Deccâl'a tâbi olanlardan hiçbiri kalmayacaktır ki İsa kendisini öldürmemiş olsun." (Müsned-i Ahmed, Rivayâtu Câbir bin Abdullah)

10) Hazret-i Nevvas bin Sam'ân Kitâbî, Deccâl haberiyle ilgili olarak) şunları rivayet ediyor: "Deccâl şunları yaparken Allah Meryem oğlu Mesih'i gönderecek ve o, Dimaşk'ın (Şam) doğu kesimine beyaz minarenin yakınına sarı elbiseli ve iki meleğin kanatlarına yaslanmış olarak inecektir. Başını eğdiğinde saçlarından su damlıyor gibi olacaktır, başını kaldırdığında da âdeta inci misali damlalar aşağı dökülüyormuş hissini verecektir. Nefesindeki havanın ulaştığı yerlerdeki ve görüş ufkunun içinde kalan bütün kâfirler ölecektir. Sonra Meryem'in oğlu, Deccâl'ın peşine düşecek ve onu Lud kapısında altedip, öldürecektir." (Müslim: Zikrüd'-Deccâl, Ebû Dâvud: Kitab el-Melâhim: Tirmizi: Ebvab el-Fiten; İbn Mâce: Kitab el-Fiten.)

11) Abdullah bin Amr bin As, Rasûlullah'ın (s.a.) şöyle dediğini rivayet ediyor: "Deccâl, ümmetin içinde zuhur edecek ve kırk şu kadar yaşayacak. (Kırk gün mü demişti, kırk ay mı, kırk yıl mı hatırlamıyorum.) Sonra Allah Meryem oğlu İsa'yı gönderecek. O, Urve bin Mesûd'a (Bir sahabi'dir.) çok benzeyecek. Deccâl'ı izleyip öldürecek. Sonra yedi yıl boyunca insanlar o durumda yaşayacak ki iki kişi arasında ne kötü niyet, ne de düşmanlık mevcud olacak." (Müslim: Zikrü'd-Deccâl)

12) Huzayfa bin Esîd el-Gifarî anlatıyor: "Bir keresinde Rasûlullah meclisimize teşrif etti. Biz o esnada aramızda konuşmaktaydık. "Ne hakkında konuşuyorsunuz" diye sordu. "Kıyamet hakkında konuşuyorduk" dediler. "On alamet belirmedikçe kıyamet kopmaz." dedi ve sonra on âlameti saydı: (1) Duman, (2) Deccâl, (3) Dâbbet'ül-Arz, (4) Güneşin batıdan doğması, (5) Meryem oğlu İsa'nın nüzulu, (6) Ye'cüc ve Me'cüc, (7) Üç büyük yer kayması: Biri doğu'da (8) İkincisi batı'da, (9) Üçüncüsü Arap yarımadasında, (10) Yemen'de çıkacak ve insanlığı mahşere kadar körükleyen bir yangın." (Müslim: Kitab el-Fiten, Ebu Dâvud: Kitab el-Melâhim.)

13) Rasûlullah'ın (s.a.) azadlısı Sevbân şöyle rivayet ediyor: Rasûlullah şöyle buyurdu: "Allah ümmetimden iki orduyu Cehennem azabından korumuştur. Hindistan'ı fethedecek ordu ile Meryem oğlu İsa'yla birlikte olacak ordu." (Nesei: Kitab el-Cihad, Müsned-i Ahmed: Rivâyetu Sevbân).

14) Mücemmi bin Cariye el-Ensari diyor ki: "Rasûlullah'ın (s.a.) şöyle dediğini işittim: "Meryem'in oğlu, Lud kapısında Deccâl'ı öldürecek" (Müsned-i Ahmed Tirmizi, Ebvab ül-Fiten)

15) Ebu Umâme Bâhilî (Deccal'i uzun bir hâdis içinde zikrederken) rivayet ediyor: Müslümanların İmamının tam sabah namazı için öne çıkacağı sırada Meryem oğlu İsa aralarına girecek. İmam, o öne geçsin (namazı kıldırsın) diye adımını geri alacak, fakat İsa onun omuzları arasına elini koyup şöyle diyecek: "Hayır, siz kıldırmalısınız. Çünkü cemaat size uymak için toplandı." Bunun üzerine İmam namazı kıldıracak. Selâm verildikten sonra İsa şöyle diyecek: "Kapıyı açın." Kapı açılacak, karşılarına 70.000 silâhlı Yahudiyle Deccâl çıkacak. O, İsa'ya (a.s) bakar bakmaz tuzun suda eridiği gibi erimeye başlayacak ve kaçmaya başlayacaktır. İsa şöyle diyecek: "Sana öyle bir nefes edeceğim ki, seni öldürecek." Sonra onu Lud kapısının doğu yakasında altedecek ve Allah Yahudileri yenilgiye uğratacak... Ve yeryüzü tıpkı kabın suyla dolması gibi Müslümanlarla dolacak. Tüm dünya bir de aynı Kelime'yi zikredecek, ona uyacak ve Allah'tan başkasına ibadet edilmeyecektir. (İbn Mâce: Kitab el-Fiten)

16) Osman bin Ebi el-As şöyle diyor: Rasûlullah'ın (s.a.) şöyle dediğini işittim: "...ve Meryem oğlu İsa sabah namazı vaktinde inecek. Müslümanların İmamı şöyle diyecek: "Ey Allah'ın Ruhu, namazı kıldır." Şöyle cevaplayacak "Bu ümmetin ferdleri birbirine imam olur." Sonra imam öne geçip namazı kıldıracak. Namazdan sonra İsa silahını alıp Deccâl'e doğru yola çıkacak. Deccâl İsa'yı görünce kurşun gibi eriyecek. İsa, silahıyla onu öldürecek ve Deccâl'ın ardındakiler panik içinde kaçacak fakat gizlenecek yer, kaçacak delik bulamayacaklar. Hatta ağaçlar seslenecek: "Ey mü'min! İşte arkamda bir Yahudi var" (Müsned-i Ahmed, Taberâni, Hâkim).

17) Semüra bin Cündüp (Uzun bir hadiste) rivayet etmiştir ki, Rasûlullah şöyle dedi: "Sonra o sabah Meryem oğlu İsa, Müslümanlarla bir olacak ve Allah, Deccâl ile ordusunu hezimete uğratacaktır. Ta ki duvarlar ve ağaç kökleri haykıracaktır: "Ey mü'min, bir kâfir arkamda saklanıyor, gel ve öldür onu." (Müsned-i Ahmed, Hâkim). 18) İmran bin Hasîn Rasûlullah'ın (s.a.) şöye dediğini rivayet ediyor: "Ümmetimden daima Hak üzere sebat eden ve düşmanları alteden bir grup olacak. Tâ ki Allah'ın hükmü gele ve Meryam oğlu İsa (a.s) nuzül ede..." (Müsned-i Ahmed)

19) Hz Aişe (Deccâl haberi ile ilgili olarak) rivayet etmiştir: Sonra İsa inecek ve Deccâl'i öldürecek. Bundan sonra İsa yeryüzünde adil bir imam ve hak tanır bir yönetici olarak kırk yıl kalacaktır. (Müsned-i Ahmed)

20) Rasullah'ın azadlısı Sefîne (Deccâl ile ilgili haberden söz ederken) rivayet ediyor: Sonra İsa (a.s) inecek ve Allah Afik tepesi yakınlarında Deccâl'i öldürecektir. (Müsned-i Ahmed)

21) Hz. Huzeyfe bin Yemân (Deccâl'den bahsederken) diyor ki: "Sonra Müslümanlar namaz için kalktıklarında Meryem oğlu İsa tam önlerine inecek ve Müslümanlara kendisiyle Allah düşmanı arasından çekilmesini söyleyecek...Ve Allah, Müslümanları Deccâl'in safındakilere karşı musallat edecek ve Müslümanlarda onlara ağır kayıplar verdirecekler. Hattâ iş o noktaya varacak ki, ağaçlar ve taşlar şöyle haykıracaklar: "Ey Abdullah! Ey Abdurrahman! Ey Müslüman! Burada bir Yahudi saklanıyor, öldür onu." Böylece Allah onları helak edecek, Müslümanları da muzaffer... Onlar da haçı kıracaklar, domuzu öldürecekler ve cizye'yi kaldıracaklar. (Müstedrek-i Hâkim. Bu hadisin kısa bir varyantında Müslim'de ve Hâfız İbn Hacer'in Feth ul-Bâri'sinde (Cilt. 6 sh. 450) sahih addedilmektedir.

Bu 21 hadisin tamamı Rasûlullah'ın (s.a.) ashabından 14'üne dayandırılmış ve en muteber ve sahih hadis mecmualarında sahih isnadlarla zikredilmiştir. Gerçi bunlardan başka aynı mevzuyla ilgili birçok hadis vardır ama biz yalnızca râvi zinciri açısından sahih olan ve yaygınlık kazanmış bulunan bir bölümünü zikretmekle yetindik.
Bu Hadisler Neyi İspatlamaktadır?

Bu hadisleri okuyan herkes bizzat görecektir ki, onlar ne "Mev'ud-u Mesih" ne "Mesil-i Mesih" (Mesih-Benzeri) ve ne de "Burüz-ü Mesih'e (Mesih'in yansıması) dair hiçbir imâda bulunmamaktadır. Ayrıca ne de bu çağda birinin bir babanın tohumuyla bir ananın tarlası vasıtasıyla doğup Rasûlullah Muhammed'in (s.a) geleceğini önceden haber verdiği Mesih olduğu iddiasında bulunacağına dair bir şey zikredilmektedir. 

Tüm bu hadisler açık ve seçik bir şekilde, 2000 yıl önce Bakire Meryem'den doğma İsa'nın (a.s) ölü mü olduğu yoksa alemin herhangi bir yerinde hâlâ yaşıyor mu bulunduğunu tartışmanın gereği ve faydası yoktur. O ölmüş olsa bile Allah onu tekrar hayata getirmeye kaadirdir. Kaldı ki, Allah bir kulunu alemin herhangi bir yerinde binlerce yıl canlı tutup, dilediği zamanda dünyaya geri göndermeye de kadirdir. Her ne halse bir kimse eğer Hadis'e inanıyorsa şunu teslim etmek zorundadır ki, geleceği haber verilen kimse Meryem Oğlu İsa'dır. Yok eğer Hadis'e inanmıyorsa birilerinin geleceğine de inanmaması gerekir. Çünkü bu "tekrar geliş" doktrini başka şeye değil, Hadis'e dayanmaktadır. Fakat bu ne biçim iş, hadislerde belirtilen özel tavsiflere gelince onları terkediyorlar? Zira bu tavsiflere göre geleceği bildirilen şahıs Meryem oğlu İsa'dır, manevi açıdan Mesih'e benzeyen biri değil.

Bu hadislerden aynı sarahatle ortaya çıkan diğer harekata göre Hz. İsa'nın (a.s) gelişin yeni bir Peygamberin gelişi şartlarını haiz olmayacaktır. Çünkü o ne vahiy alacak, ne yeni bir mesaj getirecek, ne Allah'tan talimat alacak, ne Muhammed'in (s.a) şeriat'ında bir değişiklik yapacak, ne İslâm dininin dünyadaki sancağını yükseltecek, ne insanları kendi Peygamberliğine inanmaya çağıracak, ne de kendisini izleyecek ayrı bir ümmet oluşturacaktır. O, özel bir görevle gönderilecektir.

Aynı husus Allâme Alûsi tarafından Ruhu'l-Meâni'de zikredilmektedir: "Sonra, İsa Aleyhisselâm indiğinde daha önceki Peygamberliğini elinde bulunduracak, ondan mahrum edilmeyecek fakat önceki şeriati izlemeyecek; zira eski şeriat o ve diğer tüm insanlar için yürürlükten kalkmıştır. O, bu şeriatı tüm ayrıntılarıyla izleme yükümlülüğünde alacak, dolayısıyla ne vahiy alacak, ne yeni bir talimatta bulunacak. Ancak Rasûlullah'ın bir temsilcisi ve ümmetinin yöneticilerinden bir yönetici olarak görev yapacak." (cilt. 11. sh: 32)

İmam Razi bu noktaya daha da açıklık getirerek şöyle demektedir. "Peygamberler dönemi Rasûlullah Muhammed'in (s.a) gelişiyle kapanmıştı. Onun peygamber olarak gönderilmesiyle peygamberlik çağı sona erdi. Şu halde, ikinci gelişinden sonra İsa Aleyhisselâm'ın Rasûlullah'a tabi olmasında anlaşılmayacak bir taraf yoktur." Tefsir-i Kebir, cilt: 3 sh. 343)

Bu görev, Deccâl'ın sebep olduğu fitneyi ortadan kaldırmaktır. İşte bu amaçla indiğinde, onun Rasûlullah'ın (s.a.) haber verdiği zuhur edecek olan Meryem oğlu İsa olduğuna dair hiçbir Müslüman kuşku duymayacaktır. Hemen Müslümanların imamı arkasında namazını kılacak ve Müslümanların imamına tâbi olacaktır. Bu haber onun dünyaya daha önce olduğu gibi tekrar bir peygamber olarak geleceğini ve nebevî bir misyon göreceğine dair şüpheler serdedilmesini imkansız kılmaktadır. Açıktır ki, bir ümmet içinde Allah'ın bir peygamberi mevcutsa bir başkası imam yahut lider olamaz. Dolayısıyla onun Müslümanların cemaatine bir fert olarak iştiraki, onun bir peygamber olarak gelmediğinin bizatihi ilanı olacaktır. Bu esasa göre, onun gelişiyle peygamberlik mührünün dokunulmazlığının, şu veya bu şekilde ortadan kalkması diye bir mesele olmayacaktır.

Bir benzetme yapmış olmayalım ama, onun (İsa'nın) gelişi sabık devlet başkanının iktidardaki devlet başkanı zamanında yaptığı bir ziyarettir ve onun yönetimi altında devlete bağlı hizmetler vermesidir. Sıradan bir zekâ seviyesine sahip kimse bile sabık devlet başkanının mevcut yönetim zamanında gelip görev almasının anayasayı değiştirmeyeceğini anlayabilir. Böyle bir durumda anayasayı ancak iki şekilde değiştirilebilirdi: 

a) Sabık devlet başkanı, döndüğü zaman, devlet başkanlığı görevini yeniden üslenmesi, b) Birinin daha önce devletin başındayken bulunduğu pozisyonu öne sürerek bütün işlerin, kendisi, devletin başındayken başarıldığını iddia ederek hak talep etmesi. Bu iki durum eğer sözkonusu değilse sabık devlet başkanının gelişi, kendi başına, ülkenin anayasal pozisyonunda herhangi bir değişikliğe yol açmaz. 

İşte aynı durum İsa Aleyhisselâmın gelişi için de mevcuttur. Onun gelişi, kendi başına, Nübüvvete son veren mührü yerinden kımıldatmayacaktır. Bununla birlikte gelişiyle peygamberlik görevini yeniden üslenmiş ve peygamberliğe özgü görev ve fiilleri icra etmeye başlamış veya bir kişi sabık bir peygamber olduğunu reddedip halihazırda peygamber olduğunu iddia etmiş olursa bu kesinlikle Allah'ın dünyaya peygamber gönderme konusundaki sünnetini ihlâl anlamına gelir. Rivayetler bu ihtimallerin her ikisini de dışarda bırakmaktadır. Bu hadisler bir yandan Rasûlullah'tan (s.a) sonra hiçbir peygamberin gelmeyeceğini ortaya koyarken diğer taraftan Meryem oğlu İsa'nın ikinci kez geleceği konusunda haberler vermektedir. Bu, İsa'nın ikinci gelişinin peygamberliğe özgü görevleri icra etmek amacıyla olmayacağını açıkça göstermektedir.

Aynı şekilde, İsa Aleyhisselâm'ın ikinci gelişi Müslümanlar karşısına bir iman küfür meselesi çıkarmayacaktır. Hatta bugün bile eğer bir şahıs onun sabık peygamber olduğunu inkar ederse mürted olur. Bizzat Rasûlullah (s.a) onun peygamberliğine inanmış ve bütün ümmeti de daha başından onun bir mümini olmuştur. Aynı şey onun sonraki pozisyonu için de geçerli olacaktır. Müslümanlar onun yeni bir peygamber olduğuna inanmak zorunda olmayacak, Meryem oğlu İsa'yı bugün yaptıkları gibi sabık bir peygamber olarak inanacaklardır. Peygamberliğin sonu inancına ne bugün, ne de sonra muhalif olacaktır.

Bu ve diğer birçok hadislerden ortaya çıkan son hakikat, fitnesini ortadan kaldırmak üzere İsa Aleyhisselâm'ın gönderileceği Deccâl'in Yahudiler arasından olacağı ve kendini "Mesih" olarak tanıtacağıdır. Bir kimsenin, Yahudi tarihini ve inançlarını incelemeksizin bunu anlaması çok zordur. Süleyman Aleyhisselâm'ın irtihalinden sonra peşpeşe felaketlere uğrayan ve nihayet Babil ile Asur imparatorluklarının köleleri olarak arza dağılan Yahudilere peygamberleri, "Mesih"in gelişi ile ilgili müjdeler vermeye başlamıştı.

Mesih onları içinde bulundukları zilletten kurtarıp bir araya getirecekti. Bu haberleri hafızalarından silmeyen Yahudiler savaşıp ülkeler fethedecek bir kral hüviyetinde, tüm dünya Yahudilerini bir araya getirip Filistin'de toplayacak olan ve onlar için kudretli bir imparatorluk kuracak olan Mesih'in gelişini beklemeye başlamışlardı. Fakat Meryem oğlu İsa Aleyhisselâm, Allah tarafından beklentilerin aksine ordu sahibi olmayan bir Mesih olarak geldiğinde Yahudiler onu kabule ve Mesih olarak tanımaya yanaşmayıp kafalarına onu öldürmeyi takmışlardı. O gün bugündür dünya Yahudileri geleceği "vadedilen Mesih"i beklemektedir. Onların literatürü bu konudaki tasavvurlarla doludur. Asırlardır Talmud'da ve haham edebiyatında tasvir edilen ümit ile beklemekte ve vaadedilen Mesih'in büyük bir askeri ve siyasi lider olacağı, Nil Nehri'yle Fırat Nehri arasındaki bölgeyi kendileri için ayıracağı ve Yahudileri dünyanın her yerinden toplayıp bu ülkede tekrar bir araya getireceği umuduyla yaşamaktadırlar. (Yahudiler bu bölgeye kendilerinin mirasçı olduğunu kabul ederler)

Şimdi, Ortadoğu'nun meselelerine bakan ve onları Rasûlullah'ın (s.a) haberlerinin arka planında inceleyebilen kimse hemen farkedecektir ki, varılan bu merhale Rasûlullah tarafından haber verilen ve Yahudilerin "vadedilen Mesih"i adı altında zuhur edecek olan büyük Deccâl'in çıkışı için gerekli tüm şartları haizdir. Müslümanlar Filistin'in büyük kesiminden sürülmüş ve burada bir Yahudi İsrail devleti kurulmuştur. Dünyanın her yerinden buraya Yahudiler getirilmiştir. A.B.D., İngiltere ve Fransa bu devleti büyük bir askeri güce dönüştürmüştür. Yahudi sermayesi bilim adamı ve uzmanları, Yahudi başkentinin kütlevi yardımıyla bu gücü geliştiriyorlar ve bu güç bölgedeki Müslüman uluslar için büyük bir tehlike haline gelmiştir. 

İsrail'in liderleri "Arz-ı mev'üd"a sahip olmak istediklerini hiçbir zaman gizlememişlerdir. Uzun zamandan beri açıkça basıp neşrettikleri geleceğin Yahudi imparatorluğu haritası karşı sayfada verilmiştir. Bu haritanın gösterdiği gibi, Yahudiler Suriye-Lübnan ve Ürdün'ün tamamına, Türkiye'den İskenderun ile hemen hemen bütün Irak; Mısır'dan Sina ve Delta bölgesi, Suudi Arabistan'dan ise Medine dahil Necd ve Yukarı Hicaz'ı almak istemektedirler. Bununla insan, onların muhtemel bir dünya savaşının uyandıracağı karışıklık ve kargaşadan faydalanarak bu bölgeleri istilâ etmeye çalışacaklarını açıkça anlayabiliyor. Herhalde tam bu sıralarda büyük Deccâl onların vâdedilen Mesihi olarak zuhur edecektir. Rasûlullah onun zuhuruyla ilgili haberleri vermekle kalmamış, o günlerde müthiş sıkıntılara maruz kalınacağını da bildirmiştir. Öylesine sıkıntılı ki, bir gün bir yıl gibi gelecektir o zaman. İşte bu sebebledir ki Rasûlullah (s.a), Allah'a, Deccâl'ın büyük fitnesinden yalnızca kendini değil ümmetini de koruması için yakarmıştır.

Bu Deccâl ile savaşması ve ona karşı koyması için Allah "Mesih'e benzer biri"ni (mesil-i Mesih) değil, iki bin yıl önce kabule yanaşmadıkları ve çarmıha (güyâ) germek suretiyle hal'ettiklerini sandıkları hakiki Mesih'i gönderecektir. Hakiki Mesih'in ineceği yer ise Hindistan, Afrika yahut Amerika değil, Şam (Dimaşk) olacaktır. Çünkü Şam, açılacak fiili cephenin mahalli olacaktır. (Lütfen karşı sayfadaki haritaya bakınız. Bu haritada Şam, İsrail sınırından ancak 50-60 mil olduğunu görebilirsiniz. Daha önce zikredilen hadislerden anlaşıldığına göre Deccâl 70.000 kişilik bir Yahudi ordusuyla Suriye'ye girip Şam önlerine dayanacaktır. 

Tam bu kritik anda Meryem oğlu İsa sabahleyin Şam'ın doğu kesimine beyaz minarenin olduğu mevkiye inecek ve namazdan sonra Deccâl'e karşı Müslümanların başına geçecektir. Deccâl (21 no.lu hadis'te geçen) Afik Geçidi'ne çekilecek ve İsa onu takip ederek altedecek ve Lud havaalanında öldürecektir. (bkz. 10, 14, 15 no.lu hadisler.) Bundan sonra Yahudiler dağılacak, Yahudi ümmetine son verilinceye kadar her bulundukları yerde öldürüleceklerdir. (bkz. 9, 15, 21 no.lu hadisler) Hıristiyanlık da İsa Aleyhisselâm'ın hakikatı beyanıyla sona erdirilecektir. (bkz. 1, 2, 4, 6 no.lu hadisler) ve bu topluluklar tek bir İslâm ümmeti haline geleceklerdir. (bkz. 6, 15, no.lu hadisler)

Kaynak: Mevdudi tefsiri, Ahzab suresi.


0 yorum:

Yorum Gönder