Facebook

2 Eylül 2013 Pazartesi

BEDİÜZZAMAN’IN TÜRK MİLLETİNE UYARISI


“Ebedî ve daimî olan İslâmiyet milliyeti, muvakkat (geçici), dağdağalı (kargaşalı) unsuriyetle (etnik milliyetçilikle) bağlanmaz ve aşılanmaz. Ve aşılamak olsa da, İslâm milletini ifsad ettiği (bozduğu gibi) gibi, unsuriyet milliyetini dahi ıslah edemez, ibkà edemez. (devamlılık sağlamaz) Evet, muvakkat (geçici) aşılamakta bir zevk ve bir muvakkat kuvvet görünüyor; fakat pek muvakkat ve âkıbeti hatarlıdır (tehlikelidir).  

Hem Türk unsurunda ebedî kabil-i iltiyam olmamak (hiç birleşmemek) suretinde bir inşikak (parçalanma, bölünme, ayrılık) çıkacak. O vakit milletin kuvveti, bir şık bir şıkkın kuvvetini kırdığı için, hiçe inecek. İki dağ birbirine karşı bir mizanın (terazinin) iki gözünde bulunsa, bir batman kuvvet, o iki kuvvetle oynayabilir, yukarı kaldırır, aşağı indirir.” (29. mektup, Yedinci risale olan Yedinci kısım, Dördüncü İşaret)

Ey Türk kardeş! Bilhassa sen dikkat et. Senin milliyetin İslâmiyetle imtizaç etmiş (kaynaşmış) ; ondan kàbil-i tefrik değil (ayrılamaz). Tefrik etsen, mahvsın (ayırırsan mahvolursun).  (Dördüncü Mes’ele)
Yorum: Türk milletinin milliyeti islamiyetle kaynaşmıştır. İslamiyeti Türk milletinin milliyet tanımından ayırmak Türk milletinin mahvolmasına sebep olabilir. Türk Milletinin tanımını etnik köken ve soya bağlamak Türk Milletinin bekasını sağlamaya yetmez. 

Türk milleti: köken olarak Türk olanların yanında, müslüman olup Türkleşmiş, Genelkurmay tabiriyle -eski kökenleriyle ilgisi kalmamış olan- ve kendini Türk hissedenlerden oluşmaktadır. Bu nedenle Türk milletini bir arada tutan en önemli bağ, soy değil din bağıdır. 

Bediüzzaman'ın bu yöndeki uyarısı muhtemelen en sondaki dehşetli bir eğilime, milletin dindar ve ulusalcı olarak iki kanata ayrılacağı tehlikesine işaret etmektedir. Burada muhtemelen ulusalcı bir zihniyetin ülkeyi ele geçirmesi sonucu milletin kuvvetinin ikiye ayrılacağı bir iç çatışma tehlikesi söz konusudur. 

Türkiye'deki dindar idarenin tertiplerle yıkılmaya çalışıldığı, Mısır'daki dindar idarenin askeri darbe sonucu devrilmesine uluslararası kamuoyunun sessiz kalmasının delaletiyle; Türkiye ve Mısır'da batının onayıyla kurulmuş dindar idarelerin bir süre sonra ülke çıkarlarını ön plana çıkardıklarını ve kendi kontrollerinden bağımsızlaştığını gören batının bu idareleri devirip yerlerine kendilerine tam bağımlı, dinden uzak kesimleri bir takım tertiplerle başa geçirme politikalarına dikkat edilmelidir. İçinde bulunduğumuz dönemde bu yönde olaylar gelişecektir. 
“Ehâdis-i şerifede gelmiş ki: “Âhirzamanın Süfyan ve Deccal gibi nifak ve zındıka (münafıkların ve dinsizlerin) başına geçecek eşhâs-ı müdhişe-i muzırraları (zararlı korkunç kişileri), İslâmın ve beşerin hırs ve şikakından (ayrılığından) istifade ederek, az bir kuvvetle nev-i beşeri hercümerc (alt üst) eder ve koca âlem-i İslâmı esaret altına alır.”
Yorum:
Ahirzamanda Süfyan islam alemindeki münafıkların başına geçecek, Deccal ise insanlık aleminde dinsizlerin başına geçecek zararlı korkunç kişilerdir. İslam ve insanlık alemi hırs içinde bölünüp ayrılıklara düştükleri bir zamanda az bir kuvvetle insanlığı alt üst edeceklerdir. Koca islam alemini esaret altına alacaklardır.  
Demek ki islam alemi bir kere daha esaret altına düşecektir. Bunun sebebi hırs ve ayrılıklardır. Süfyan ve Deccal az sayıdaki kuvvetle üstün geleceklerdir. 

“Ey ehl-i iman! Zillet içinde (aşağılanarak) esaret altına girmemek isterseniz, aklınızı başınıza alınız. İhtilâfınızdan (ayrılıklarınızdan)  istifade eden zalimlere karşı  اِخْوَةٌ الْمُؤْمِنُونَ اِنَّمَا  (Mü’minler kardeştir) kal’a-i kudsiyesi içine giriniz, tahassun ediniz (sığınınız). Yoksa, ne hayatınızı muhafaza ve ne de hukukunuzu müdafaa edebilirsiniz.
Malûmdur ki, iki kahraman birbiriyle boğuşurken, bir çocuk ikisini de dövebilir. Bir mizanda (terazide) iki dağ birbirine karşı muvazenede (dengede) bulunsa, bir küçük taş, muvazenelerini (dengelerini) bozup onlarla oynayabilir; birini yukarı, birini aşağı indirir. İşte, ey ehl-i iman! İhtiraslarınızdan ve husumetkârâne tarafgirliklerinizden (düşmanca taraftarlık nedeniyle), kuvvetiniz hiçe iner; az bir kuvvetle ezilebilirsiniz.  (Yirmiikinci Mektup, Birinci Mebhas, Beşinci Vecih)
Yorum:
İslam alemine aşağılanarak esaret altına girmek tehlikesi görünmektedir. Aslında haber verilen bu dönem İran-Irak savaşları, Çeçenistan savaşı, Bosna savaşı, Körfez ve Irak savaşları, Arap baharında Tunus, Libya, Mısır, Suriye iç savaşları ile başlamış ve devam etmektedir. Giderek Türkiye dahil tüm islam alemi esaret altına girecektir. Ta ki başlar ondan sonra akıllanacaktır. İki kahraman savaşırken bir küçük çocuk ikisini de dövecektir. İki kahraman kimler, onları dövecek çocuk kim? İslam alemi az bir kuvvetle ezilecektir.
“Rahmet-i İlâhiyeden ümit kesilmez. Çünkü, Cenâb-ı Hak, bin seneden beri Kur’ân’ın hizmetinde istihdam ettiği ve ona bayraktar tayin ettiği bu vatandaşların muhteşem ordusunu ve muazzam cemaatini, muvakkat arızalarla inşaallah perişan etmez. Yine o nuru ışıklandırır ve vazifesini idame ettirir. “Elindeki kılıncı ayağına vurdurmaz, düşmanına vurdurur. Kur’ana hizmetkar eder. Ağlayan Alem-i İslamı güldürür.”  (26. Mektub, 3. Mebhas. 7. Mesele)
Yorum:
Allahın rahmetinden ümit kesilmez. Allah bin yıldır Kur’an hizmetinde görevlendirdiği ve ona bayraktar ettiği Türk milletini geçici arızalarla inşallah perişan etmeyecektir. Yine o nuru ışıklandıracak ve görevine devam ettirecektir. Türk milleti aslına ve görevine geri dönecektir. Artık geri dönmüştür. Türk ordusu Türk milletinin elindeki kılınçtır. Türk ordusu bundan sonra kendi iç sorunlarında kendi milletine karşı kullanılmayacaktır. Milletin parasıyla alınan silah bundan sonra milletin kendisine karşı kullanılmayacaktır.  Kılınç, Türk milletinin ve islam aleminin düşmanlarına vuracaktır. Kılınç, Kur’anın hizmetinde olacaktır. Ağlayan islam alemini güldürecektir.  


0 yorum:

Yorum Gönder